GEREKÇE : Dava kadının davasında yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı,erkeğin birleşen davasında velayet-iştirak nafakasının kaldırılması ve lehine iştirak nafakasına karar verilmesi taleplerinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; 1- )Davalı-birleşen davacı vekilinin nafakanın artırımı ile ilgili davada verilen karara ilişkin istinaf başvurusu yönünden; Davalı-birleşen davacı yanın istinaf başvuru dilekçesindeki büfe işletmesi ile ilgili kısım sebebiyle kadının açtığı nafakanın artırımı davasındaki karara ilişkin de istinaf başvurusunda bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kişisel ilişki, iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı kadının bu davada tazminat isteminin bulunmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17.06.2010(Prş)...
Buna göre; 1- Eşlerden T1 tarafından açılan boşanma talepli davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair Burdur Aile Mahkemesinin 14/06/2021 tarih, 2019/319 Esas-2021/308 Karar sayılı kararı taraflarca istinaf edilmediğinden boşanma hükmü kesinleşmiş olmakla bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilirken bu dava yönünden harç,yargılama gideri ve vekalet ücretine dair düzenlemenin hükümden çıkartılması gerekmiştir. 2- Erkeğin davasında velayet, kişisel ilişki düzenlemesi ve çocuk malları hususunda değerlendirme yapılmadığından; Ortak çocuğun yaşı, psiko-sosyal gelişimine yönelik menfaat ve ihtiyaçları ile çocuğun fiili yaşam şekli gözetilmek suretiyle velayet anneye verilirken istinaf tarihi itibariyle çocuğun yaşı ve gelişimi durumu da dikkate alınmak suretiyle çocuk ve baba arasında kişisel ilişki düzenlenerek çocuk mallarının korunması hususlarında aşağıdaki şekilde düzenleme yapılması uygun görülmüştür. 3- Eşlerden T4 tarafından açılan karşı davada boşanma...
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; "...velayet görevinin yerine getirildiğini, iddiaların yerinde olmadığını, çocuğun diğer tarafa gitmek istemediğini, korktuğunu, daha önce tesis edilen kişisel ilişkinin çocuğun huzurunu bozduğunu, bu kişisel ilişkinin kaldırılmasına, aksi takdirde yeniden düzenlenerek sınırlandırılmasına karar verilmesini" talep etmiştir....
bu çocuk için davacı annenin nafaka talebinin tümden reddinin de yerinde olduğu,mahkemece yeterli-denetime açık-hükme elverişli-dosya içeriğine uygun gerekçe ile belirtilen şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış,aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir....
Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır (HMK.md.104). Bu sebeple mahkemenin, davalının temyizinin süresinde olmadığına dair ek kararı isabetsiz olup, bozularak kaldırılmasına, temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Velayet hakkına sahip davacı, çocukla diğer taraf arasında boşanma kararı ile tesis edilen kişisel ilişkinin davalının ...nde yaşadığı, çocuğu oraya kaçırabileceğini ileri sürerek kısıtlanmasını ve yurt içinde tesisini talep etmiştir. Mahkemece, davacının bu talebi haklı görülmemiş ve kabul edilmemiş, daha önceki kişisel ilişkide değişikliğe gidilmemiştir. O halde davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, davacı yararına vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır....
Taraflarca özellikle bu konuda bir talep olmadığı halde, günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır. Ayrıca kişisel ilişkinin cuma gününden başlatılması, dini bayramlarda tüm günleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması, yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş günlerinin belirlenmemesi de hatalı olup, kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini de engelleyici niteliktedir. Bu sebeple velayeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında aynı şehir-farklı şehir ayrımına gidilmeksizin daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu düzenlemeye göre talepler hakkında açık ve tereddüde yol açmayacak şekilde infazı kabil karar verilmesi gerekir. Yapılan incelemede; müşterek çocuk Berfin Buğlem ile velayet kendisine bırakılmayan davalı baba arasında “her ayın son haftası hafta sonu cumartesi sabah 09:00’dan akşam 17:00’a kadar, Ramazan Bayramının 1. günü sabah saat 10:00’dan 2. günü akşam 17:00’a kadar, Kurban Bayramının 3. günü sabah 09:00’dan 4. günü akşam 17:00’a kadar, sömestr tatilinin 2. haftası pazartesiden itibaren 7 gün ve temmuz ayının ilk 10 günü kişisel ilişki tesisine” karar verilmiştir. Ancak “ sömestr tatili ile temmuz ayındaki” kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri hükümde gösterilmemiştir. Bu haliyle kişisel ilişki yönünden hüküm infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, karar infazı kabil değildir. Aynı zamanda da kişisel ilişki süreleri yetersizdir....
Davalı vekili cevap dilesinde özetle; boşanmaya ilişkin verilen mahkeme kararının tanınması ve tenfizini kabul ettiklerini, davaya konu yabancı mahkeme kararının velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden tanınması ve tenfizi talebini kabul etmediklerini, bu yönden Türkiye Mahkemelerince karar verilmesini, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünde verilen yabancı mahkeme kararının tenfiz yolu ile kabul edilemeyecek olduğunu belirterek, yabancı mahkeme kararının boşanma yönünden kabulüne, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Velayet hususu kamu düzeni ile alakalı olduğundan mahkememiz tarafından yapılan resen inceleme, dosya kapsamına alınan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, sosyal inceleme ve uzman raporları, müşterek çocuğun Mahkememizdeki beyanı ve isteği, davacı vekilinin kişisel ilişkinin artırılması talebi hep birlikte değerlendirildiğinde; müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verildiği, çocuğun 2014 yılından beri kardeşi ve babası ile kaldığı, şiddete ve baskıya maruz kalmadığı, babası ile yaşamaya devam etmek istediği, sadece tatil dönemlerinde annesi ile birlikte kalmak istediği, babanın velayete ilişkin görevlerini yerine getirdiği, çocuğun çevresi, isteği, üstün yararı ve çocuğun psiko sosyal gelişimi de dikkate alınarak velayet değişikliği davasının reddine, ancak; küçüğün yaşı, davacının ve küçüğün talebi dikkate alındığında kişisel ilişkinin süresinin aşağıdaki şekilde artırılmasına, usulüne uygun açılmış bir iştirak nafakası davası olmadığından...