Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AŞ.’nin o davanın davalısı BEDAŞ’a 335.360,41 TL borçlu olduğu saptanmış olup bunun dışındaki 1.417.473,09 TL’den borçlu bulunmadığının tespitine, o davanın davacısının 335.360,41 TL’lik kısma yönelik menfi tespit isteminin reddine karar verildiği kesinleşen dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Kesinleşen önceki davada verilen hüküm borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkin 1.417.473,09 TL’lik kısım yönünden taraflar bakımından kesin hüküm oluşturduğundan bu kısım yönünden artık BEDAŞ’ın alacak talebinde bulunamayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki önceki davada borç miktarı saptanarak dava kısmen reddedilmiş ise de BEDAŞ yönünden bir tahsil hükmü kurulmamış olduğundan BEDAŞ’ın alacaklı olduğu önceki davada belirlenen miktar yönünden alacak davası açabileceğinin ve taraflar arasında görülüp kesinleşen hükümde belirlenen alacak miktarının bu davada güçlü delil oluşturacağının kabulü gerekir....

    DELİLLER: Dava dilekçesi, Dosya kapsamındaki sair tüm bilgi ve belgeler DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır. ------ açılan ve mahkememize tevzi olunan tüm dosya kapsamına nazaran alacağın 6102 sayılı TTK'nın 4/1-f maddesinden kaynaklandığı anlaşılmakla: Davanın;---- mahkemelerinin bakmasına, ... Bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkur mahkemelere gönderilmemesine, 15.12.2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ---mahkemelerine tevzi edilmesine,..." şeklindeki karar kapsamında ihtisas mahkemeleri olarak yetkilendirilen -- Mahkemelerinin görevine girdiği halde -- sehven Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmakla, dosyanın davaya bakmakla görevli ve yetkili--- tevzi edilmek üzere -- iade edilmesine ve esasın bu şekilde kapatılmasına yönelik olarak aşağıdaki karar verilmiştir....

      nun 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Anılan hükümde menfi tespit davaları sayılmamıştır. Yorum yolu ile de, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu sonucuna varılamaz. Kural olarak, [alacak ve tazminat] talep hakkının yerine getirilmesini sağlamak amacıyla bir dava açıldığı zaman, bu bir edim (eda, ifa) davası (Leistungsklage) olacaktır. Şu var ki, bütün dâvalar, edim dâvası gibi, karşı tarafın bir şey yapmaya ("verme"yi de içine alacak biçimde geniş anlamda kullanılıyor) veya yapmamaya mahkûmiyetini sağlamak amacıyla açılmaz. Bir tespit dâvasında veya yenilik doğurucu dâvada da dâvacının Usul Hukuku anlamında bir talebi vardır (örneğin bir sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunun mahkemece tespit edilmesi veya bir ölüme bağlı tasarrufun iptali isteniyor)....

      esas sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle 09/01/2004 tarihli kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan dava dışı .. ve .. tarafından açılan menfi tespit davasının kabul edilerek anılan icra dosyasına konu borç nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiğini belirterek, anılan menfi tespit dava dosyasında davalının kusurlu eylemi nedeniyle ödenen vekalet ücreti ve yargılama giderinden oluşan banka zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....

        -2- Esas : 2005-12014 Karar: 2006- 6759 Mahkemece anılan bu rapor kabul edilmeyerek itiraza uğrayan ve benimsenmeyen ikinci rapora göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş alınan son rapor yeterli görülmediği takdirde konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınıp, bu rapor sonucu asıl dava (menfi tespit) ve karşılık dava (alacak) hakkında açık ve net bir şekilde hüküm tesisinden ibarettir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....

          HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

          Diğer davalı kooperatif yetkilisi 26.10.2011 tarihli celsede, davacının kooperatif hissesini 31.12.2008 tarihinde devrederek üyeliğini sonlandırdığını, davacının kooperatif üyeleri olması dışında kooperatifle başkaca bir ticari ilişkisinin, dolayısıyla alacak ve borcunun hiç olmadığını, diğer davalıya takip konusu bonoları kooperatife vereceği mal karşılığı avans olarak verildiğini, mal teslim edilmediği için borçlu olmadıklarını, bu hususta davalıyla aralarında derdest dava bulunduğunu beyan etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre takip borçlusu davalı kooperatifin davalı üyeden bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.'nun 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. İİK'nun 89/III. Maddesine göre, üçüncü haciz ihbarnamesini alan 3. şahsın 15 günlük sürede menfi tespit davası açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, re'sen nazara alınması gerekir....

            Mahkemece, yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı kooperatifin davalıya 1.021,31 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle bu kısım dışında kalan miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK m. 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında davacı borçlunun borçlu olmadığı miktar hüküm fıkrasında açıkça gösterilerek menfi tespit hükmü kurulur. Diğer yandan taraflar, 2003/1824 sayılı takibe ilişkin olarak borcu 30.06.2003 tarihli protokol ile belirlemişler ve borcun ödenmesini takvime bağlamışlardır. Bu durumda mahkemece, protokole bağlanan borcun ödenip ödenmediği konusunda protokol hükümleri gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılması ve davacının borçlu olmadığı miktarın saptanması gerekirken yazılı şekilde olumlu tespit davası şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tesbit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * nafakaya dayalı menfi tespit ve alacak istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 01.02.2002 tarihli kararının 1. maddesi de gözetilerek inceleme görevi Yargıtay * 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 22.10.2007...

                Menfi tespit davalarında da bir talep var ise de bu talep maddi hukuk anlamında bir talep değildir. Başka bir söyleyişle, menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde değildir. Tüm bu açıklamalara göre davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olmadığından ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında; dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca; bu konudaki Bölge Adliye Mahkemeleri arasında çıkan uyuşmazlık, Yargıtay 19. H.D. 13/02/2020 tarih, 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı karar ile; "ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı" şeklinde giderilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu