"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı...i. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle tespit kararı verilen 31.3.2011-30.6.2011 tarihleri arasında kursiyer olmadığı, hizmet akti ile çalıştığı anlaşılmakla, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı tarafından işçilik alacaklarının tahsili yanında hizmet tespiti de istenmiş, mahkemece hizmet tespiti ile birlikte bir kısım alacaklar da hüküm altına alınmış, karar Yüksek 21. Hukuk Dairesinin ilamı ile tespit ve alacak davalarının ayrılması yönünden bozulmuş olup, dava hakimin bozmaya karşı direnme kararı vermesi üzerine halen derdesttir. Hizmet tespitine ilişkin davanın sonucu tazminat isteklerini içerir davayı etkileyeceğinden tespit davası bekletici mesele yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
İnşaat Temizlik ve Sos.Hiz.San.Tic.Ltd Şti ile yapıldığı yazılmış ise de, 20.05.2010 tarihli muvazaalı olduğu tespit edilen hizmet alım sözleşmesinin dava dışı ..... İnş.Temizlik Ltd.Şti ile yapıldığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, davalıdan temyiz harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yerolmadığına, 08/07/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi...
-Davacının dava tarihine kadar güncel hizmet döküm cetveli ile cetvelde yer alan işyerlerine ait işe giriş ve çıkış bildirgelerinin dosyaya eklenmesi, ...-İş akdinin feshinden sonra, davacının hizmet döküm cetvelinde yer alan işyerlerinin adresleri ile ticari sicil bilgilerinin getirilmesi, ...-Hizmet döküm cetvelinde fesihten sonra yeralan bu işyerleri ile davalı üniversite arasında herhangi bir hizmet alım sözleşmesinin olup olmadığının davalı üniversiteden sorularak tespit edilmesi için yazı yazılması, varsa dosyaya eklenmesi, belirtilen bu eksikliklerin tamamlanması ve tekrar Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....
Diğer taraftan, dava sonunda tespitine karar verilen süreler hizmetin geçtiği tarihe mal edilerek, Kurum kayıtlarına hizmetin ait olduğu gün itibarıyla geçmekte, kurulacak tespit hükmü ile, var olmayan bir iş sözleşmesinin (hizmet akdinin) kurulması söz konusu olmayıp, var olmasına karşın kayıtlara geçmemiş bir çalışma, ait olduğu tarihte kayıtlara yöntemince bildirilmiş gibi işlem görmekte, kayıtlara geçmemiş süre ile çalışma tarihindeki durum saptanarak hukuksallaştırılmaktadır. Hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaların hukuksal sonuçları, çalışmanın geçtiği anda doğduğundan, hizmet akdi ile çalışmanın sigortalılık hakları yönünden doğurduğu sonuçlar, hizmet tespiti davasının kesinleştiği gün yerine hizmet akdi ile çalışma tarihi itibarıyla doğmaktadır....
Davacı taraf herhangi bir tarih belirtmeksizin 5510 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden önceki döneme ait itibari hizmet süresinin tespit edilmesini talep etmiş olup mahkemece davacının şeker fabrikasında çalışmış olduğu kampanya dönemine ait sürelerin itibari hizmet süresi olarak tespitine karar verilmiştir. Davacı tarafın itibari hizmet süresinin tespitine dair talebinin açık bir tarih veya süre içermemesi nedeniyle mahkemenin kabul içeren hükmünün davacının talebinin tamamını kapsadığının ve istemin reddedilen bir kısmının bulunmadığının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davalılar yararına avukatlık ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır....
Taahhüt Hizmetleri ve Dış Ticaret A.Ş. arasında 30.04.2006 tarihinde yapılan "kullanım hakkı ve hizmet sözleşmesi" içeriğine göre, fotokopi makinalarının sanığın müdürü olduğu şirkete teslim edildiği, aylık kira bedeli aksayınca hizmet sözleşmesi gereği fotokopi makinalarının geri istendiği ancak sözleşmede belirtilen adreste muhatap kimsenin kalmadığının anlaşıldığı, tespit edilen tüm adreslerinden aranan sanığın bulunamadığı ve kaçak olduğu, hizmet sözleşmesi gereği teslim edilen eşya üzerinde amaç dışı tasarrufta bulunan sanığın böylelikle üzerine atılı suçu işlediği iddia edilen olayda, Dosya kapsamında sanığın, kullanım hakkı ve hizmet sözleşmesi ile teslim aldığı fotokopi makinalarının çalışmaması nedeniyle ihtaren katılan şirkete geri teslim etmeye çalıştıklarını ancak katılan şirket tarafından geri teslim alınmadığını bu nedenle ödeme yapmadıklarını beyan etmesi ile katılanın tarafından, sanığın sözleşme adresine çekilen ihtarnameyi dosyaya sunmamış olması karşısında, katılandan...
Mahkemece davacının çalışmalarının sigortasız olduğu, öncelikle çalışmanın varlığının kanıtlanması için hizmet tespiti davası açılması, hizmetin varlığı kanıtlandıktan sonra alacaklar yönünden araştırma yapılması gerektiği, davacı taraf hizmet tespiti davası açmayacaklarını bildirdiğinden davanın ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı işçi alacak davası açmış olup, HMK.'nun 24/2. maddesi gereğince hiç kimse dava açmaya zorlanamaz. Hizmet tespiti davası sosyal güvenlik hakkını ilgilendirir. Bir kişinin işçi sayılması için mutlak surette SGK'lı çalışması gerekmez. Öte yandan, her eda davası aynı zamanda bir tespit hükmü de içerir. Davacının bu nedenle de tespit davası açmaya zorlanması mümkün değildir....
G E R E K Ç E : Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesinde, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Sigortalılık başlangıç tarihi ve sigortalılık süresinin tespitine ilişkin davalarda, saptanacak sigortalılık başlangıcı ve tespit edilecek sigortalılık süresi, kişiye, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak olan sigortalı olma hakkını ve tespit edilecek süreye bağlı olan hakları kazandıracağı için bu tür davaların kamu düzenine ilişkin davalardan olduğunun kabulü kaçınılmazdır....
Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir. 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir....