. - 2015/239 K. sayılı hükmün bir kısım mirasçılar vekili, miras şirketini temsilen miras şirketi temsilcisi vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de miras şirketini temsilen miras şirketi temsilcisi 06.03.2017 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - KARAR - Hükmü temyiz eden davacı miras şirketi temsilcisinin 06/03/2017 havale tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden feragata yetkisi olduğu anlaşıldığından vaki feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 sayılı Yürürlük Kanunu md. 17} } Miras bırakan Canip, 21.8.2004 tarihinde ölmüş, geride yasal mirasçı olarak oğlu Hakan İle kızı Elçin'İ bırakmıştır. Miras bırakan ölümünden önce davacı Nevin ile 26.5.2004 tarihinde yaptığı Karabük Birinci Noterliğinden düzenlenen Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi ile "kendisine ölünceye kadar bakıp beslemesi görüp gözetmesi, kayıt ve şartıyla mirasının tamamı için, bakım borçlusu davacı Nevin'i mirasçı atamıştır. Bakım borçlusu, alacaklı tarafından mirasçı nasbedilmiş ise bu akid hakkında miras mukavelesi hükümleri cereyan eder. (BK. Md. 511/son cümle) Resmi memur (noter) tarafından düzenlenen bakım alacaklısı tarafından bakım borçlusunun mirasçı nasbedildiği ölünceye kadar bakma sözleşmesini Türk Medeni Kanununun miras mukavelesine İlişkin 545. maddesi gereğince resmi vasiyet şeklinde (TMK. md. 532) düzenlenmiş olup geçerlidir....
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm muris ... miras şirketi mümessili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; Dairemizin yukarıda sözü edilen bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında davacıların kök murisi ... miras şirketinin mümessili olan ...’in davadan feragat ettiği yolunda beyanda bulunduğu ve mahkemece bu beyan esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Kararı miras şirketi mümessili ile birlikte ... mirasçılarından ... ve ... temyiz etmektedir. Muris ...’in miras şirketine ...’in temsilci olarak atandığına dair mahkeme hükmü mevcuttur. Ancak, yargılaması devam etmekte olan bu davadan feragat etme yetkisinin temsilciye verildiği yolunda bir mahkeme izninin bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır....
Somut olayda, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davacılar ... ve ...in miras paylarının 45/1280’er, davacılar ...,...ve ...’ın miras paylarının 18/1280’er, davacı ...’in miras payının 120/1280 ve davacı ...’nın miras payının 30/1280 olduğu, dava konusu 290, 291, 293 ve 294 parsel sayılı taşınmazların dava tarihindeki toplam 381.467,6 TL olduğu, davacılar ...ve ....in miras paylarının değeri 13.410,97’şer TL, davacılar..., ..ve ...’ın miras paylarının değeri 5.364,38’er TL, davacı ...’in miras payının değeri 35.762,58 TL, davacı ...’nın miras payının değeri ise 8.940,64 TL olduğu, bu değerlerin ayrı ayrı 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00-TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır....
Bu nedenle mirasçılardan biri veya birkaçı yönünden mirasın reddedilmiş olması durumunda bu olgular yok sayılarak miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir şekilde mirasçılık belgesinin düzenlenmesi, hüküm yerinde ilgili mirasçı veya mirasçılar yönünden mirası reddettikleri açıklanarak bu olguların hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerekir. Somut olayda; miras bırakanın dosyada mevcut nüfus kaydına göre eşi ... ile çocukları ... ve ... yasal mirasçılarıdır. Yasal mirasçıların mirası reddetmeleri miras bırakan ile irs ilişkisini sona erdirmeyeceği gibi en yakın mirasçılarının tümü tarafından mirasın reddi halinde terekenin resen tasfiyesine, arta kalan değerler yasa gereği mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine dağıtılacağının (TMK 612) hüküm altına alınması gerekirken, yasal mirasçı sıfatı bulunmayan kişilerin mirasçı gösterilmesi ve miras payı verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanından kaldığı, paylaşmaya tabi tutulmadığı, davacıların da miras payı bulunduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava, taşınmazın ortak miras bırakandan kaldığı iddası ile açılmış olup, yargılama sırasında davalı taraf, çekişmeli taşınmazların miras bırakanla ilgisi olmadığını, dava konusu taşınmazları 55 yıl önce satın aldığını, bu süre boyunca bu yerlere zilyet olduğunu, davacıların miras bırakanın yerlerini elinde tutan ...'e dava açmadıklarını savunmuş, keşifte dinlenen davacı tanığı da 196 ada 9 parsel sayılı taşınmazın içerisinde davalının 3. kişiden satın aldığı yeri bulunduğunu ileri sürdüğü halde Mahkemece tek yerel bilirkişinin beyanı esas alınmak suretiyle ve beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur....
