Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz. Devir alanın açtığı üyeliğin tespiti davası ile davalı kooperatife üyelik başvuru yapılmış gibi olduğundan, üyelik koşullarını taşıdığının belirlenmesi halinde devir alanın üyeliğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, dava dışı..., davacı ... ile yapmış olduğu üyelik hisse devir sözleşmesinden dönmemiş veya sözleşmenin herhangi bir nedenle devrin tarafları arasında bağlayıcı olmadığı savunularak sözleşmenin iptali de sağlanmamış ise, devredenin artık dava konusu hisse üzerinde herhangi bir hakkı kalmadığından, sonradan davalı ...'a yaptığı devir de geçersiz olacaktır. Bu durumda, verilecek olan karar dava dışı...'in de hukukunu ilgilendirecektir. Davada taraf olmayanın durumu tartışılarak onun leh veya aleyhinde bir karar verilemez....

    Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/1210 esas sayılı dosyası ile iflas erteleme davası açıldığını, mahkemenin 25/12/2015 tarihinde tedbir kararı verdiğini ve kayyım ataması yaptığını, şirketin tüm işlerinin kayyım denetimine tabi olduğunu, hisse devir sözleşmesinde ve yönetim kurulu kararında kayyım onayı bulunmadığını, bu nedenle tüm işlemlerin yok hükmünde ve geçersiz olduğunu, davacının müvekkili şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu bildiğini, öte yandan davacı ve ... arasındaki sözleşmenin kendilerini bağladığını, şirketi bağlamadığını, davacının hisse devir bedeli ödemediğini, devir bedeli ödemeden tescil talebinde de bulunamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Oysa, 6762 Sayılı TTK'nın 520/4. maddesinde limited şirket hise devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği düzenlenmiş ise de, taraflar devir vaadi niteliğinde ön sözleşme yaptıktan sonra buna dayalı olarak TTK'nın 520/4. maddesine uygun bir şekilde hisse devrini gerçekleştirebilirler. Hisse devir vaadine ilişkin ön sözleşme taraflarca benimsenip usulüne uygun hisse devri yapıldıktan sonra bu sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesi TMK'nın 2. maddesine aykırılık teşkil eder..." şeklinde karar verilmiştir. Somut dosya yönünden de taraflar arasında inkar edilmeyen, her iki tarafın da kabul ettiği 10/06/2009 tarihli ... Limited Şirketi'ne İlişkin Hisse Devir Ve Temlik (Alım Ve Satım) Sözleşmesinin geçersiz olduğunda bahsedilemeyecektir. Nitekim bu sözleşmede belirlenen hükümler doğrultusunda taraflar arasında hisse devirleri de gerçekleşmiştir....

        Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, taraflar arasında imzalanan “Hisse devir ve ortaklık sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin “Hisse devir şartları ve bedelinin ödenmesi” başlıklı B bendinin “Projenin süresi, ödeme planı ve iş programı” bölümünde 1. yıl pazarlama hazırlıkları ve inşaata başlama süreci hazırlıklarının öngörüldüğünün, 2., 3. yıl inşaata başlama ve pazarlama sürecinin devamının planlandığının, 4. yıl inşaat bitimi ve işletmeye geçiş yapılıp şirket gelirlerinden şirket hissedarlarına kâr payı dağıtıldıktan sonra hisseyi devir alan hissedarların payına düşen kârdan senet karşılığı tutarın hissesini devir eden ... ve ...'...

          Maddesine ve usule uygun bir dilekçe sunmadığı ve mahkememizce belirtilen eksiği tamamlamadığı için ve davada asli müdahil mi, temlik alan olarak mı katılmak istediği de belirsiz olduğundan talebi reddedilmiştir. Fekki istenen ipoteğin dayanağı olan hisse devir sözleşmesinin ve cezai şartın geçerliliği, davalının kefaletinin tam ve eksiksiz kalkıp kalkmadığı, ipoteğin fekki şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden ---------- dosyası bekletici mesele yapılmıştır....

