WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacı, davalı şirkete ait internet sitesi üzerinden iki adet tatil paketi satın aldığını, 4.460,00 TL bedel ödediğini, Yasadan kaynaklanan cayma hakkını kullanmak istemişse de davalı şirketin olumsuz yanıt verdiğini ancak henüz hizmetten yararlanmadığı için cayma süresinin başlamadığını ileri sürerek sözleşmenin feshi ile ödediği miktarın davalıdan ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının internet üzerinden konaklama hizmeti satın aldığını, bu işlemin mesafeli satış niteliğinde olduğunu yasal cayma süresinde sözleşmenin feshedilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, cayma hakkı kullanma süresinin hizmetin verildiği tarihte başlayacağı belirtilerek henüz hizmetten yararlanılmaması nedeni ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....

    Davalı vekili, taşınmazın “çok amaçlı sosyal ticari üniteler” olarak kullanılmak üzere kiralandığını, ancak kiralanan yerin heyelan bölgesinde olması nedeniyle inşaat yapılamadığını, taşınmazın ayıplı olarak teslim edildiğini, müvekkili tarafından kira akdinin feshedildiğini ancak davacının kiralananı teslim almaya yanaşmadığını, sözleşme konusu bakımından objektif hukuki imkansızlık bulunduğunu, bir an için sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse bile kiralananın ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini davacının da bu feshi 21.06.2007 tarihli onay formu ile kabul etiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davada dayanılan 13.06.2005 başlangıç 31.12.2012 bitiş tarihli kira sözleşmesinin taraflar arasında imzalandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

      Yerel mahkemece; taraflar arasında 07.06.2007 tarihli “lisans ve işbirliği sözleşmesi” akdedildiği, davacı tarafın kendi çalışanlarının meydana getirdiği ...... isimli yazılım üzerinde sözleşme uyarınca davalıya kullanım hakkı tanıdığı ve bir takım hak ve yükümlülükler kararlaştırıldığı, sözleşmenin lisans sözleşmesi mahiyetinde bulunduğu, haklı nedenle fesih hâlinde taraflara cezai şart talep hakkı tanındığı, yapılan incelemede sözleşmenin gizlilik hükmünün ihlal edilmediğinin ortaya çıktığı, sözleşmenin 4.2.5 maddesinde kullanılan sayfa üzerinde “..... by grup ......” ibaresinin kullanılacağının kararlaştırıldığı, davalının programı bırakarak bu ibareye yer vermeksizin başka bir program kullanmaya başladığı, sözleşmenin 10.2 maddesinde davalının işbu sözleşmenin yürürlükte olduğu sürede aynı içerikte başka bir programı davacı olmadan işletmeye açamayacağını taahhüt ettiği, sözleşmenin münhasırlık şartının ihlal edildiği, davalı tarafından ayıplı teslim yapıldığı ve bunun süresinde ihbar...

        Yönetmeliğin 7- 1(a) fıkrasında sözleşme konusu mal veya hizmetin temel niteliklerinin yazılması gerektiğinin belirtildiği, bu düzenlemenin sözleşmenin geçerli olması için zorunlu olan unsurlardan biri olduğu, bunun eksik olması halinde yönetmeliğin 9/2 maddesine göre tüketicinin cayma hakkını kullanması süresiz hale geldiği, tüketiciye verilen sözleşmede satılan şeyin temel nitelikleri ve kullanım şeklinin belirtilmediği anlaşılmıştır. Ancak davalı, öğrencinin sisteme girerek kayıt yaptırdığını, hizmetlerden faydalandığını savunmuş olması karşısında, sözleşme konusu hizmetin ifa edilmeye başlanmasından sonra sözleşmenin şekli şartlarına aykırı olduğunun ileri sürülmesi MK'nun 2....

