Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ve... 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R - Dava, gayrimenkul satış sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle ile teminat olarak verilen bono uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın konusunun bonoya dayalı menfi tespit istemi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ise,davaya konu bononun gayrimenkulün devri için verildiği, davanın ticari dava olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesi ve... 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R - Dava, icra takinine konu bono nedeniyle bırçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın konusunun bonoya dayalı menfi tespit istemi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ise,davaya konu bononun gayrimenkulün devri için verildiği, davanın ticari dava olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....

      HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Samsun Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla; "meydan alanı" düzenlemesine ilişkin hem 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, hem de aynı amaca yönelik 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı düzenlenmiş olup, dava konusu kamulaştırma işlemine konu olan taşınmaz, 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı sınırları içerisinde kalmaktadır. Samsun Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına karar verilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dayanağı koruma amaçlı imar planları iptal edildiğinden dava konusu kamulaştırma işleminde de hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....

        Başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği kuşkusuzdur (Reisoğlu, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 2. Bası, Ankara 1998, s. 97). Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 500 TL manevi tazminatın haksız yakalanma tarihi olan 05.03.2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, Uyap ortamında yapılan incelemede, davalı vekili tarafından 15.05.2018 tarihli dilekçe ile Alanya 1....

            Ceza Dairesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/2898 Esas, 2018/1547 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 15/04/2019 tarihli tebliğnamede davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Dava, menfi tespit ve kooperatif yönetim kurulunun ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna ve hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur ve bu yön mahkemece re'sen gözönünde bulundurulmalıdır. Mahkemece her ne kadar iki istem birlikte incelenerek karar verilmiş ise de, ihraç kararının iptali davası tefrik edilerek, menfi tespit istemi bakımından ihraç iptali davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekirdi. Zira, ihraç kararının iptali davasının sonucuna göre davacının üyelik durumu belirlenecek ve buna göre menfi tespit davasında aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilecektir....

                Hukuk mahkemesinin 2019/17 Esas numaralı dosyasında davacının talebi üzerine 06/03/2020 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, kesilen elektriğin açılmasına dair ihtiyati tedbir isteyen kişinin talebi ve verilen ihtiyati tedbir kararının açıkça taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine, usule ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin bir hukuki koruma olduğunu, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık sürecinde talep sahibinin ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemi olduğunu, şartlarının bu hukuki güvence/koruma karşı tarafın tasarruf hakkını sınırlandıran bir koruma olduğundan alelade bir talep üzerine yerine getirilecek bir koruma olmadığını, hakim ispat kuralları çerçevesinde gerekli incelemeleri yaparak kanunda belirtilen olumsuz sakıncalı zararlı ihtimalin var olduğunun kanaatine varırsa ihtiyati tedbir kararı verebileceğini...

                Maddenin atıf yaptığı 2004 sayılı İİK m. 72/2 hükmünde ise; "İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir" denilmektedir. Somut olayda, davacı tarafça, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibi nedeniyle menfi tespit isteminde bulunulmamış olmakla birlikte, esasen ipoteğin fekki istemi de özünde menfi tespiti içermekte olup, başka bir ifadeyle ipotek nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasını kapsamaktadır. Nitekim somut olayda ihtiyati tedbir talebi salt ipotekli taşınmaza ilişkin değil, ipotekli icra takibine ilişkindir. Bu nedenle dava konusu olayda, 2004 sayılı İİK m. 150 yollaması ile aynı Kanunun m. 72 hükmünün kıyasen uygulanması gerekir....

                  Mahkemece, 4081 sayılı Yasa'nın 22. maddesi ''Koruma sandığının mevcudu devlet malı hükmündedir, koruma gelirleri ve koruma sandığındaki paraya haciz konulamaz'' hükmü içerdiği; buna göre, taşınmazların 4081 sayılı Yasa'nın 22. maddesi kapsamında yer almadığı belirtilerek, taşınmazların haczedilemeyeceğine ilişkin şikayetin reddine karar verilmiş ve koruma sandığındaki mevcut para devlet malı olup haczedilemeyeceğinin kabulü gerekir ise de, banka hesaplarına uygulanan haciz yönünden, haciz uygulama tarihinden itibaren geçen süre itibari ile hacizlerin kendiliğinden düştüğü anlaşıldığından borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvuru yapmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile bu yöndeki şikayetin de reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu