Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çocuk Koruma Kanuna göre verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması hakkındaki Yönetmeliğin 8....

    Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir'' ve aynı Kanun’un 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek yapılan incelemede; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35/1-3 ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 20. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.11.2018 tarih 2016/6-986 Esas - 2018/554 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; suç tarihi itibariyle 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda buna ilişkin gerekçenin kararda belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme...

      Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; "hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması" olasılıkları belirtilmiştir. Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; "geçici hukuki koruma ve olasılık" bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur....

      Anılan kararın davacı tarafından, temyiz edilmesi üzerine ise temyiz incelemesine konu … tarih ve E:… sayılı kararla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 48/6. maddesi uyarınca, kesin karara karşı yapılan temyiz istemi reddedilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, kararın temyize tabi karar olduğu, kendisinin ve ailesinin tehdit altında bulunduğu bu sebeple uluslararası koruma talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafında, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir....

        Derece Koruma Alanı içerisinde kaldığından bahisle uygun görülmemesine ilişkin … Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile 25/03/2015 tarih ve 29306 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın …Mahallesi İçmesuyu Kaynağı Koruma Alanına ilişkin işleminin iptali istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarece tesis edilen … Mahallesi İçmesuyu Kaynağı 1....

          KANITLAR VE GEREKÇE : Her ne kadar davacı yan menfi tespit ve icra tehdidi altında ödediği bedelin istirdatını talep etmiş ise de; dava konusu tutarın tamamının ödenmiş olduğu, menfi tespit talebinde hukuki yarar bulunmadığı, istirdat istemi yönünden ise arabuluculuğa başvurmamış olduğu, 6102 sayılı T.T.K.'nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesine göre arabuluculuk dava şartına tabi davalardan olmasına, arabuluculuğa başvurulmadan dava açılmasına, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A.2.maddesinde "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." açık düzenlemesi karşısında davanın usulden reddi gerekmiştir....

            İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 08/06/2015 (Daire kararında sehven 15/06/2015 olarak yazılmıştır.) tarih ve E:2015/386, K:2015/2796 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; hakkında alınan koruma kararı annesinin istemi üzerine Mahkeme kararı ile kaldırılan davacının, reşit olmadan önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ait yurttan ayrılarak Kurum ile bağlantısını kestiği, reşit olmadan önce hakkında alınan koruma kararı kaldırılarak ailesine teslim edilmesi nedeniyle yasal düzenlemelerden yararlanmasına olanak bulunmadığı, bu itibarla, işe yerleştirme istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir....

              - K A R A R - Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12/02/2013 günlü kararı ile bozulmuş olup, bu karara karşı davalı temlik alan vekilinin karar düzeltme istemi ile yeniden yapılan inceleme sonucunda; Dava menfi tespit davası olup, İİK'nın 72. ve 89. maddeleri gereğince para ödendikten sonra menfi tespit davası açılamaz, açılacak olan dava istirdat davası olmalıdır. Mahkemece açıklanan bu yön gözetilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu yönler ile yerel mahkeme kararının onanması gerekirken ilamda yazılı gerekçelerle bozulduğundan temlik alan vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....

                Davalı vekili; taraflar arasında Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen itirazın iptali davasında ileri sürülmesi gereken savunmaların menfi tespit davasında ileri sürülemeyeceğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava konusu kredi sözleşmesi ve icra dosyasına ilişkin olarak itirazın iptali istemi ile mahkemenin 2015/631 esas sayılı dosyasında inceleme ve değerlendirme yapıldığını, takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davalı banka tarafından Antalya 4....

                  Mahkemece, menfi tespit istemine ilişkin davacının aktif dava ehliyetinin ve hukuki yararının belirlenmesi için, bu davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydı yapılıp, ihraç kararının iptali davasının kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucuna göre, davacının menfi tespit davasındaki aktif dava ehliyetinin ve hukuki yararının belirlenmesi gerekirken, her iki davayı birlikte görmesi doğru olmamıştır. b)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu