Öncelikle davanın konusunun, bir miktar paranın ödenmesi, ikinci olarak, dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talebin, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmesidir. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. İleri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davaları ticari dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. 6100 Sayılı HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez....
Öncelikle davanın konusunun, bir miktar paranın ödenmesi, ikinci olarak, dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talebin, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmesidir. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. İleri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davaları ticari dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. 6100 Sayılı HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez....
Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 21/02/2022 KARAR TARİHİ : 21/11/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;01.12.2021 tarihli 89/1 haciz ihbarnamesinde müvekkilin adı ve unvanının geçmediğini, alacaklı ve borçlular ile de herhangi bir hak ve borç ya da alacağı olmadığını, haciz ihbarnamesinin sehven davacı şirkete gönderildiğinin düşünüldüğünü, İstanbul Anadolu ..... İcra Dairesi'nin .......
Menfi tespit davasına konu icra takibinde davalı-alacaklı banka 9.852,028 TL. asıl alacak 17.470.535 TL. işlemiş temerrüt faizi talep etmiştir. Davalı bankanın dava tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktar tespit edilip hüküm kurulmuştur. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda asıl alacak 23.471,26 TL. olarak hesaplamaya alınmıştır. Davalının takip talebinde belirttiği asıl alacak ve temerrüt faizi miktarlarına göre davacının dava tarihi itibariyle sorumlu olduğu miktar tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönde uzman bilirkişi kurulundan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2006 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit icra inkar tazminatı tahsili ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; menfi tespit isteminin kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine, ipoteğin fekki davasında yetki yönünden reddine dair verilen 11.09.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, ipoteğin fekki, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2003/273 Esasında kayıtlı takip sebebiyle menfi tespit ve tazminat tahsili istemlerine ilişkindir....
AŞ.’nin o davanın davalısı BEDAŞ’a 335.360,41 TL borçlu olduğu saptanmış olup bunun dışındaki 1.417.473,09 TL’den borçlu bulunmadığının tespitine, o davanın davacısının 335.360,41 TL’lik kısma yönelik menfi tespit isteminin reddine karar verildiği kesinleşen dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Kesinleşen önceki davada verilen hüküm borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkin 1.417.473,09 TL’lik kısım yönünden taraflar bakımından kesin hüküm oluşturduğundan bu kısım yönünden artık BEDAŞ’ın alacak talebinde bulunamayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki önceki davada borç miktarı saptanarak dava kısmen reddedilmiş ise de BEDAŞ yönünden bir tahsil hükmü kurulmamış olduğundan BEDAŞ’ın alacaklı olduğu önceki davada belirlenen miktar yönünden alacak davası açabileceğinin ve taraflar arasında görülüp kesinleşen hükümde belirlenen alacak miktarının bu davada güçlü delil oluşturacağının kabulü gerekir....
-2- Esas : 2005-12014 Karar: 2006- 6759 Mahkemece anılan bu rapor kabul edilmeyerek itiraza uğrayan ve benimsenmeyen ikinci rapora göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş alınan son rapor yeterli görülmediği takdirde konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınıp, bu rapor sonucu asıl dava (menfi tespit) ve karşılık dava (alacak) hakkında açık ve net bir şekilde hüküm tesisinden ibarettir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
İletişim Sistemleri Turizm Tic. ve İth. İhr. Ltd. Şti.'nin, R. B. Gıda Dağ. ve Paz. Tic. Ltd. Şti. aleyhine alacak ve menfi tespit istemli dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, davacının temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2013/13192 E, 2014/10388 K. sayılı kararın davacı yararına bozulduğu anlaşılmaktadır. Davalının ihtiyati tedbir isteminde bulunduğu alacak ve menfi tespit istemli dava dosyası davacı lehine bozulmuştur. Şu halde davalının tedbir isteminin haksız olup olmadığının anlaşılması için anılan dava dosyasının sonucunun beklenmesi gerekir. Yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir....