Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibarettir....
Uyuşmazlık, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yönünde toplanmıştır. Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının biraraya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibarettir....
Niza konusu taşınmazların davacı ve katılanların miras bırakanları 19.12.1965 tarihinde ölen ... tarafından satın ve zilyetliklerinin devralındığı, ölümü üzerine mirasçılarına kaldığı taraf tanıkları tarafından açıklandığına, miras bırakanlarının ölüm tarihine göre tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna, TMK.nun 599. maddesinde miras bırakanın ölümü üzerine mirasçıların mirası bütün olarak kanun gereğince kazanacakları hükme bağlandığına, mirasçılardan birinin veya bir kısmının tereke malları üzerinde sürdürdüğü zilyetlik tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağına ve tereke malları üzerinde mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik hükümleri uygulanamayacağına göre, dava konusu taşınmazların davacılar ve katılanların ortak miras bırakanı ...’nın tüm mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir....
Davacı-davalı ... 114 ada 17 ve 118 ada 11 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak miras yoluyla gelen hakka dayanarak, davalı-davacı ... ise 118 ada 39 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı ...'ün davasının reddine, davalı-davacı ...'ün davasının kabulüne, dava konusu taşınmazların payları oranında...mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı ...'den kaldığı yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ortak miras bırakanın sağlığında taşınmazların ...'...
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 191 ada 26 parsel sayılı 2379.74 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... dava konusu taşınmazın miras bırakanı ...'ndan kaldığını, paylaşıldığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına, yansıyan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ...'dan kaldığı yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ortak miras bırakanın, ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp, yapılmadığı yönünde toplanmıştır....
Davacıların miras bırakanı Bayram Karahan’ın davacılar dışında başka mirasçıları da bulunmaktadır. Davacılar miras bırakanlarından kalan dava konusu taşınmazın tapu kaydının, miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir. Şu halde gerek davacıların, gerekse yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre miras bırakanın terekesi paylaşılmadığına göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. TMK.nun 701. maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı, mirasçı yerine davalı olarak davada taraf olduğunu, davacılar ile aralarında miras husumeti olduğunu ve asıl dosyaya itiraz ettiğini belirtilerek, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, miras ortaklığına temsilci atanması istemine ilişkindir. TMK’nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640.maddesinin 3.fıkrasında; “Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı aranmaksızın temsilci atanması yasal veya atanmış mirasçılar tarafından murisin yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Miras ortaklığına temsilci atanması istemli davalarda tüm mirasçılar davada yer alması gerekir. Mirasçılardan biri veyahut üçüncü bir kişi tereke temsilcisi olarak atanabilir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asil istinaf dilekçesinde bire bir ifadesi ile; "Miras bırakan Recep Karaş, 12/02/2020 tarihinde vefat etmiştir. Miras bırakan vefat etmiş olduğu dönemde ceza evinde hükümlü olarak bulunmaktadır. Miras bırakan, Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2016/27 E. numarası ile yargılaması yapılmış olan ceza dava neticesinde mahkumiyet kararı aldığı için ceza vefat etmiş olduğu dönemde ceza evindedir. Miras bırakanın yargılanmış olduğu dosya incelendiği takdirde miras bırakanın, müvekkilim kızı Rabia Öztürk'e karşı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği, bu sebeple de miras bırakanın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılacaktır. Ben de aynı dosyada katılan sıfatına sahibim. Miras bırakan ile yargılaması yapılmış olan ceza davasından sonra hiçbir şekilde görüşmedim. Zira miras bırakan, kızına karşı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlenmiştir. Yaşanmış olan olaydan sonra miras bırakan ile görüşmeye devam etmemiz düşünülemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ortak miras bırakanın, dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazını, dava dışı kişiyi aracı (ara malik) kılarak ve satış suretiyle davalı oğluna intikal ettirdiğini, ancak işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, 17 yaşından beri Almanya'da çalışmakta olduğunu, kazandığı paraları muris babasına göndererek iki adet arsa satın aldığını, tapu kayıtlarının miras bırakan adına oluşturulduğunu, bilahare gönderdiği paralarla inşaat yaptırdığını, bu aşamada yapılan temliki işlemlerlede kayden malik hale geldiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir....
nın miras paylarını davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 23.6.1979 ve 15.4.1987 tarihli senetlere göre davacıya satıp zilyetliklerini devredip devretmedikleri yönünde toplanmıştır. Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro sırasında tespite bir kayıt ve belge esas alınmadığı gibi yargılama sırasında da taraflar bir kayda dayanmamışlardır....