Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki karışılıklı görülen velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince velayetin değiştirilmesi davasının kabulüne, birleşen davada davacı kurumun aktif husumet ehliyeti ile davada hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararın birleşen davada davacı kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık; velayet, kişisel ilişki ve nafaka (bağımsız olarak açılmış nafaka talebi bulunmamaktadır) talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 06.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Karşı dava; davalı/ karşı davacı erkek tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi olmadığı taktirde kişisel ilişkinin arttırılması istemine ilişkindir. 1- Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; nafaka miktarı ve karşı davada davalı/ karşı davacı aleyhine hükmolunan vekalet ücreti dışında; ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı/ karşı davacı erkeğin nafaka miktarı ve karşı davada aleyhine hükmolunan vekalet ücreti dışındaki sair tüm istinaf başvurusunun HMK nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir. 2- TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır....

      Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İlk derece mahkemesince, nafaka takdir edilirken; çocuğun, yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur....

      Velayetin değiştirilmesine ilişkin dava ve bu davada verilen tedbir ara kararı kapsamında küçüğün fiilen anne yanında yaşamaya başladığı, dava tarihinden sonra 23.09.2020 tarihinde velayetin değiştirilerek anneye verilmesine ilişkin kararında kesinleştiği ki zaten TMK 329.madde gereğince, küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceğinin açıkça düzenlendiği dikkate alındığında fiilen velayeti kullanan ve çocuğa bakan annenin dava tarihinden itibaren iştirak nafakası istemesi ve mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi ekonomik gelişmeler, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik, sosyal durumları, yaşam standartları, çocuğa fiilen bakan annenin de çocuğun maddi ihtiyaçlarına yapacağı destek de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince belirlenen nafaka miktarı da hakkaniyete uygundur....

      Taraflar “anlaşma” suretiyle boşanmışlar, velayet anneye verilmiş, baba ile çocuk arasında beş yaşını ikmal edinceye kadar yatılı olmayacak şekilde, beş yaşın ikmalinden sonra ise, her ayın 1. ve 3. hafta sonları, dini bayramlar ve temmuz ayında yatılı kişisel ilişki kurulmuş, karar 28.11.2012 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 29.04.2014 tarihinde açılmıştır....

        Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminat ve nafaka miktarları ile kişisel ilişki süresi yönünden; davalı erkek tarafından ise tümü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı tarafların vekillerine tebliğ edilmiş, davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, kişisel ilişki süresi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka miktarları ile reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla, kusur belirlemesi, boşanma hükmü, velayet, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası şartları ve miktarları yönünden istinaf talebinde bulunmuşlardır....

          , kişisel ilişki yönünden temyiz yolu açık, nafaka ve velâyet yönünden ise kesin olmak üzere karar verilmiştir....

            Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. TMK'nun 323.maddesine göre; ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir....

            Davalı-davacının istemi, Ankara 3.Aile Mahkemesinin 2019/692 esas ve 2019/897 sayılı ilamındaki , " yatılı kişisel ilişkininin" kaldırılması ve dava dilekçesinde belirtiği şekli ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesidir. Davacı-davalının dava dilekçesinde, söz konusu ilamda yer alan dini bayram lar ve anneler gününde kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması yönünde de bir talebi bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince asıl davanın "asıl davanın kısmen kabulü ile Ankara 3....

            UYAP Entegrasyonu