Manevi tazminat yönünden ise; dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları da dikkate alındığında; davalının satmış olduğu bulaşık makinesinden kaynaklı olarak davacı evinde yangın meydana geldiği, yangın sebebiyle davacının can ve mal emniyetinin kaybolduğu, yangın nedeniyle davacı ve ailesinin korku ve üzüntü yaşamasının olağan olduğu, kaldı ki; davacı çocuklarının bronşit rahatsızlığı nedeniyle davacının endişe ve korkusunun üst düzeyde olduğu, davacının yaşadığı korku ve üzüntü nedeniyle ruhsal durumunun sarsıldığının kabulü gerektiği, buna göre manevi zarar koşullarının olayımızda oluştuğu, davacının yaşamış olduğu korku, endişe ve üzüntü nedeniyle oluşan ve davacının ruhsal durumunu olumsuz etkileyen bu durumun kısmen de olsa telafisi yönünden davacı yararına manevi tazminat verilmesinin uygun olduğu, olayın oluşu, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve caydırıcılık ilkesi dikkate alınarak davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği...
Davacı, davalıların, kendisini kasten yaraladıklarını ve aracına hasar verdiklerini, bu eylemleri nedeniyle haklarında yapılan ceza yargılaması sonunda, kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiğini belirterek, yaralama ve araç hasarı nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalıların eyleminin ceza dosyası ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının maddi tazminat istemini davalılardan müteselsilen, manevi tazminat istemini ise ayrı ayrı talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. Hükümde ise, davalıların hem maddi, hem de manevi tazminat yönünden müteselsilen sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Mala zarar verme suçunun konusunun hırsızlık suçunun konusu ile aynı olduğunun anlaşılması karşısında, mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, suça sürüklenen çocuğun beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile, suça sürüklenen çocuk H. A. hakkında mala zarar verme suçu yönünden Mardin Çocuk Mahkemesinin 15/12/2015 tarihli ve 2015/136 esas, 2015/277 karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle, unsurları oluşmayan mala zarar verme suçundan suça sürüklenen çocuk H. A.'nın BERAATİNE, tayin olunan cezanın çektirilmemesine, 31/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacı ...'a karşı mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme, hakaret ve cinsel taciz eylemlerini gerçekleştirdiği sabittir. Ancak bu eylemler nedeniyle davacı ... ile temyize konu maddi tazminat talebi kabul edilen davacı ...'...
Ayrıca davalının mala zarar verme eylemi, TBK 58. maddesine göre kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem değildir. Zarar gören malların, davacı yönünden manevi değeri bulunan ve yerine ikame edilmesi mümkün olmayan özellikleri de bulunmamaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun duruşma yapılmaksızın HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Dosya kapsamından, davacının şikayeti üzerine davalı hakkında mala zarar verme suçundan Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/436 esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde; davalının atılı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın miktar itibari ile kesin karar niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça öldürülen köpeğin, davacıya ait olduğu dosya içeriği itibari ile sabittir. Ceza mahkemesince de, davalının sahipli hayvanı öldürerek mala zarar verme suçunu işlediği kabul edilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca bu kabul, hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır. Açıklanan nedenlerle, davacının maddi zararının kapsamı belirlenmeli, olay tarihinde köpeğin serbest bırakılmış olması durumu, tazminat miktarından indirim yapılması hususu da gözetilmelidir....
mala zarar verme eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 25/05/2012 gününde verilen dilekçe ile mala zarar vermeden kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne dair verilen 21/09/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Davalılar adına yerel mahkeme kararını temyiz eden Av. ...'na davalılar tarafından verilen vekaletnamelerin incelenmesinde; davalı ... tarafından verilen vekaletnamenin ikinci sayfasının eklenmediği görülmekle bu haliyle kimi vekil tayin ettiği anlaşılamamaktadır, diğer davalılar ... ve ...'...
Bir diğer husus davacının sektörde mesleki itibarının ciddi olarak sarsılmış olduğunun ileri sürülmesinden kaynaklı manevi tazminat istemidir. Dava dilekçesinde davacı, davalının haklı bir gerekçe olmaksızın sözleşmeden dönmesi sebebiyle davacının ticari itibarının,----- zarar gördüğünü, bu nedenle davacının itibar,--- olduğu manevi zararın tazmininin gerektiğini belirtmiş olduğundan manevi zararın tazmini için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı irdelenmelidir. Manevi tazminat bakımından talep, TBK m. 114/2 hükmüne dayanmakla bu hüküm gereğince “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler,--- sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.". Dolayısıyla bu atıf gereğince uygulama alanı bulacak hüküm olan TBK m. 58/1 hükmü uyarınca “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat --- bir miktar para ödenmesini isteyebilir."...
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; A-)3.718,00TL'nin dava tarihi olan 17/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, B-) Manevi tazminat talebinin reddine, şeklinde karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, manevi zarara ilişkin davalarının reddine ilişkin kararı istinaf ettiklerini, hukuka aykırı eylem sonucunda müvekkilinin acı ve elem duyduğunu manevi tazminat yönünden de davanın kabulüne karar verilerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğini, davacının beyanına göre zarar tespit edildiğini, binanın eski olduğunu, tespitten müvekkilinin haberinin olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava komşuluk hukukundan kaynaklı maddi manevi tazminat talebidir....