        Alıcının seçimlik haklarına ilişkin olarak 818 sayılı BK’nın 202/1. maddesinde, malın ayıplı olması hâlinde alıcının satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmenin feshini ya da satılanı alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzilini isteyebileceği düzenlenmiştir. 818 sayılı BK’nın 202/2. maddesinde ise, ayıp halinde alıcının sözleşmenin feshi talebi üzerine hâkimin, hâl icabı sözleşmenin feshini haklı göstermemesi üzerine semenin tenziline karar verebileceği belirtilmiştir. 818 sayılı BK’nın 203. maddesinde, satılanın muayyen misli şeylerden olması hâlinde alıcı, dilerse sözleşmenin feshi veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep edebileceği belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalıdan 27.07.2010 tarihinde 49.045,40 Euro bedelle 2011 model Mini Cooper marka aracı satın almıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, 27.08.2014 tarihinde dava konusu otomobilin ikinci el olarak davalıların verdiği araçta lokal ufak boyaları haricinde herhangi bir hasar ya da darbesinin bulunmadığı bilgisine güvenilerek satın alındığını, takip eden gün aracın servisine götürüldüğünde aracın ağır hasarlı bir araç olup 28.622,00 TL harcanmasını gerektiren onarıma ihtiyaç duyduğunun öğrenildiğini, aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile araç için ödenmiş olan bedelin iadesine ya da araçta oluşan 24.000,00 TL bedel kaybının davalılardan tahsiline ve 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini dilemiştir....

            ın beyanına göre 2.000 m2 ) ayıplı çıktığının düşünülebileceği, davacının boyaların ayıplı çıkması nedeniyle oluşan kaybının garantiden vazgeçilerek iade edilmek zorunda kalınan çek nedeniyle 22.230,00 TL olduğu, tadilatlar için katlanılmak zorunda kalındığı iddia olunan 11.840,00 TL + 5.790,00 TL = 17.630,00 TL kısma ilişkin fatura, makbuz vb belgenin mevcut olmadığı, söz konusu giderin kadrimaruf olup olmadığı hususunun ise teknik nitelik arz ettiği ve ayrı branşın alanına girdiği, Sayın Mahkemece davalı şirket tarafından satışı yapılan ürünlerin ayıplı olduğu yönünde olması durumunda, davacının sözleşmenin feshinde haklı olduğunun ve dolayısıyla sözleşmenin 13....

              KARAR Davacılar, davalı ile 1.7.2008 tarihinden başlamak üzere davalıya ait jimnastik salonlarından faydalanmayı öngören spor sözleşmesi yaptıklarını bir yıllık üyelik ücreti olarak 1.500 YTL ödeme yaptıklarını, toplam 3.000 YTL borçlandırıldıklarını, Temmuz ayından itibaren spor kompleksine gitmeye başladıklarını, ancak, davalının taahhüt ettiği sorumluluklarını yerine getirmediğini, sıcak su ve temizliğin olmaması, yürüyüş bantlarının çalışmaması, birçok spor aletinin arızalı olması nedeniyle mağdur olduklarını, öte yandan sözleşmenin matbu olup müzakere edilmediğini, 2.12.2008 tarihli ihtar ile ayıbı bildirerek sözleşmenin iptalini ve ödedikleri bedelin iadesini istemelerine rağmen cevap verilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin iptalini, ödedikleri 1.500YTL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemişler, 20.4.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 3.000YTL’ye çıkartmışlardır....

                Yüklenici, sözleşmenin bu yolla feshi halinde, sözleşmenin bittiği tarihe kadar kalan süre ücretin %25'ini talep edebilir. İşveren, bu ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiğini beyan eder." hükmünü içerdiği, sözleşmenin herhangi bir sebep göstermeksizin derhal feshi halinde dahi davacı yanın sözleşmenin bittiği tarihe kadar belirlenen kriterler çerçevesinde cezai şart talep edebileceğinin kararlaştırıldığı, Şayet belirli bir miktarda bedel ödeyerek sürekli borç ilişkisini sona erdirme hakkı kararlaştırılmışsa, TBK m.179/3'te belirtilen dönme cezası burada "fesih cezası" olarak uygulanacaktır (Borçlar Hukuku, Oğuzman/Öz, 2021, s.563)....

                  Bu sözleşmelerde, yüklenicinin, kendi kusuruyla işi muayyen bir zamanda bitirmeyerek, temerrüde düşmesi nedeniyle iş sahibi tarafından sözleşmenin feshi halinde uyuşmazlığın kural olarak Borçlar Kanunu'nun 106 ve 108. maddeleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği, ancak olayın niteliği ve özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmü gözetilerek, sözleşmenin ileriye etkili sonuç doğuracağı, ... gün ve 3/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülmüştür. Burada feshin geriye ve ileriye etkili olmasının sonuçları üzerinde durulmasında yarar vardır. Feshin geriye etkili olması durumunda, sözleşme hiç yapılmamış (yok) farzedilerek hüküm doğuracağından taraflar karşılıklı olarak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri alabilir....

                    UYAP Entegrasyonu