Davalı, davacının tatil hakkını kullandığını ve uzun süre geçtikten sonra cayma hakkını kullanmasının mümkün olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkamece davanın kısmen kabulü ile ödenen bedelin davalıdan tahsiline, ceza tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Devre tatil sözleşmeleri BK.nun 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler B.K.nun da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından(hizmet, kira, vekalet, satış gibi) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde dekonta konu bedelin cayma tazminatı olduğunu iddia etmiş ise de takibe yapmış olduğu itiraz dilekçesi içeriğinde bedelin kapora olduğunu kabul etmiştir. Taraf vekillerine ön inceleme duruşmasında HMK 140/5. maddesi uyarınca eksik delillerini sunmak üzere kesin süre verilmiş, davalı yan, dava konusu bedelin cayma tazminatı olduğuna dair herhangi bir delil sunamamış, aynı oturumda davacı vekili tanık dinletilmesine muvafakat etmediğini beyan etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu ödemenin, taraflar arasındaki şifai anlaşmaya konu ... de bulunan 21. Kattaki 9 adet dairenin davacıya satışına karşılık kapora olarak verilen para mı, yoksa satıştan cayma halinde cayma tazminatı olarak verilen para mı olduğu hususundadır....
Tüketici Mahkemesi ise gayrimenkul satışının tapudan yapılmadığı sürece geçersiz olduğunu, geçersiz olan sözleşmeye göre sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağını, bu nedenle, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu belirterek karşı görevsizlik kararı vermiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda dava, taraflar arasında düzenlenen villa satış sözleşmesinin ifa edilmemesi ve hatta inşaatına hiç başlanmaması nedeniyle ödenen bedelin ticari faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Buna göre davanın açıldığı tarihde yürürlükte olan 4077 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın Adana 2....
Davacı, tasarruf finansman sözleşmesinden dönülmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsili talebinde bulunmuştur.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, sözleşmenin geçersizliği nedeniyle ve sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacının ödediği bedelden hiçbir kesinti yapılmadan iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu katılımcıların ödeme güçlerine göre gruplar halinde organize edilerek gayrimenkul sahibi olmalarını sağlayan bir hizmettir. Sözleşmede, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden farklı olarak, davalının kurduğu sistem ile katılımcıların ödeme güçlerine göre gruplar halinde organize edilmesi ve neticede katılımcılara gayrimenkul edindirilmesi amaçlanmaktadır. Davalı şirket, katılımcılara, belirli bir hizmet bedeli karşılığında ve gayrimenkul alımı konusunda organizasyon hizmeti sunmayı taahhüt etmektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; uyuşmazlığın çözümünde genel görevli mahkemelerin görevli olduğu, taşınmaz tapusunun davacıya devredildiği, tesisin kullanıma hazır olduğu ve davacının cayma hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince: davacı adına devre mülkün tapu tahsisinin yapıldığı ve cayma hakkı süresinin sona erdiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu sözleşmenin 6502 sayılı yasanın 50.maddesi yasal düzenlemelerine aykırı olarak tanzim edildiği, cayma hakkının kullanılmasının engellendiği, davalının sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa etmediğinden cayma hakkının kullanılabileceğini savunarak kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
MAHKEME: "........Dava dilekçesi ve ekleri, bilirkişi raporu, dosya içerisine alınan evraklar ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden (ön ödemeli konut sözleşmesi) kaynaklı meskenin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi, kira geliri ve tazminat isteminde bulunmuştur. Davanın dayanağı olan ve taraflar arasında haricen düzenlenen 05/12/2018 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi; davacının 50.000,00 TL ödediği, davalı-satıcının belirtilen süre ve şartlarda teslim etmeyi, davacı-alıcının da satış bedelini ödemeyi taahhüt ettiği ve teslim edilmediği taktirde her ay için 1.000,00 TL kira bedeli ile 20.000,00 TL cezai şart(tazminat) konulduğu sözleşmedir....
Arasında YLV 1367 nolu 29.12.2012 tarihli Yalova ili Termal İlçesi Killi Orman mevkii adresindeki G22D14C2D pafta,3015 da, 4 ve 5 nolu parsellerinden 7/10920 hissesinin satış ve teslimine ilişkin olarak hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi adı altında devre tatil sözleşmesi ilk yapılan sözleşme olduğunu, ardından müvekkili defalarca cayma hakkını kullanmak istemiş ise de kendisine cayma hakkını kullanmasının mümkün olmadığı ve bir üst sözleşme ile revize edilmesi halinde bu hakkının devri ile ayrılmasının mümkün olacağı yönünde aldatıcı beyan ve ikna yöntemleri ile revize edilerek sözleşmeler imzalatıldığını, yapılan tapu devrinin anılan ve başka bir davanın konusu olan bu sözleşmelerden kaynaklı olduğunu, bu davada mahkemenin görevsizlik verdiğini ve dosyanın Yalova Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, mahkemece görevsizlik verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için Yargıtay'a gönderildiğini, yani bu dosyanın halen yargılama sürecinin devam ettiğini, belirttikleri...
Yapılan bu ödeme yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, sözleşme nedeniyle davacı tarafından davalıya ödenen toplam 69.311,23TL'den, 55.167,23 TL iade edilen miktarın mahsubu ile geriye kalan 14.144,00TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı ile davalı arasında imzalanan 20/01/2019 tarihli 1557516 müşteri numaralı Sıra Tespitli Konut Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin tüm hüküm ve sonuçları ile iptaline, Davalı tarafından yargılama aşamasında ödenen 55.167,23 TL yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, 14.144,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....
K A R A R Davacı, davalı müteahhit şirketten 300.000,00-TL'ye bağımsız bölüm satın aldığını, 08.10.2010 tarihinde kat irtifak tapusunun verildiğini, sözleşme bedelinin 249.000,00-TL'sinin davalı bankadan alınan konut kredisi ile ödendiğini, dairenin sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmediğini, ihtar çektiğini, sonuç alamadığını, bağlı kredi kullandırması nedeniyle davalı bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürerek, 08.10.2010 tarihli daire satış sözleşmesinin 4077 sayılı yasaya aykırılık nedeni ile feshine, davalı firmaya ödenen bedellerinin faiziyle birlikte tahsiline, yoksun kalınan kira kaybının tespiti ile 31/08/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, konut finansman kredisinin feshi ile ipotek şerhinin kaldırılmasına, dava tarihine kadar ödenen kredi taksit bedellerinin ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, dava tarihinden sonraki kredi taksitlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiş; 15.01.2015 tarihli celsede, öncelikle sözleşmeden...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yapılan sözleşmenin geçersizliği mahkeme tarafından da karara bağlandığını ancak YTİ0880 nolu geçersiz sözleşmenin 2.maddesinde yer alan sağlayıcı/malik T3 sorumluluğu yönetmelik ve Yargıtay içtihatlarında açıkça sayılamasına rağmen kanuna aykırı olarak sağlayıcı şirket yönünden bedelin iadesine ilişkin hiçbir sorumluluğa atıf edilmeyerek ödenen bedelin yalnızca Şifa Tur T6 Şti. dan teminine karar verildiğini, davalılar arasında organik bağ bulunduğunu açık olduğunu, iki davalının da müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, izah edilen nedenlerle hukuka ve kanuna aykırı olarak verilen kararın kaldırılarak müvekkili tarafından ödenen bakiyenin davalılardan müteselsilen alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....