WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yerel mahkemece, “…davacının kardeşinin hastalığı nedeniyle yapmış olduğu tedavi giderleri ve ilgili diğer masraflardan davalı Hazine ve Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Başkanlığı’nı temsilen Kaymakamlığın sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağı bulunmadığı…” gerekçesi ile istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davalılar, kamu tüzel kişisi olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir. Davacı, dava dilekçesinde, davalı idarelerin hizmet kusuru niteliğindeki eylemlerine dayanarak dava açmıştır. Bir olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığının saptanması idari yargının görev alanında olduğundan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince, idarenin hizmet kusuruna dayanan tazminat isteklerinin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde ileri sürülmesi gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir....

    İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir....

      İlk Derece Mahkemesince; davacılar tarafından, davalı belediyenin hizmet kusuru nedeniyle zarardan sorumlu olduğunun iddia edildiği, davalının kamu kurumu olması nedeniyle hizmet kusurundan kaynaklı davanın idari yargıda görülmesi gerektiğine ilişkin gerekçe ile yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        ın hayatını kaybetmesinde idarenin kusuru bulunduğu ileri sürülerek ölüm nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla davalı İçişleri Bakanlığına yapılan başvurunun zımnen reddi işleminin iptali ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla anne Derman için 12.500,00 TL maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın, baba Mustafa için 12.500,00 TL maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın, kardeş Onur için 10.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......

          Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. İdare Mahkemesi kararında maddi tazminata ilişkin hesaplamanın 5233 sayılı Kanun kapsamında yapıldığı ifade edilse de bilirkişi raporunda idarenin kusurlu olduğundan hareketle davacının maddi tazminat talebi hakkında hesaplama yapılmıştır. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....

            TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, dava konusu olayın miting alanı dışında, miting saatinden önce meydana gelen bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, idarelerin sosyal risk ilkesi gereği sorumluluklarının bulunmadığı, tazminat tutarının hatalı ve fahiş hesaplandığı, davacıların gerçek zararlarının tespit edilmediği, davacılara olay nedeniyle yapılan ödemeler ve bağlanan aylıklar mahsup edilmeksizin yapılan tazminat hesaplamasının sebepsiz zenginleşmeye yol açtığı ileri sürülmektedir....

              Davalı vekili davanın zamanaşımına uğradığını olay tarihinde yol yapım işini üstlenen yüklenici firmanın sorumlu olduğunu kusuru, hasarı kabul etmediğini, dava tarihinden faiz istenebileceğini idarenin hizmet kusuru nedeniyle açılan davalarda idari yargının görevli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece dosya kapsamına göre idarenin hizmet kusuruna dayanılarak açılan davaya idari yargıda bakılması gerektiğinden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 14.00.-YTL peşin harcın onama harcına mahsubuna 7.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Gerek yargı kararlarında gerekse doktrinde tazminat hukukunda idarenin sorumluluğu iki şekilde doğmakta olup; tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Burada; idarenin tazmin sorumluluğunun tespitine yönelik olarak; hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeri dışında kalan ve 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi kapsamında idarelerce tesis edilen işlemler nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda oluşan hukuki durum ve sorumluluğun tespiti gerekmektedir....

                  olayın gerçekleşmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varıldığından olay nedeniyle zarar gören mağdurun yaşı, tedavi sürecinin uzunluğu, zararın niteliği, olay nedeniyle davacının okuluna gidemediği, aradan uzunca bir zaman geçmesine ayakta durmakta bile zorluk yaşaması, travma sonrası stres bozukluğu geliştiğinin gözlemlendiği ve bacağındaki kırıklar nedeniyle sosyal çevresinden ayrı kaldığı göz önüne alındığında, söz konusu olay nedeniyle davacının duymuş olduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek olan ve davacı tarafından talep edilen 155.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 17/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak manevi tazminat bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir....

                    Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. Ancak maddi tazminatın hesaplanması noktasında; idare mahkemelerince genel hükümler sosyal riske dayanılması halinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve aktüerya hesabı ile idarenin tam kusurlu kabul edilerek maddi tazminatların hesaplandığı görülmüştür. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....

                      UYAP Entegrasyonu