Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı Kanun'un 310. maddesinde, "(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir." hükmü, 311. maddesinde, (1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükmü yer almaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Davacı vekili tarafından 26/07/2022 tarihinde ... İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğü kaydına giren dilekçe ile yasal şekle ve esasa uygun olarak davadan feragat edilmiş olması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağından dava hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2....

    Kabule göre; 6100 Sayılı HMK'nın 114/1- h maddesi uyarınca açılan davada hukuki yarar bulunması dava şartlarından olup, aynı kanunun 115. maddesi gereğince mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerekli olup; bulunmadığında ise, aynı kanunun 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi gerekir. Davacının bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. Buna, hukuki koruma (himaye) ihtiyacı da denir. Yani davacının mahkemeden hukuki koruma istemesinde korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Davacının dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir. Dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Hukuki yarar dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarını re'sen incelemekle yükümlüdür....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile menfi tespit davasının açıldığı tarihe kadar, bono vasfı taşıyan takip konusu senet yönünden üç yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği ve 04.08.2015 tarihinde menfi tespit davasının açılması ile zamanaşımının yeniden kesildiği, söz konusu davanın kesinleşmesinden sonra zamanaşımı işlemeye başlayacağı, bu dava tarihi itibariyle menfi tespit davasının kesinleşmediği, takibin zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

      Bu itibarla davacının icra hukuk mahkemesinde ileri süreceği sebeplerle genel mahkemede menfi tespit adı altında dava açmasında hukuki yararı yoktur. Netice olarak yerel mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan davanın reddine ilişkin kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumundan saygıdeğer çoğunluğun yazılı gerekçesiyle bozma kararına muhalifim. 21/02/2018...

        İNCELEME ve GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle bonoya dayalı takip sebebiyle açılan menfi tespit davasıdır. Uyap üzerinden celp edilerek incelenen ----------- sayılı dosyasında davacılar ve davalıların aynı olduğu anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK.'nın 166. maddesi uyarınca, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Birleşen .... sayılı davalar, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ("İİK") m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, keşideci tarafından hâmiller aleyhine, icra takibinden sonra açılan menfî tespit davasında, çeklerin ödenmemesi yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....

            Ancak; 1- Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 2/1 ve 61/1. maddelerine aykırı olarak aynı Yasanın 116/1. maddesi ile temel ceza belirlenirken hapis cezası yerine doğrudan adli para cezası belirlenemeyeceğinin gözetilmemesi, 2- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 11 ve 5237 sayılı TCK’nın 31. maddeleri uyarınca çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin; 12 yaşını doldurmamış çocuklar ile aynı maddenin ikinci fıkrasına göre işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan ya da davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş 12-15 yaş grubunda bulunan çocuklar hakkında uygulanması olanağının bulunduğu gözetilmeyerek, ceza sorumluluğu bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5/1-b. maddesi uyarınca eğitim tedbirine hükmolunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi...

              TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: Dava; Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinde kalan İzmir ili, Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanın acele kamulaştırılmasına dair 24.01.2020 tarihli, 2054 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, dayanağı olan 12.09.2019 tarihli, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin tespit ve ilan edilmesine ilişkin 1532 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının ilgili kısımları ile 11.02.2020 tarihli, 2103 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle açılmıştır....

                Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı/sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Görülmektedir ki, 6502 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı/sağlayıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur. Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur....

                  İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür....

                    UYAP Entegrasyonu