Dava Türk Medeni Kanunu'nun 605/2 maddesinde yer alan "ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, miras bırakanın 09.02.2006 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Mahkemece, miras bırakanın ölümü tarihi itibarıyla borç miktarı ile mirasın açıldığı tarih itibarıyla malvarlığı değerleri yeterince araştırılmamış ve davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışının bulunup bulunmadığı sorgulanmamıştır....
den ve murisi evvellerinden miras yolu ile kendisine intikal eden taşınmazlardaki miras hak ve hisselerini ... 2. Noterliğinin 14.11.2011 tarihli ve 10146 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki miras payı devir sözleşmesi ile davacıya devir ve temlik ettiği; Mahkemece, davalının muris ...'den miras yolu ile intikal eden dava konusu 106, 162 ve 801 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/7 miras hissesini ... 2....
dan kaldığını, taksim yapılmadığını, vekil edeninin de miras payının bulunmasına rağmen 1/2'şer oranda davalı ... ile diğer davalıların yakın miras bırakanları... adlarına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiş, davaya katılan davacılar ... ve arkadaşları vekili de aynı doğrultuda istekte bulunmuştur. Yargılama sırasında ölen davalı ... mirasçılarının vekili, öncesi ortak kök miras bırakana ait olan taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi uyarınca vekil edenlerine bırakıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalılar savunma yapmamışlardır. Mahkemece, taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi uyarınca davalılara bırakıldığı, bakım yükümlülüğünün yerine getirildiği, taşınmazların miras malı olmaktan çıktığı gerekçesiyle davalılar aleyhine açılan davanın redine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ......
Noterliğinin 04/06/1998 tarihli 2192 Y.nolu işlemi ile davalı diğer mirasçılara devredildiğinin tespit edildiğini, miras hissesinin intikali ile miras taksim işlemi de yapıldığını, müvekkilinin devir iradesinin olmamasına rağmen iradesi fesata uğratılarak ve okuma yazma da bilmemesine rağmen herhangi bir şahit olmadan dava konusu taşınmazdaki kendi miras hisselerini davalı kardeşlerine temlik ettirerek iradesinin fesata uğratıldığını, müvekkilinin miras taksim sözleşmesinin konusu niteliğindeki hususlarda yanılgıya düşürülüp kandırıldığını ve gerçek iradesine uymayan temlikte bulunduğunu belirterek kanuna açıkça aykırı hile ve aldatmalar neticesinde yapılan tapu devir temlik ve tescil işlemlerinin iptali ile dava konusu taşınmazların muris İskender Oğraş'ın mirasçılarından olan müvekkili davacı adına miras hissesi oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir....
un miras paylarının babası ... tarafından dosya kapsamına sundukları harici satış senetleri ile satın alındığını iddia etmiştir. Çekişmeli taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı ... 'den kaldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. O halde taraflar arasındaki ihtilaf, çekişmeli taşınmazlardaki ... mirasçılarından ... ve ...'a ait miras paylarının davalıların miras bırakanı ... tarafından dosyada mevcut satış senetleri ile satın alınıp alınmadığı noktasındadır. Mahkemece davalı ... tarafından sunulan satış senetleri, keşif sırasında fen bilirkişi marifetiyle çekişmeli taşınmazlara uygulanarak sınırları belirlenmediği gibi, söz konusu satış senetlerinin tanıkları da dinlenmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir....
Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur....
Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur....
mirasçıları arasında yapılan ve ...’a ait paydaki miras hissesinin diğer bir mirasçıya devrine ilişkin bulunan sözleşmenin TMK.nun 677 maddesi hükmü uyarınca geçerli ve sonuç doğuran bir sözleşme olması için yazılı olması yeterli olup bu devrin geçerli resmi şekilde düzenlenmesi gerekmemektedir. Dosyada mevcut verasete ilişkin belgelere göre; dava konusu taşınmazlarda pay sahibi bulunan İbrahim oğlu ...’ın tarafların ortak miras bırakanları olan ve 1320 tarihinden önce ölen İbrahim oğlu ... olduğu, ...’ın ölümü ile geriye oğlu ... ile kızı ... (...) ...’i bıraktığı ve davalıların yakın miras bırakanı olan ......
Davacı, miras bırakanı babası ...’ın hasta ve kandırılmaya müsait olduğunu, davalının bu durumdan yararlanarak çekişmeli 1 numaralı bağımsız bölümü devraldığını, ayrıca miras bırakandan vekaletname alarak bankadaki parasını kullandığını ve adına kayıtlı ...plakalı aracı dava dışı gelinine bedelsiz olarak devrettiğini, temliklerin ehliyetsizlik,hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel ve araç satış bedeli ile davalı tarafından miras bırakana ait hesaptan çekilen paranın faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir....
Davacı, miras bırakan annesi ...’in maliki olduğu 8 ve 13 numaralı bağımsız bölümleri diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle, davalı kızlarına devrettiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, miras bırakanın bakımı ve tedavisi ile ilgilendikleri için taşınmazı gerçek değerinden az bir bedel ile satın aldıklarını, satış bedelini miras bırakana ödediklerini, miras bırakanın mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini davacıya da taşınmaz devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür....