WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir. Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda; mahkemece, davaya konu ... 1. Noterliğinde düzenlenen 19.04.2007 tarihli sözleşmeyi mirastan feragat sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de; sözleşme, ... ile feragat edenler ..., ..., ..., ... yönünden mirastan feragat sözleşmesi, diğer mirasçılar arasında ise açılmamış miras payının devri sözleşmesi niteliğindedir. Mirasçılar miras yoluyla kendilerine intikal eden hakları ister diğer mirasçılara isterse mirasçı olmayan kişilere bedelli ya da bedelsiz olarak devredebilirler....

    SULH HUKUK TARİHİ : 21/01/2021 NUMARASI : 2020/993 2021/93 DAVA KONUSU : Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli) KARAR : K A R A R Dava, miras nedenli ortaklığın giderilmesine ilişkindir. İstanbul Anadolu 23. Sulh Hukuk Mahkemesince, "......

    Davacı ..., taşınmazın kök miras bırakan dedesi ... ’dan intikal ettiğini belirterek tüm ... mirasçıları adına payları oranında tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin tarafların kök miras bırakanı ... ’ya aitken miras yolu ile davalının babası ... ’ya intikal ettiği, ... tarafından malik sıfatı ile zilyet edildiği, onun ölümü ile zilyetliğin davalı tarafından sürdürüldüğü kabul edilmek sureti ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın öncesinin ortak miras bırakanları ... ’ya ait olduğu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık ... terekesinin paylaşılıp, paylaşılmadığına noktasında toplanmaktadır....

      Davanın (muvazaa olduğu sabit görülerek) kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece;"... dava konusu 25, 90, 110 ve 4684 parsel sayılı taşınmazlar bakımından muvazaa olgusu sabit görülerek davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesinin, 605 sayılı parsel bakımından da anılan olgu benimsenmek suretiyle tazminat isteğinin davacıların miras payları oranında kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu; Öte yandan, çekişme konusu 266 ada 31 ve 32 sayılı parseller ile 1250 ada 12 ve 2 ada 7 sayılı parsellerdeki bağımsız bölümler yönünden tazminata hükmedilmiş olması doğru ise de davacıların, kök miras bırakan ...'dan, miras bırakan ...'e isabet eden miras payına isabet eden tutardan davacıların miras payları oranında tahsile karar verilmesi gerekirken, ...'...

        Doğru sonuca varılabilmesi için davacıdan miras bırakanının kim olduğu açıkça sorulup miras bırakanın nüfus kaydı getirtilmeli, sözü edilen miras bırakanın tarafların ortak miras bırakanı olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın ortak miras bırakandan gelmesi halinde mirasçılar arasında yöntemince paylaşma yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, terekenin paylaşılmamış olması halinde mirasçılardan biri ya da bir kaçı tarafından taşınmaz üzerinde devam ettirien zilyetliğin zilyetlikle iktisaba imkan vermeyeceği göz önünde bulundurulmalı, tarafların birbirine göre 3. kişi konumunda olduklarının, bir başka ifadeyle aralarında mirasçılık ilişkisinin olmadığının saptanması halinde uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği göz önüne alınarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir....

          Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava ve temyiz konusu 134 ada 4, 16, 19, 26, 135 ada 14, 137 ada 16, 144 ada 5, 151 ada 5, 168 ada 5, 169 ada 2, 180 ada 4, 181 ada 1, 182 ada 1 ve 183 ada 17 parsel sayılı taşınmazlar miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak, miras paylarına yönelik dava açmışlardır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, dava ve temyiz konusu taşınmazların eşit paylarla davacılar ve davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazların davacıların miras bırakanı, davalının kayınpederi .......dan kaldığı yönünde, yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

            de, birleşen bu davaya katılarak benzer isteklerde bulunmuşlardır. ... mirasçıları olan davalılar, davaya konu olan ve yakın miras bırakanları ... adına tapuda kayıtla bulunan taşınmazların kök miras bırakanları ...’la bir alakasının bulunmadığını, taşınmazların bir kısmının .... kişilerden satın alınarak, bir kısmının hali araziden imar ihya edilerek, bir kısmının da 1937 yılından beri vergi kayıtlarına dayanılarak yakın miras bırakanları ... tarafından edinildiğini, kök miras bırakandan kalan birkaç parça yerin de sağlığında çocuklarına verildiğini, herkesin kendi yerini kullandığını, vekil edenlerinin ve yakın miras bırakanlarının dava konusu taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine 50 yıldır ses çıkaranın olmadığını, görülmekte olan davaların bölgede yapılan kamulaştırmalardan sonra para kopartmak için kötü niyetle açılmış davalar olduğunu ileri sürerek aleyhlerine açılan tüm davaların reddine karar verilmesini savunmuşlardır....

              Ancak çeşitli nedenlerle mirasçılar arasında oybirliği sağlanamamış veya sağlanmış ancak sonra derin anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, bu da miras ortaklığının hareket yeteneğini ortadan kaldıran bir boyuta ulaşmışsa, bu halde kanun koyucu bir kuralla (yani MK 640/III ile) mirasçılara miras ortaklığının hareket yeteneğini tekrar sağlamaları için olanak tanımaktadır. Dolayısıyla tereke temsilcisinin, özellikle miras ortaklığının yapısından ve birlikte hareket ilkesinden ortaya çıkan sorunları aşmak amacıyla benimsenmiş bir kurum olduğunu söylenebilir. Tereke temsilcisi atanması bakımından; mirasçıların tereke temsilcisi atanmasını talep etmiş olması ve miras ortaklığının varlığını sürdürüyor olması şarttır. Şayet miras ortaklığı mirasın paylaştırılması veya başka bir suretle sona erdirilmişse, bu durumda tereke temsilcisi atanması olanaklı değildir....

              Miras ortaklığında mirasçıların birlikte hareket etmeleri zorunluluğu, işlemleri, kullanım ve idareyi birlikte yapmaları, mirasçılar arasında anlaşmazlık bulunması veya bu konularda anlaşamamaları halinde miras ortaklığı adına gerekli işlemleri yapmak, dava açmak, açılmış veya açılacak davaları takip etmek üzere Medeni Kanunumuz paylaşmaya kadar miras ortaklığına bir temsilci atanması olanağı sağlamıştır.(TMK. m.640) Mirasçılardan biri veya bir kaçının isteği üzerine Hakim mirasın paylaşımına kadar görev yapmak üzere miras ortaklığına bir temsilci atayabilir. Muris H.. P.. 21.11.2009 tarihinde vefat etmiş olup terekesi henüz taksim edilmemiştir. Terekenin idaresi hususunda mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. O halde mirasın paylaşımına kadar görev yapmak üzere terekeye temsilci atanması gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, bu nedenle hüküm bozulmasına karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11/09/2013 gününde verilen dilekçe ile miras ortaklığına temsilci atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; talebin kabulüne dair verilen 17/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi tereke temsilcisi tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Miras ortaklığına temsilci atanması talebinin kabulüne ilişkin karar, miras ortaklığı temsilcisi tarafından kaçınma sebepleri ileri sürülerek temyiz edilmiştir. Miras ortaklığı temsilcisi (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 640) özel kayyım niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca, vasi tayininde usul kayyım (mümessil) için de uygulanır....

                  UYAP Entegrasyonu