Bu nedenle mirasçılardan biri veya birkaçı yönünden mirasın reddedilmiş olması durumunda bu olgular yok sayılarak miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir şekilde mirasçılık belgesinin düzenlenmesi, hüküm yerinde ilgili mirasçı veya mirasçılar yönünden mirası reddettikleri açıklanarak bu olguların hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerekir. Somut olayda; miras bırakanın dosyada mevcut nüfus kaydına göre eşi ... ve çocukları ... ve ... yasal mirasçılarıdır. Yasal mirasçıların mirası reddetmeleri miras bırakan ile irs ilişkisini sona erdirmeyeceği gibi en yakın mirasçılarının tümü tarafından mirasın reddi halinde terekenin resen tasfiyesine, arta kalan değerler yasa gereği mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine dağıtılacağının (TMK 612) hüküm altına alınması gerekirken, mirası reddeden kızı ...’ın miras payının kızı ...’e kalacağının hükümde gösterilmemesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir....
Asıl davada davalı ... ve birleştirilen davada davalı ..., tenkis isteği bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğini, miras bırakanın, davacı ve diğer çocukları lehine temliklerde bulunduğunu, davacıya temlik edilen dava dışı 531 parsel sayılı taşınmazın daha değerli olduğunu, miras bırakanın mal kaçırma amacıyla değil paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, aşamalarda dava dışı 531 parsel sayılı taşınmazın bedeli miras bırakan tarafından ödenmek suretiyle davacı adına kayıtlandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, miras bırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiği, tenkis isteği bakımından ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece son olarak “Somut olaya gelince, miras bırakan tarafından davacı oğlu ...’ye ve eşi ... ...’e yer verildiği kanıtlanmamış olup miras bırakanın tüm mirasçılarını kapsayan ve hak dengesini gözeten geçerli bir paylaştırma yaptığından söz edilemez....
nin dava dışı olan diğer mirasçılarına ait miras payları davalılar üzerinde bırakılmalı; davacının miras bırakanı ...'nin muris ... gelen miras payının ise ... mirasçıları adına tesciline karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de davacının senet tarihi olan 1972 yılından sonra 2007 yılında vefat eden annesi Zeliha nedeniyle ayrıca tereke mirasçısı olacağının gözetilmemesi dahi isabetsiz, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep h...nde temyiz edene iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
e satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, yargılama aşamasında ...'i davaya dahil etmişlerdir. Davalı ..., kayınvalidesi davalı ...'ye ve ölene kadar miras bırakanın maddi manevi her türlü desteği sağladığını, hasta ve yatalak olmaları nedeniyle bakımlarını üstlendiğini, miras bırakanın başka taşınmazlarının da olduğunu, temlikin mal kaçırma amaçlı yapılmadığını belirtmiş, davaya dahil edilen Kadriye de aynı beyanlarda bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, miras bırakanın dava konusu taşınmazı eşi ...'e bedelsiz olarak devrettiği, devirden sonra ...'den boşanan miras bırakana ölünceye kadar gelini davalı ... ile eşi oğlu ...'in baktığı, miras bırakanın bakım borcuna karşılık olarak boşandığı eşi ...'in taşınmazı kendisine devretmesini kabul etmeyip, bakımı ile ilgilenen gelini davalı ...'...