Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün istem gibi ONANMASINA, II-Sanık hakkkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde: Sanığın aracın kapı kolunu kırarak aracın içine girmeye çalışırken kovalamaca sonucu polis tarafından yakalandığı, sanığın hazırlıkta suçlamayı red edip yargılamada uyumak için girmeye çalıştığını beyan ettiği, sanığın aracın içinde bulunan bir eşyayı çalmak için aracın kapı koluna zarar verdiğine dair başkaca bir delil de bulunmadığı, bu nedenlerle hırsızlığın, aracın mülkiyetine yönelik olduğunun anlaşılması karşısında; hırsızlık suçu dışında ayrıca mala zarar vermeden hüküm kurulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'nun temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Manevi tazminat yönünden ise; dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları da dikkate alındığında; davalının satmış olduğu bulaşık makinesinden kaynaklı olarak davacı evinde yangın meydana geldiği, yangın sebebiyle davacının can ve mal emniyetinin kaybolduğu, yangın nedeniyle davacı ve ailesinin korku ve üzüntü yaşamasının olağan olduğu, kaldı ki; davacı çocuklarının bronşit rahatsızlığı nedeniyle davacının endişe ve korkusunun üst düzeyde olduğu, davacının yaşadığı korku ve üzüntü nedeniyle ruhsal durumunun sarsıldığının kabulü gerektiği, buna göre manevi zarar koşullarının olayımızda oluştuğu, davacının yaşamış olduğu korku, endişe ve üzüntü nedeniyle oluşan ve davacının ruhsal durumunu olumsuz etkileyen bu durumun kısmen de olsa telafisi yönünden davacı yararına manevi tazminat verilmesinin uygun olduğu, olayın oluşu, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve caydırıcılık ilkesi dikkate alınarak davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Kasten yaralama, mala zarar verme, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet HÜKÜMLER : Mahkumiyetler Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanıkların hükümleri yalnızca sanık sıfatı ile temyiz ettikleri tespit edilerek yapılan incelemede; 1) Sanık ... hakkında kasten yaralama, mala zarar verme, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından kurulan hükümler bakımından yapılan incelemede; Sanık ...’in ...’e karşı uzlaşmaya tabi olmayan yüzde sabit iz oluşacak şekilde kasten yaralama ile birlikte mala zarar verme suçunu da işlediği anlaşıldığından sanık ... yönünden mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamında olmadığı belirlenerek yapılan incelemede; Sanık ...’in adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu halde 5237 sayılı TCK'nin 58. maddesindeki tekerrür hükümlerinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....

      Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 12/02/2013 gününde verilen dilekçe ile kasten yaralama ve mala zarar verme nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kasten yaralama ve mala zarar verme nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili; müvekkili ...’in darp edildiğini, ayrıca davalı ...’in müvekkili şirkete ait araca zarar verdiğini belirterek meydana gelen maddi ve manevi zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        A.Ş'nin davalı- karşı davacıdan aldığı ürünleri iade ettiği, ihtarda belirtilen ifadelerin TTK'nın 57/1 maddesi anlamında haksız rekabet olarak kabul edildiği, davalı-karşı davacının da iade edilen bu ürünleri daha sonra pazarlayamadığını kanıtlayamadığı, şahsi haklarının zedelendiğine dair de bir kanaate varılmadığı, bu itibarla davalı-karşı davacının da maddi ve manevi tazminat isteme şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl davada davanın internet sayfasında üç büyük takımın renklerinden oluşan ürünleri birlikte satışa arz etmek suretiyle yaptığı eylemin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, karşı davada, davacı karşı davalı tarafından dava dışı ... A.Ş'ye gönderilen ihtarın davalı-karşı davacıya yönelik haksız rekabet oluşturduğu anlaşıldığından davacı -karşı davalı tarafından yapılan haksız rekabetin menine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....

          Bir diğer husus davacının sektörde mesleki itibarının ciddi olarak sarsılmış olduğunun ileri sürülmesinden kaynaklı manevi tazminat istemidir. Dava dilekçesinde davacı, davalının haklı bir gerekçe olmaksızın sözleşmeden dönmesi sebebiyle davacının ticari itibarının,----- zarar gördüğünü, bu nedenle davacının itibar,--- olduğu manevi zararın tazmininin gerektiğini belirtmiş olduğundan manevi zararın tazmini için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı irdelenmelidir. Manevi tazminat bakımından talep, TBK m. 114/2 hükmüne dayanmakla bu hüküm gereğince “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler,--- sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.". Dolayısıyla bu atıf gereğince uygulama alanı bulacak hüküm olan TBK m. 58/1 hükmü uyarınca “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat --- bir miktar para ödenmesini isteyebilir."...

            Davacı vekili 19/03/2020 beyan dilekçesinde iddia ve savunmanın genişletilmesi hakkını kullandıklarını beyanla taleplerini 20.000 TL maddi tazminat 8.000 TL manevi tazminat olarak belirtmiştir....

            Davacı, davalıların, kendisini kasten yaraladıklarını ve aracına hasar verdiklerini, bu eylemleri nedeniyle haklarında yapılan ceza yargılaması sonunda, kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiğini belirterek, yaralama ve araç hasarı nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalıların eyleminin ceza dosyası ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının maddi tazminat istemini davalılardan müteselsilen, manevi tazminat istemini ise ayrı ayrı talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. Hükümde ise, davalıların hem maddi, hem de manevi tazminat yönünden müteselsilen sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....

              GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Mala zarar verme suçunun konusunun hırsızlık suçunun konusu ile aynı olduğunun anlaşılması karşısında, mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, suça sürüklenen çocuğun beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile, suça sürüklenen çocuk H. A. hakkında mala zarar verme suçu yönünden Mardin Çocuk Mahkemesinin 15/12/2015 tarihli ve 2015/136 esas, 2015/277 karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle, unsurları oluşmayan mala zarar verme suçundan suça sürüklenen çocuk H. A.'nın BERAATİNE, tayin olunan cezanın çektirilmemesine, 31/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacı ...'a karşı mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme, hakaret ve cinsel taciz eylemlerini gerçekleştirdiği sabittir. Ancak bu eylemler nedeniyle davacı ... ile temyize konu maddi tazminat talebi kabul edilen davacı ...'...

                  UYAP Entegrasyonu