            Noterliğinde düzenlenen 10.05.2012 tarihli devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesi incelendiğinde noterde düzenlendiği, devir edenin ..., devir alanın ... olduğu, devir bedelinin tamamının nakit olarak alındığı, adı geçen otele otelde tarafına ait devir sözleşmesinde yazılı devre mülk haklarından hiçbir hak ve hukukunun kalmadığı, tüm tasarruf hakkının alıcıya devir olduğu bildirildiği, devre mülk hakkını ilgili belediyeler sair kurum ve kuruluşlara müracaatla devir alanın kendi adına kayıt ve tescil etmesine muvafakat verildiği, bu tarihten itibaren devre mülk hakkı ile ilgili olarak yasal sorumlulukların tamamının devir alana ait olacağının devir eden tarafından kabul ve beyan edildiği, devir alanın dönemleri ve bağımsız bölümü belirtilen devremülk haklarını devredenden tüm aktif ve pasifi ile birlikte toplam 3.000,00 TL bedel mukabilinde devir ve temlik aldığı, devir bedelini nakit olarak ve tamamını ödediği, devir edenin bu devre mülk hakkı ile hiçbir hak ve alakasının kalmadığı, tasarruf...

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava limited ortaklık pay devrinin tespit, tescil ve ilanı istemine ilişkindir Davacı vekili davasında özetle davacının şirketteki paylarını --- devir ettiğini, ancak payı devir alan kişinin 1 yıl geçmesine rağmen bunu--- bildirmediğini, bu hususta --- yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, pay devirlerini kurumlara bildirmesi hususunda ihtar edildiğini, aradan 6 yıl geçmesine rağmen ortak olarak gözüktüğünü, hakkında davalar açıldığını belirterek limited şirket hisse devir sözleşmesi nedeni ile davacının ortaklıkdan çıkmasına karar verilmesini talep etmiştir. Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirme mahkemeye aittir. Davacının 09.07.2015 tarihli hisse devir sözleşmesi gereği limited şirketteki paylarını devir ettiğinin tespit ve tescilini talep ettiği anlaşılmaktadır....

                İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirkette hisse devrinin tespiti, sicile tescili ve ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak veya tazminat istemli bir dava olmadığından, TTK 5/A m. uyarınca arabuluculuk dava şartına tabi değildir. Devir tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 595. maddesi uyarınca, limited şirketlerde hisse devrinin gerçekleşmesi için ilk olarak, hisse devir sözleşmesinin yazılı olması ve imzaların noter tarafından tasdik edilmesi, ikinci olarak devir işleminin ortaklar genel kurulu tarafından onaylanması gerekmekte olup, devir bu onay ile geçerli olacaktır....

                  Turizm Anonim Şirketi'ndeki 3.580,00 adet hissesini, bir adet hisse bedeli 46 TL olmak üzere toplam 164.680,00 TL bedel ile satın aldığını ve hisse bedelini nakden ve defaten ödediğini, hisse devir sözleşmesinin ... adına, ...’ın Ankara ....Noterliği’nin 31/05/1988 tarih ve ... yevmiye numarası ile vekalet verdiği ... tarafından imzalandığını ve aynı gün müvekkilini adına “Hisse Senedi Geçici İlmühaberi” düzenlendiğini, şirketin genel kurullarında müvekkilin oy kullanma hakkı şirketçe reddedildiğini, müvekkili tarafından şirkete 08.10.2018 tarihinde bir yazı yazılarak yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini ve müvekkilinin davalı müflis ...'tan devir aldığı hisselerin davalıdan alınarak hissedarı olduğu ... ... A.Ş. pay defterine hükmen işlenmesi ve toplam pay miktarına göre de şirketteki ortaklığının tespite karar verilmesini, ayrıca mahkememizin 2019/90 esas sayılı dosyası ile hissedarı ......

                    - K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından davacı hakkında kefil sıfatıyla icra takibi başlatıldığını, davacının 12.07.2013 tarihli kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi sözleşmesine ekli kefalet sözleşmesinin kefalet miktarı ve tarihe ilişkin bölümlerinde yer alan "375.000" TL ve "12.07.2013" yazılarının müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bu kısımların davalı banka çalışanlarınca sonradan yazıldığını belirterek, dava konusu genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil sıfatı ile müvekkili açısından kesin geçersiz ve hükümsüz olduğunun ve geçersiz sözleşmeye dayalı olarak başlatılan takip dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının çekilen ihtarnameye ve açılan icra takibine itiraz etmediğini, bu şekilde dava açmasının Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu