Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava harici taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davada kararın temyizen incelenmesi görevi 3.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın görevli 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK'nin 706, 6098 sayılı TBK'nin 237, 818 sayılı BK'nin 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nin 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK'nin 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bu durumda, harici satış sözleşmelerinin akdedildiği tarihte tapuda kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazlar için düzenlenen harici satış sözleşmelerinin haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıktır....

      Köyü çalışma alanında bulunan ve 1965 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalılar Hazine vekili ve ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir....

        Davalı vekili davacının istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde, taşınmaz satışlarında resmi şekil şartının geçerlilik şartı olduğunu, dayanılan sözleşmenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, satış konusu taşınmazın hisseli olduğunu, davalının tek başına taşınmazın tamamını satma yetkisinin bulunmadığını, davalıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödemenin defter ve kayıtlarla ispatının gerektiğini, davalının isminin ödeme ile ilgili kısma sonradan eklendiğini, davacının muaccel bir alacağının bulunmadığını, ihtarnameyi çeken şirket ile takip yapan şirketin farklı olduğunu, ev alım satımına ilişkin alacak iddiasının yargılamayı gerektirdiğini, ihtiyati haciz koşullarının bulunmadığını belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir....

          Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/05/2018 tarihinde verilen dilekçeyle harici satıma dayalı tapu iptal ve tescil, ikinci kademede tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davacının terditli tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 05/02/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. KARAR Dava, davalı yapsatçıdan temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat, kira ve satış sözleşmesinde belirlenen miktardan eksik metrekareli daire yapımı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; müvekkilinin ...,......

            Mahkemece, tapulu taşınmazların harici satışının mümkün olmadığı gerekçesiyle iptal ve tescil davasının, harici satış sözleşmesinin yapıldığı tarih itibarıyla Borçlar Kanunu’nun 66.maddesindeki 1 ve 10 yıllık zamanaşımının geçtiği gerekçesiyle tazminat davasının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Ancak, taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava BK.nun 125.maddesine (6098 sayılı BK.'nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar. Zilyetlik devam ettiği sürece ise zamanaşımı işlemeye başlamaz. Somut olaya gelince; taraflar arasında düzenlenen 20.10.1979 tarihli harici satış sözleşmesi uyarınca davaya konu edilen taşınmazın davalı tarafından 15.000 TL bedelle davacıya satıldığı, tapuda yapılması gereken taşınmaz devrinin ise yapılmadığı, davaya konu edilen taşınmazın satış tarihinden itibaren fiilen davacının kullanımında olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Hal böyle olunca; dosya içeriğinden taşınmazın fiilen davacının zilyetliğinde olduğu iki tarafın da kabulünde olmakla, taşınmaz davacının elinde olduğu sürece zamanaşımı işlemeye başlamaz....

                çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava; TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılar tarafından davaya konu taşınmazın parsel numarası kesin süre içerisinde bildirilmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Çekişmeli taşınmaz, tespit harici alanda kalmasından dolayı parsel numarası olmadığı için, mevki ve yönleri dava dilekçesinde bildirilmesine rağmen, parsel numarası bildirilmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir....

                  Bu durumda 10/07/1940 günlü ve 2/7 sayılı İBK uyarınca; BK 81 (TBK 97) maddesinin uygulama yeri bulacaktır. 10/07/1940 gün ve 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre, geçersiz taşınmaz satışında verilen satış bedeline alıcı faiz, taşınmazın kullanılmasından dolayı da satıcı ecrimisil veya kira bedeli isteyemez. Davaya konu taşınmaz satış sözleşmesi geçersiz olduğuna göre, her geçersiz satışta olduğu gibi taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlüdürler. Taşınmaz dava tarihi itibariyle davacının zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunduğuna göre zilyetlik devam ettiği sürece faize hükmedilmeyeceği, taşınmazın iade anından itibaren faize hükmedileceği hususu gözardı edilerek harici sözleşmedeki bedelin uyarlanması sonucu hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiş ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından, hükmün HUMK.'...

                    Somut olayda, ortaklıktan çıkarılan kooperatif üyesi ile davalı kooperatif arasındaki uyuşmazlık borç-alacak ilişkisinden kaynaklanmakta olup, konut satımına yönelik değildir. Bu durumda, Tüketici Kanunu kapsamında olmayan uyuşmazlığın genel hükümlere göre dava değerine göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Alanya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu