Dava, yasal mal rejimin mal ayrılmasına dönüştürülmesi davası ile birlikte açılmış olup mal rejiminin tasfiyesine yönelik işbu davanın yasal mal rejimin mal ayrılmasına dönüştürülmesi davasından 04.06.2014 tarihli (11) nolu celsede ayrılmasına karar verilmiştir. 2. Mahkemenin 09.07.2014 tarih ve 2014/87 Esas, 2014/60 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasında evlilik birliğinin devam ettiği, açılmış yada görülmekte olan bir boşanma davasının da bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 8....
Fıkrasının (b) ve (c) bendi ile 3182 sayılı mülga Bankalar Kanunu'nun 37 ve 40. maddeleri uyarınca 12/05/1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile "Kalkınma planı ve yıllık programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak yatırımların yönlendirilebilmesi ve ihtisas kredilerinde kredi maliyetlerinin düşürülmesi" amacıyla Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ihdas edilmiş, ayrıca, 12/05/1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinde, kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekline göre yapılan ithalatlarda kaynak kullanımını destekleme fonu payının alınacağı kuralı yer almıştır....
Mahkeme 15/09/2020 tarihli celsede davalı vekilinin tedbire itirazlarının reddine karar vermiş, 22/09/2020 tarihli gerekçeli kararında Mal rejimin tasfiyesine ilişkin olarak açılan davada HMK.nun 389. maddesi hükmü gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden somut olayda dava konusu olan evlilik birliği içerisinde edinilen mallara koyulan ihtiyati tedbirin devamına, davalı vekilinin tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verildiğini bildirmiştir....
sanık hakkında verilen cezanın, TCK'nın 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve ayrıca mükerrir sanık hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar vermek gerekirken, infaz rejiminin belirlenmesi fıkrasında TCK'nın 58. maddesinin hangi fıkrasına dayanıldığının gösterilmemesi, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına yasal dayanak olarak da TCK'nın 58/6. maddesi yerine 58/7. maddesi yazılması, Kanuna aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 4 numaralı bendinin çıkarılarak yerine “sanığın Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/290 esas, 2009/34 karar sayılı ilamı ile verilen 15 yıl hapis cezası nedeniyle mükerrir olduğu anlaşıldığından sanık hakkındaki hapis cezasının TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimin...
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair, Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; Ancak; 1-Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilam kararda gösterilmemekle birlikte sanığın adli sicil kaydında geçen ilamların sanık bakımından tererüre esas olmadığının gözetilmemesi, 2-5237 sayılı TCK'nın 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun şartla tahliye tarihine kadar uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ancak belirtilen bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'nın 322. maddesi gereğince, hükümden "sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Defter, kayıt ve belgeleri gizleme Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamı olduğu halde sanık hakkında TCK.nin 58. maddesi uyarınca mükerrirler hakkındaki infaz rejimin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 1)213 sayılı Kanun'un 139/2. maddesine göre incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı, dosya arasında bulunan vergi suçu raporu ve ekindeki belgelerden defter ve belge istenmesine ilişkin yazının tebliğ edildiği 24.01.2013 tarihi itibariyle sanığın işyerinin faal olduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, incelemenin dairede yapılmasına imkan veren 213 sayılı Kanun'un 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin...
Kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekir. Mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilirler. Somut olayda; taraflar 22/08/2007 tarihinde evlenmiş, 09/11/2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 18/12/2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır ( TMK 179 m)....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : NUMARASI : 2019/918 ESAS (DERDEST DOSYA) DAVA KONUSU : Mal Rejimin KARAR : İlk Derece Mahkemesince verilen ara karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 100.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı adına kayıtlı Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, 519 ada 27 parsel, Diyarbakır ili, Kayapınar ilçesi, Yolboyu Mahallesi, 223,224,234,235,238 ve 239 parseller, Diyarbakır ili, Çınar ilçesi, Karabudak Köyü’ndeki tüm taşınmazlar, Bursa ili, Orhangazi ilçesindeki taşınmaz, 34 XX 962, 34 XX 990, 34 XX 535, 34 XX 600 plakalı araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/01/2021 NUMARASI : 2019/264 ESAS - 2021/28 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejimin Tasfiyesine Dayalı Alacak KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda Fethiye 4....
sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 242. maddesinin 1. fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı...