Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı eldeki davası ile, internet üzerinden yaptığı tatil paketi satın alınmasına ilişkin sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin iadesi isteminde bulunmuştur. Davalı, süresinde cayma hakkının kullanılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece cayma hakkının hizmetten yaralanma ile başlayacağı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Sözleşmenin mesafeli satış sözleşmesi olduğu hususunda esasen taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık cayma hakkının ne zaman kullanılabileceği noktasında toplanmaktadır. 6502 sayılı Tüketici Yasasının 48. maddesinde mesafeli satış sözleşmeleri düzenlenmiştir. İlgili maddenin 4 fıkrasında “Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin bu süre içinde satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir....

    Davacı yan taraflar arasında cayma parası yada cezai şart kararlaştırılmadığını, şartnamede teminatın tamamının irad kaydedilmesini haklı kılacak hiç bir hüküm bulunmadığını, ilk yatırılan teminatın irad kaydı içinde şartların mevcut olmadığını ileri sürmüştür. Satış şartnamesinde düzenlenen ihalenin ---------- tabi olmadığı açıkça kabul edilmiştir. Davalı, satış şartnamesi uyarınca ihaleye katılıp kazanan davacının hisse devir protokolünü imzalamaması nedeniyle davacının teminat olarak yatırdığı tutarı irad kaydetmiştir. Davacı irad kaydedilen bu tutarın iadesini talep etmektedir. TBK 177.maddesinde bağlanma parası 178.maddesinde ise cayma parası ayrı ayrı düzenlenmiştir. TBK 177.maddesine göre sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bağlanma parası asıl alacaktan düşülür....

      Yapılan bu ödeme yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, sözleşme nedeniyle davacı tarafından davalıya ödenen toplam 69.311,23TL'den, 55.167,23 TL iade edilen miktarın mahsubu ile geriye kalan 14.144,00TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı ile davalı arasında imzalanan 20/01/2019 tarihli 1557516 müşteri numaralı Sıra Tespitli Konut Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin tüm hüküm ve sonuçları ile iptaline, Davalı tarafından yargılama aşamasında ödenen 55.167,23 TL yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, 14.144,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....

      Yukarıda açıklanan hükümler ve devre mülk sözleşmesine uygulanacak hükümler birlikte değerlendirildiğinde tapu devredilmiş olsa dahi bu sözleşmeler nedeniyle tüketicinin cayma hakkının bulunduğu görülmektedir. Devre mülk sözleşmeleri müşterek mülkiyet payına bağlı hisse devri içerdiğinden cayma ihtarının noter aracılığı ile yapılması gerekir. Cayma süresi bakımından eksik bilgilendirme halinde cayma süresinin uzayacağı ve tapu devri yapılan yerde fiili teslim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, buna bağlı olarak da cayma hakkı kullanımının yerinde ve süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir (Y. 13. HD. 19.3.2018 T, 2016/16576- 2018/3304 sy.k )....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olup geçerli olduğunu, davacının cayma hakkı süresi dolduğundan sözleşmeyi fesih hakkının bulunmadığını, tarafın sözleşmelere istinaden müvekkil şirkete ödemeler yaptığını, tapu tescilinin gerçekleştiğini ve müvekkil şirket tesislerinde konaklamış olmakla sözleşmelerin kabul iradesini gösterdiğini, davaya konu bağımsız bölümlerin inşaatının bittiğini, kullanıma hazır hale geldiğini, müvekkil şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, daireleri kullanıma hazır hale getirdiğini, davacının bu yönlü iddialarının kötü niyetli olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; devremülk sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen bedelin iadesi için alacak talebine ilişkindir....

      Davacı, 14.03.2010 tarihinde devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşmeden kaynaklanan tüm borcu ödemesine rağmen borç senedi tanzim edildiğini belirterek sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan 2012/2094-5320 tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davacının, davalıya ait Hattuşa ... Termal tesisisinde, inşaat halindeki tesise konu imzalamış olduğu 14.03.2010 tarihli sözleşmenin, kapıdan satış şeklinde yapıldığının kabulü gerekir. Bu tip satışlar, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan, cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra, başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup, bu süre içinde sözleşme askıdadır....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili davacı ile davalı şirket arasında devre mülk sözleşmesi tanzim edildiği, bahse konu senedin bu sözleşmeye karşılık alındığı hususlarının davalı tarafından inkar edilmemiş olduğunu, davalının cevap dilekçesinde hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi akdettiğini, sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığını, buna karşılık müvekkilinden senet alındığını açıkça ikrar ettiğini, tapu devrinin yapılmamış olduğunun sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı satıcı tarafından başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkindir....

        Noterliği'nin 20/09/2017 tarih ve 9670 yevmiye numaları ihtarname ile konutların bedeli olarak ödenen miktarın kendisine geri ödenmesini talep ettiğini fakat davalı taraftan herhangi bir ödeme gerçekleşmediğini, Albarakatürk konut finansman kuruluşu olduğunu ve konutların vaad edilen tarihte teslim edilmemesi nedeniyle davalı satıcı Ons Tüketim ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, konutların bedeli olarak ödenen 221.365,00 TL miktarın ödeme tarihinden bugüne kadar bu miktarın bankada değerlendirilmesi durumunda elde edilecek olup yoksun kalınan kâr payları da eklenerek müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafulara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, ön ödemeli konut satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....

        Taraflar arasında imzalanan devremülk satış vaadi sözleşmesinin resmi şekil şartına aykırı olarak yapılması nedeniyle geçersiz ise de, tapunun devredilmesi nedeniyle geçerli hale geldiği, yalnızca tapu devri yapılmasının sözleşmenin ifa edildiği sonucunu doğurmayacağı, sözleşmenin ifası kapsamında kullanımın söz konusu olmadığı bu nedenle davacı tarafın sözleşmeyi fesih hakkının ve sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesini talep etmekte haklı olduğu anlaşılmış ise de davacının 13.000,00 TL ödeme yaptığı iddiasının araştırılmadığı bu hususta delillerin toplanmadığı anlaşılmış olup buna göre davacı tarafa ödeme yaptığı miktara ilişkin delillerini sunması için süre verilerek sonucuna göre gerekirse bilirkişiden de rapor alınarak bir karar verilmesi için kararın kaldırılması gerektiği kabul edilmiştir....

        Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebi ile borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Bu nedenlerle, taraflar arasında yapılan adi nitelikli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersizliği tespit edilmiş olduğundan,davalı satıcı-sağlayıcının satışa konu gayrimenkulü teslim edimini yerine getirmemesi nedeniyle davacı bedel ödeme edimini yerine getirdiği miktar yönünden ödediği bedelin iadesini istemekte haklı olup, sözleşme içeriğindeki 10. madde hükmüne göre, davacı tarafından ödenen bedelinin niteliğinin tartışılmasına da gerek bulunmamaktadır....

        UYAP Entegrasyonu