Somut olayda, davacı eşin meskeniyet şikayetinde Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen hak ihlali kararı uyarınca aktif husumetinin bulunduğu kabul edilmeli ise de, dava konusu taşınmaza haczin 06/05/2019 tarihinde konulduğu, davanın 29/09/2020 tarihinde açıldığı, aile konutu şerhinin ise haciz tarihinden hatta dava tarihinden sonra 15/10/2020 tarihinde konulduğu anlaşılmakla, dava tarihi itibariyle davaya konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığından, mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır....
mahcuz konutun bir aile konutu olduğundan haczedilemeyeceğini, aile konutu olmakla mesken kapsamında müvekkilinin ailesinin haline münasip konutu olduğunu belirterek haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu şikayette bulunmaya hakkı yoktur. Davacısının takip borçlusunun eşi olduğu mahkememiz dosyası göz önüne alınarak; yukarıda değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar uyarınca, davacının icra takibinde "borçlu" sıfatını taşımaması nedeniyle meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı, taşınmazdaki aile konutu şerhinin de bu hususu değiştirmeyeceğinden ve aktif husumete sahip olmadığı anlaşıldığından, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, haczedilen taşınmazın aile konutu vasfında olduğunu, taşınmazda davacının dosya borçlusu eşi ve taşınmazın tapuda maliki olarak görünen kızı ve torunları ile yaşadığını söyleyerek haczin kaldırılmasına istemiştir....
Aile Mahkemesinin 2019/4752 E. Sayılı dosyasında, aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin kaldırılması için dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, davalı bankanın iş bu dava da eşin muvafakatnamesini dosyaya sunmadığını, ipoteğin eşin muvafakati alınmadan tesis edildiğini, Bakırköy 3. Aile Mahkemesince ipoteğin iptaline karar verilmesi halinde ipoteğin geçersiz hale geleceğini, bu nedenle bekletici mesele yapılarak sonucu beklenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, bu nedenle istinaf talebinin kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İcra dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya istinaden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatılmıştır. Davanın konusu, İİK 82/12 maddeye göre meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetidir....
İstinaf Sebepleri Şikayetçi istinaf dilekçesinde; şikayete konu taşınmazın aile konutu olduğunu, aile konutunun haczedilmesine karşı tüm aile bireylerinin yargı yoluna başvurabileceğini, Anayasa Mahkemesi'nin 2016/10454 başvuru numaralı ve 12.12.2019 tarihli kararıyla borçlunun eşinin de dava açabileceğinin hüküm altına alındığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, şikayetin kabulüne, haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. C....
Mahkeme; alacaklı T2 vekili tarafından borçlu Zeki Demir aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, şikayetçinin haczedilen taşınmazın aile konutu olduğunu ve bu konuda şerh konulduğunu belirterek meskeniyet şikayetinde bulunduğu, meskeniyet şikayetlerinin 7 günlük şikayet süresine tabi olduğu, tapu kaydının incelenmesinde, taşınmaza alacaklı haczinin 10.12.2020 tarihinde konulduğu, 01.03.2021 tarihinde şikayetçi Havva Demir'in talebi ile aile konutu şerhi işlendiği, şikayetçinin 01.03.2021 tarihi itibariyle hacizden haberdar olduğu, 7 günlük süre içerisinde meskeniyet şikayetinde bulunmadığı gerekçesiyle şikayetçinin meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar vermiştir....
İstinaf Sebepleri Dava dilekçesini tekrarla, satışa konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu, davada hiçbir delilin toplanmadığını, dava açılışından 2 ay geçtikten sonra duruşma dahi yapılmadan karar verildiğini, icra takibinde taraf olmayan eşin aile konutu için meskeniyet şikayetinde bulunabileceği hususunun Anayasa Mahkemesi'nin bağlayıcı kararları ile sabit olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C....
Kişinin haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı olmadığı kanuni düzenleme ve Yargıtay içtihatları ile istikrarlı şekilde uygulanmakta olup, haczedilmezlik şikayetinin ancak takip borçlusu tarafından ileri sürebileceği, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı bu hakkın borçlu haricindeki kişilerce ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, istinaf talebine dayanak kılınan Anayasa Mahkemesi kararında; aile konutu kavramı ile haline münasip ev kavramı arasında özdeşlik kurulmuş ise de ; her iki kavramın özdeş olmadığı, 2004 Sayılı Kanunun 82.maddesinde "borçlunun haline münasip evi" kavramı kullanılmış olup, kanun koyucunun amacının meskeniyet iddiasında bulunma hakkını sadece borçluya tanımak olduğu, borçlu haricindeki kişilere yorum yolu ile dava açma hakkı tanınmasının olanaklı olmadığı, somut olayda uyuşmazlıklara İİK nun ilgili maddelerinin uygulanacağı, 4721 sayılı yasada düzenlenen aile konutu kavramının daha çok eşler arasındaki aile içi ilişkilerini düzenleyen bir kavram olması, diğer eşe...
İcra Müdürlüğü'nün 2018/6302 Esas sayılı takip dosyasında yapılan takip ile ilgili olarak takip borçlusu adına kayıtlı taşınmaz üzerine 16/07/2018 tarihli haciz şerhi konulduğu, taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde hacizden sonra 14/07/2020 tarihinde taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulduğu, davacı 3. Kişinin haczedilen taşınmazın aile konutu olduğundan bahisle İİK 82. Maddesi kapsamında haczin kaldırılmasını istediği, mahkemece davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Takip dosyasının tarafı olmayan 3....
Hukuk Dairesinin 2021/412 E. 2021/1823 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi; bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....