WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK 89. maddesi uyarınca 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine 7 gün içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle borç zimmetinde sayılan üçüncü kişi İİK 89/3. maddesi gereğince 3. haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı takdirde bu davada üçüncü kişi takip borçlusuna borçlu olmadığını ispata yarar delil ve bilgileri açmış olduğu Menfi tespit davasın sunmak zorundadır." Mahkememizce yapılan yargılama, yukarıda izah edilen nedenler, tarafların talep ve beyanları, celp edilen yazı cevapları, Kemer İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyası ile dosyamız bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; Uyuşmazlık Konusunun Kemer İcra Müdürlüğünün ... sayılı esas sayılı dosyasından ile bağlantdılı olarak İİK 89/3 maddesinden kaynaklı Menfi tespit davasıdır....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, açmış oldukları davada taleplerinin menfi tespit istemine ilişkin olup, taleplerinin bir miktar paranın ödenmesi ve yahut tazminat istemi olmadığını, TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, işbu davanın arabuluculuğa başvuru zorunluluğu olmayan bir dava olup bu sebepten dolayı da arabuluculuk dava şartı bulunmadığını, menfi tespit davasıyla ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 2019/521 Esas 2019/423 Karar 21.03.2019 karar tarihli dosyasında vermiş olduğu kararda: ''Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır....

    Fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiş ve 01/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanması gerekliliği geçici madde ile düzenlenmiştir. 7445 Sayalı Kanunun Geçici 1. Maddesine göre 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm, 01/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır. Geçici 1. Maddenin gerekçesi ise şu şekildedir "Geçici Madde 1- Maddeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hükümlerin 1/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanacağı hükme bağlanmaktadır....

      Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

        Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

          Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 14/12/2022 KARAR TARİHİ : 29/03/2024 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı/alacaklı vekili talebi doğrultusunda ... 9. İcra Dairesinin ......

            HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

            Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, bonodaki keşideci imzalarının bir kısmının davacı şirket temsilcilerine ait olduğu bir kısmının olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye göre davacının davalıya 29.197,99 TL asıl alacak yönünden borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının, dava konusu takipte yalnızca 29.197,99 TL asıl alacak miktarı yönünden borçlu olduğu, bakiye alacak miktarı yönünden ise borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 72. maddesi hükmü gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece kurulacak hükmün olumsuz, bir başka deyişle borçlu olunmayan kısmın tespiti şeklinde olması gerekirken olumlu tespit şeklinde hüküm oluşturulup, kabul edilen miktarın açık bir şekilde belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratacak biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

              Ziraat Bankası tarafından kendi aleyhine yapılan ....İcra Müdürlüğü’nün 2009/136 sayılı dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığını zira bu borcun diğer davalı ... ... tarafından üstlenildiğini belirterek davalı bankaya karşı menfi tespit diğer davalı ... ...’na karşı ise borcu üstendiğinin tespiti için dava açmıştır. Eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açılamayacağından davacının davalı ... ...’na karşı açtığı davanın farklı gerekçeyle de olsa sonucu itibarıyla reddedilmesi doğrudur. Ancak davacının davalı bankaya karşı açtığı dava, davalı-alacaklının davacı-borçluya karşı yaptığı ilâmsız takibe yönelik menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davalarında ispat külfeti davalı alacaklıya aittir....

                Somut olayda davalı borçlu ... ile davalı ... vekili, takip konusu alacağın gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmadığını, kumar borcuna istinaden alınmış ve sonradan dolduran senede dayandığını,bu konuda davacı aleyhine açılan menfi tespit davası ile Savcılık soruşturmasının devam ettiğini belirterek sonuçlarının beklenmesini talep etmiştir. Ceza dosyasında zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de davalı borçlu tarafından davacı aleyhine açılan menfi tespit davası derdest olduğu ve takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı iddia edildiğinden somut olayın özelliğine göre Mahkemece ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/589 sayılı menfi tespit davasının sonucu ve kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu