Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa'nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir. Eldeki dosya kapsamında; Mahkemece bozma ilamına uyularak dahili davalılardan S.S Kar Yapı Kooperatifi ile S.S. Şafak Yapı Kooperatifi'nin ihyaları sağlanmak suretiyle taraf haline getirildiği, yargılama esnasında dinlenen tanık beyanları, davacı ile birlikte başka işçilerin de her iki kooperatif tarafından bildirimlerinin yapılmış olması, davalı müteveffa ...'ın S.S. Kar Yapı Kooperatifi Başkanı olması, müteveffa ...'ın eşi ...'...
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Öte yandan, 506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi hükmüne göre, “bir hizmet aktine dayanarak, bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılırlar”, Borçlar Yasası’nın hizmet akdini tanımlayan 313. maddesinde ise, “hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklinde açıklanmıştır....
GEREKÇE: Dava, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86/9. maddesi uyarınca açılan hizmet tespiti davasıdır. 5510 sayılı Kanunu'nun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7. maddesinde, “…bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Kanun ile mülga 2926 sayılı, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanunun Geçici 20'nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir” yönünde düzenleme bulunmaktadır. Bu durumda, 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında 506 sayılı Kanun, bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir....
Davacının Uyap'tan alınan ... uzun vade hizmet dökümüne göre davacı ile davalı arasında dava tarihinden önce hizmet sözleşmesi bulunmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ; Dava, bedelsizlik nedeni ile bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebi ile açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili dava konusu kambiyo senetlerine mahsus takibe konu olan bononun taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi ilişkisi dolayısı ile düzenlendiğini ileri sürmüş, davalı vekili de taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğunu kabul etmiş, davacının Uyap'tan alınan ... uzun vade hizmet dökümü de davacı ile davalı arasında dava tarihinden önce hizmet sözleşmesi bulunduğunu göstermiştir. İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesinin a bendine göre maddede sayılan hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarda görevli mahkeme iş mahkemesidir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 01/07/2022 NUMARASI : 2020/527 2022/410 DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 askeri ogrenci olarak göreve başldığı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde 5434 sayılı kanuna tabi olarak muvazzaf subay (pilot) olarak çalıştığını ve 14/11/2011 tarihinde istifa ederek bu görevinden ayrıldığını, istila sonrasında özel bir havayolu şirketinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin 4/A ve 4/C statüsündeki hizmet sürelerinin birleştirilmesi, yıpranmaya tabi fiili hizmet süresinin tespiti, bu sürenin hizmet süresine eklenmesi ile denk gelen sürenin sigortalılık başlangıç tarihinden ve yaş haddinden geriye çekilmesi ve emeklilik tarihinin tespiti için Muratpaşa T3 Kurumu'na 01/03/2019 tarihli dilekçe ile başvurulduğunu, Muratpaşa T3 Kurumu'nun 27/03/2019 tarihli ve 79 sayılı yazısı ile müvekkilinin 52 yaşını doldurduğu 09/10/2024 tarihinde emekli olabileceğini bildirildiğini,...
‘Çalıştıran’ olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen ‘işvereni’ ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa'nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir. İncelenen dosyada; davacı murisi Ali Hançer’in garson olarak davalılara ait işyerinde 20.8.1993-25.1.2011 arasında çalıştığının tespiti talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dosya kapsamından davacının davalı işveren ile ... aleyhine açtığı hizmet tespit davasının görülüp sonuçlandığı, bu davada, davacının emeklilik sonrasına ilişkin hizmet tespiti ve ücret tespiti talebinin bulunduğu, ücretinin net 1567,00 TL artı 200,00 TL yol ücretinden oluştuğunu iddia ettiği, yapılan yargılama sonunda mahkemece hizmet tespiti talebinin kabul edilmekle birlikte ücret tespitine yönelik talebin reddedildiği, kararın tarafların temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı işveren ücretin kayıtlardaki gibi olduğunu savunmuş ise de yine davalı işveren tarafından davacının iddia edilen hizmet süresince çalışmadığı da savunulmuştur. ... kaydı olmayan ve çalışması sırasında bordro düzenlenmeyen davacının, kayıtlardaki ücretle çalıştığının savunulması mümkün değildir. Davalı işveren kesinleşen karara göre davacının çalışmalarını ...’ya bildirmemiş ve hakkında kayıt tutmamıştır....
Hizmet akdinin belirleyici ve ayırıcı unsurları zaman ve bağımlılıktır. Zaman ve bağımlılık unsurlarını birlikte gerçekleştirecek biçimde çalışmanın varlığı halinde aradaki ilişkinin hizmet akdine dayalı olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davalı apartmanın 14.9.2011 tarihinden itibaren kanun kapsamında olduğu, düzenlenen durum tespit tutanağı ve müfettiş raporu sonucu resen davacıya 14.9.2011 tarihinden itibaren davalı işyerinden hizmet verildiği, dosya arasında mevcut makbuzlara göre davacının eşi adına temizlik gideri altında ödeme yapıldığı, kapıcı dairesinde davacı ve eşinin birlikte oturduğu, kapıcılık hizmetinin kim tarafından yerine getirildiği konusunda ihtilaf bulunduğu, mevcut tanık beyanlarından davacının davalı işyerinde çalışan eşine yardım ettiği anlaşılmakla birlikte bir kısım tanık beyanına göre ise de davacının kendisinin bizzat kapıcı olarak çalıştığı belirtilmektedir. .../......
Gerekçe: Somut olayda davacının hizmet tespit davası açtığı ve bu davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Hizmet tespit davasının sonucu bu davayı da doğrudan etkileyeceğinden hizmet tespit davasının sonucu beklenerek oluşan hukuki duruma göre mahkemece karar verilmesi gerekirken bunun yapılmayarak davacının taleplerinin hüküm altına alınması hatalıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının sair temyizlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum'un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez....