E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Kayyımlığın kaldırılması istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Kayyım vekili tarafından istinaf edilmiştir. Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davalarda re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. (6100 sayılı HMK 385/2. mad.) Kayyım atanması (kaldırılması) istemine ait davalar kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın gerekli araştırmayı yaparak karar vermek durumundadır. Kayyım atanan tapu malikleri ile davacıların miras bırakanlarının aynı kişi olduklarının tespiti, kayyımlığın kaldırılması bakımından zorunludur. İlk derece mahkemesince yapılan araştırma ve inceleme kayyımlık kararının kaldırılması konusunda karar verilmesine yeterli değildir. Kayyımlık kararı kaldırılırken mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekmektedir....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2022 NUMARASI : 2022/496 (E), 2022/1106 (K) DAVA KONUSU : Kayyımlık (Kayyımın Kaldırılması) KARAR : Taraflar arasında görülen davada Mahkemece talebin kabulü ile kayyımlığın kaldırılmasına dair verilen kararın istinaf incelemesi kayyım vekili tarafından tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra: GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları 2021/50 E. sayılı Kamulaştırma Kanunu'ndan kaynaklı bedel tespiti ve tescili dosyasında, davalı tapu maliki Mehmet kızı T5 Diyarbakır 2....
Davacı vekili, 11/11/2022 tarihli dilekçesi ile, denetçi kayyımın görevlerini yapmadığını, bugüne kadar henüz bir rapor hazırlayıp sunmadığını, şirketin reel faaliyetleri ile ilgilenmediğini bu nedenle şirket işlerinin yürütülemez noktaya geldiğini, şirketin batma noktasında olduğunu, mahkemenin verdiği onaya rağmen 3 aydır kayyım onayı olmadığı için müvekkili şirketin kredisine erişiminin kesildiğinden bahisle müvekkili şirkete atanan kayyımın değiştirilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili ... tarihli dilekçesi ile, denetçi kayyımının görevlerini yapmadığını, rapor hazırlayıp sunmadığını, şirketin reel faaliyetleri ile ilgilenmediğini, bu nedenle şirket işlerinin yürütülemez noktaya geldiğini, mahkemenin verdiği onaya rağmen 3 aydır kayyım onayı olmadığı için müvekkili şirketin kredisine erişimin kesildiğinden bahisle, müvekkili şirkete atanan kayyımın değiştirilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili, 11/11/2022 tarihli dilekçesi ile, denetçi kayyımın görevlerini yapmadığını, bugüne kadar henüz bir rapor hazırlayıp sunmadığını, şirketin reel faaliyetleri ile ilgilenmediğini bu nedenle şirket işlerinin yürütülemez noktaya geldiğini, şirketin batma noktasında olduğunu, mahkemenin verdiği onaya rağmen 3 aydır kayyım onayı olmadığı için müvekkili şirketin kredisine erişiminin kesildiğinden bahisle müvekkili şirkete atanan kayyımın değiştirilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili ... tarihli dilekçesi ile, denetçi kayyımının görevlerini yapmadığını, rapor hazırlayıp sunmadığını, şirketin reel faaliyetleri ile ilgilenmediğini, bu nedenle şirket işlerinin yürütülemez noktaya geldiğini, mahkemenin verdiği onaya rağmen 3 aydır kayyım onayı olmadığı için müvekkili şirketin kredisine erişimin kesildiğinden bahisle, müvekkili şirkete atanan kayyımın değiştirilmesini talep etmiştir....
Hukuk Dairesi 2018/7256- 2020/7273) Yukarıda açıklandığı üzere yasal olarak kayyımın gaip kişilerin haklarını geçmişe dönük olarak da korumak yükümlülüğü bulunduğu, kayyım tarafından açılan davanın kayıt malikinin haklarının korunması kapsamında olması sebebi ile gaip olan kayıt malikinin talep edebileceği her türlü hakkı onun adına kayyımın da ileri sürebileceği dikkate alınarak dava konusu edilen tüm süre yönünden davalının sorumlu tutulması gerektiği, dava konusu edilen süre yönünden kayyımlık kararının kaldırılmış olduğuna dair kesinleşmiş bir karar bulunmadığı, kayyımlık kararının kaldırılması halinde bu kararın geçmişe etkili olmayacağı, kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceği dikkate alındığında kayyımlık kararının kaldırılmasına ilişkin davanın bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı ve eldeki davada davacı kayyımın aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu ve bu dava şartının yargılama boyunca sağlanmış olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın...
Hukuk Dairesi 2018/7256- 2020/7273) Yukarıda açıklandığı üzere yasal olarak kayyımın gaip kişilerin haklarını geçmişe dönük olarak da korumak yükümlülüğü bulunduğu, kayyım tarafından açılan davanın kayıt malikinin haklarının korunması kapsamında olması sebebi ile gaip olan kayıt malikinin talep edebileceği her türlü hakkı onun adına kayyımın da ileri sürebileceği dikkate alınarak dava konusu edilen tüm süre yönünden davalının sorumlu tutulması gerektiği, dava konusu edilen süre yönünden kayyımlık kararının kaldırılmış olduğuna dair kesinleşmiş bir karar bulunmadığı, kayyımlık kararının kaldırılması halinde bu kararın geçmişe etkili olmayacağı, kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceği dikkate alındığında kayyımlık kararının kaldırılmasına ilişkin davanın bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı ve eldeki davada davacı kayyımın aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu ve bu dava şartının yargılama boyunca sağlanmış olduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporlarındaki hesaplamanın...
Yargılama devam etmekte olup tedbiren atanan kayyımın gözetim ve denetim kayyımı oldukları anlaşıldıklarından dosya kapsamı ve delil durumuna göre ve davanın esası hakkındaki ispat şartlarına göre henüz yaklaşık ispat şartları oluşmamış olup, yargılama aşamasında yeni oluşacak durumlara göre talebi yeniden değerlendirebileceği açık olup, talep tarihi itibariyle davanın esası hakkındaki yaklaşık ispat şartlarının oluşmayışı ayrıca rapor sunan kayyımın gözetim kayyımı olması da değerlendirildiğinde davacı talebinin karşılanması şartları oluşmadığı ve buna göre kararda istinaf sebepleri ile sınırlı olarak incelemede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Nitekim, Tük Medeni Kanunun 588.maddesinde de, belirli mal varlığının yönetiminden bahsedildiğine göre, belirtilen kayyımın yönetim kayyımı olduğu anlaşılmaktadır....
Kayyımın öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, kayyımın davada yasal hasım sıfatıyla yer aldığı düşünülmeksizin aleyhine yargılama masrafı tayin edilmesi isabetsizdir. Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, mahkeme kararının hüküm kısmının 2 numaralı bendinin "Davacı tarafından yatırılan peşin harcın iadesine," ; 3 numaralı bendinin "Davalı yasal hasım konumunda bulunduğundan vekalet ücreti takdirine yer olmadığına"; 4 numaralı bendinin ise "Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına," şeklinde düzeltilmesine ve davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar, kayyımın atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili TMK'daki hükümler ile 3561 sayılı Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla eldeki davanın kayyıma yöneltilmesi gerekli ise de; somut olayda, dava şartlarından olan kesin hüküm nedeniyle davanın reddedilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle, usül ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 30.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....