. - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinden ...ile...nın davalılardan ...Turizm Ltd.Şti. ile akdettiği kira sözleşmesi kapsamında 10.000.-Euro bedelli bir adet bononun teminat amacıyla bu davalıya teslim edildiğini, sonrasında meydana gelen olay nedeniyle mecurun kapatılarak kira ilişkisinin fiilen sonra erdiği ve müvekkillerinin de davalıya kira borcu bulunmadığı halde bononun davalılardan ... vasıtasıyla diğer davalı ...'a teslim edilmesi sonucu hamil sıfatıyla bu davalının müvekkilleri aleyhine takıp başlattığını, takip sırasında üçüncü müvekkili ...'ın icra kefili olduğunu belirterek bono nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline ve % 40 oranında tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, takibe konu senedin kira borcuna karşılık davalı şirkete verildiğini ve davalı ...'...
Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 11.08.2014 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, 01.04.2016 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli işyeri restaurant niteliğindeki kira sözleşmeleri hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi kiraya veren T12 kiracı T1 arasında imzalanmıştır. Taraflar arasında bu kira sözleşmesi kurulduktan sonra, T12 tarafından düzenlenen 28.03.2016 tarihli devir protokolü ile sözleşme tüm hak ve alacakları ile birlikte T11 A.Ş.'ne T11 TBK.nun 310. maddesi kapsamında halefiyet kuralı gereğince kiraya veren konumuna gelmiştir....
Taraflar arasında 05.04.2006 başlangıç tarihli yirmi yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği hususu ihtilafsızdır.Davalı kiraya veren kira sözleşme süresi dolmadan başka adrese taşınmıştır.Davacı kiracının ,lokanta ve lokal olarak faaliyette bulunduğu kiralanan yeri işletemediği iddiası ile açmış olduğu tazminat davasında maddi zararları konusunda açıklama yaptırılması, davalı delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2021/142 E., 2021/356 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; her ne kadar taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmakta ise de dava konusu uyuşmazlığa esas iskele alanının kira sözleşmesi kapsamında yer almadığı, Mahkemenin nitelendirmesinin de bu yönde olduğu, buna göre uyuşmazlığın kira sözleşmesi kapsamında olmayan ve davalı tarafça kullanılan iskele alanı için davacılar tarafından hazineye ödenen ecrimisil (işgal) bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir....
nın 4/I-a maddesinde kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken hususlardandır. Somut olayda; uyuşmazlık, sigorta şirketi tarafından işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödenen tazminatın davalı malik/kiralayandan rücuen tazmini isteminden kaynaklanmaktadır. Davacının sigortalısı ile davalı arasında kira sözleşmesi bulunduğuna göre, kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir....
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere,alt kira sözleşmesinin asıl kira sözleşmesinin feshi ile sona ereceğine,alt kira sözleşmesinin birinci maddesinde yazılı şartın tahliye taahhüdü niteliğinde bulunmadığına,ilk kira sözleşmesinin usulüne uygun olarak feshedilmiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekilinin alt kiracı olarak davacıya ödenen 2010 Eylül ayı kira bedelinin mahsubuna ilişkin temyiz itirazlarına gelince: Hükme esas alınan 01.09.2008 başlangıç tarihli ve 6 yıl süreli asıl kira sözleşmesi ve 08.04.2009 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli alt kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Asıl kira sözleşmesi ile davacı tarafından dava dışı asıl kiraya veren ......
Taşınmazın 02.04.2007 başlangıç tarihli ve geçerli bir adi yazılı kira sözleşmesi ile davalı ve ihbar olunan ... tarafından ihbar olunan ...’e kiralandığı, ...’in de taşınmazı fer’i müdahil ...’ye kiraladığı ve teslim ettiği, taşınmazın halen ... ... ’nin zilyetliğinde bulunduğu ve eczane olarak kullanıldığı dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Aynı taşınmaz, 15.04.2007 başlangıç tarihli adi yazılı kira sözleşmesi ile davalı tarafından davacıya da kiralanmıştır. Bu durumda, davalı, ihbar olunan ... ve fer’i müdahil ...’nin el ve işbirliği içinde davrandıkları iddia edilmediğine ve kanıtlanamadığına göre davacının ancak tazminat istemeye hakkı vardır. Mahkemece, bu yön gözetilmeksizin yanlış değerlendirme ile fer’i müdahil ve ihbar olunanları da bağlayıcı şekilde taşınmazın davacıya teslimine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Davacı ile davalı kiralayan arasında 1.02.2008 başlangıç tarihli 10 yıl süreli, yıllık 1500 TL kira bedeli üzerinden kira sözleşmesi yapılmış ,davalının kira sözleşmesini haksız feshi nedeniyle, kazanç kaybı ,kiralanana yapılan masraflar ile peşin ödenen kira bedelinin tahsili için eldeki bu dava açılmıştır. 2010/12776-2011/3540 HUMK'nın 8/2. fıkrasında değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kalacağı belirtilmiştir. Davacının dava konusu yaptığı talepler bunlar arasında sayılmamıştır.Bu durumda görevli mahkemeyi belirlemede davanın değeri, esas alınır. Davanın değerine göre davaya bakmak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kalır....
Bu hüküm gereğince, 07.03.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kapsamında bulunan ve davacı tarafından ödenen toplam 3.445 TL harç bedellerinden, davalının sorumlu olduğu anlaşılmakla, bu talep ile ilgili istemin de kabulü yerine, kira sözleşmesinin 16.10.2006 tarihli olduğu gerekçesi ile reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada Ankara 6. Tüketici ile 5. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak alınan konutların geç tesliminden kaynaklanan tazminat ve mahrum olunan kira bedeli istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı ...'ın arsa sahibi olduğu, dava dışı S.S. Müfettişler Konut Yapı Kooperatifi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davacıların arsa sahibi olan davalı ...'dan konut satın aldıkları, davalı ...'ın yüklenici konumunda olmayıp arsa maliki olduğu anlaşılmakla, 4077 Sayılı Yasa kapsamında değerlendirilemeyecek uyuşmazlığın, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....