Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, çalışmalarının kuruma eksik bildirildiğini, fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek eksik bildirilen hizmet süresinin tespitini, kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Hizmet tespit davasının bu davadan tefrikine karar verilmiştir. Davalı taraf davanın reddini istemiştir. Mahkemece istek hüküm altına alınmış, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 09.06.2014 tarihli ilamı ile sair temyiz itirazları incelenmeden hizmet tespit davasının sonucunun beklenmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, hizmet tespit davasının atiye terki ve kesinleşmesi nedeni ile bozma öncesinde toplanan delillere göre davanın kabulüne karar vermiştir. Davacı davasını açarken davalıyı “.. (..)” olarak göstermiştir. Davalı olarak davayı “..” adına müdür ..'...
Mahkemenin, hükme esas aldığı, 13.10.2015 tarihli Bilirkişi raporundaki, davacının çalışmasının %50'sinin denizde geçtiğine ilişkin kanaati dosya kapsamı ile uyuşmakla birlikte, 506 sayılı Yasa'nın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının davalı işyerinde çalışılan, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davacının talep dönemi itibari hizmet süresinin tespitinde, davacının her yıl 360 gün çalışması bulunduğu kabulüne dayalı olarak itibari hizmet süresinin tespit edilmesi isabetsizdir....
Başkanlığından sorulup, hizmet cetveli celbedildikten sonra, davacının, davalı işverence sigorta primi ödenmiş bildirimleri dikkate alınarak belirlenecek çalışılan gün sayısının %50'sinin 0.25 ile çarpımı sonucu hesaplanacak itibari hizmet süresi tespit edilip, HMK'nun 297/2 fıkrası uyarınca infaza elverişli olacak şekilde, belirlenen itibari hizmet süresinin sigortalılık süresine itibari hizmet süresi olarak eklenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmelidir. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı K... vekili ile davalı M.. B.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemenin, hükme esas aldığı, 13.10.2015 tarihli Bilirkişi raporundaki, davacının çalışmasının %50'sinin denizde geçtiğine ilişkin kanaati dosya kapsamı ile uyuşmakla birlikte, 506 sayılı Yasa'nın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının davalı işyerinde çalışılan, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davacının talep dönemi itibari hizmet süresinin tespitinde, davacının her yıl 360 gün çalışması bulunduğu kabulüne dayalı olarak itibari hizmet süresinin tespit edilmesi isabetsizdir....
Mahkemenin, hükme esas aldığı, 13.10.2015 tarihli Bilirkişi raporundaki, davacının çalışmasının %50'sinin denizde geçtiğine ilişkin kanaati dosya kapsamı ile uyuşmakla birlikte, 506 sayılı Yasa'nın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının davalı işyerinde çalışılan, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davacının talep dönemi itibari hizmet süresinin tespitinde, davacının her yıl 360 gün çalışması bulunduğu kabulüne dayalı olarak itibari hizmet süresinin tespit edilmesi isabetsizdir....
Mahkemenin, hükme esas aldığı, 13.10.2015 tarihli Bilirkişi raporundaki, davacının çalışmasının %50'sinin denizde geçtiğine ilişkin kanaati dosya kapsamı ile uyuşmakla birlikte, 506 sayılı Yasa'nın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının davalı işyerinde çalışılan, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davacının talep dönemi itibari hizmet süresinin tespitinde, davacının her yıl 360 gün çalışması bulunduğu kabulüne dayalı olarak itibari hizmet süresinin tespit edilmesi isabetsizdir....
Yapılacak iş, ilk olarak davacı ile davalı işveren arasında hizmet akti bulunup bulunmadığını araştırmak, hizmet aktinin unsurları olan iş, bağımlılık, ücret koşulları yönünden hizmet aktinin varlığını tespit etmek, hizmet aktinin varlığının kanıtlanması halinde davacının davalı işyerinde geçtiğini iddia ettiği çalışmasının sağlıklı bir şekilde belirlenmesi amacıyla, davacıdan, bu tarihler arasında ücret ödendiğini kanıtlayan belge olup olmadığını sormak ve var ise mahkemeye sunması için davacıya önel vermek, davalı işverenden bu dönemde ücret ödemesini hangi yöntemle yaptığını sormak, çalışmalarının eylemli olup olmadığını davalı işyerinin defter, kayıt ve ücret bordrolarından saptamak, bu tür belgelerde noksanlık varsa, bunun nedenini araştırmak, davacının ücretinin kim tarafından ve ne şekilde ödendiğini tespit etmek, ayrıca dava konusu edilen döneme ait dönem bordrolarını getirtip davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihi araştırmak, dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında...
Mahkemece yapılacak iş; davalı işveren adına vergi kaydı olup olmadığı tespit edilmeli ve nizalı dönemde faal olup olmağı ortaya konulduktan sonra, tanık olarak ifadesine başvurulanların hizmet cetvelleri ile hizmet cetvellerinde geçen işyeri kayıtları istenilerek nizalı dönemin tamamında komşu işyeri çalışanı olup olmadığı tespit edilmeli, bu tanıkların beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir....
Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir. Husumet konusu ise kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Dava konusu somut olayda, davacının dava döneminde dava dışı ... Temizlik Turizm Gıda ve Taş. A.Ş.'...
Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir....