WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamı itibariyle dava konusu satış sözleşmesinin konusu olan taşınmazın tapulu taşınmaz olup olmadığına dair tapu kaydının tüm tedavülleri içerir şekilde dosya içinde bulunmadığı görülmüştür. Tapusuz taşınmazların harici satışı menkul satışı hükmünde olması itibariyle taşınmazın zilyetliğinin de devri halinde harici satış sözleşmeleri geçerli ise de, tapulu bir taşınmaz malın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan gözönünde tutulur. O halde harici satış sözleşmesinin konusu olan taşınmazın satış tarihi olan 26.10.2003 tarihi itibariyle tapulu olup olmadığı kesin olarak anlaşılamadığından, mahkemece öncelikle bu hususta araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir....

    Asıl dava harici satım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava sözleşmenin feshi ve tazminat istemine ilişkindir. Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı, TMK'nin 706, BK'nin 213 (6098 sayılı TBK'nin 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. TMK'nin 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK'nin 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz....

    Bu durumda; uyuşmazlığın yanlar arasındaki temel ilişkiye göre çözümlenmesi gerekmekte olup, temel ilişkinin harici nitelikteki araç alım-satım sözleşmesinden kaynaklandığı yukarıda açıklandığı üzere tarafların kabulündedir. Hemen belirtmek gerekir ki; trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re'sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler....

      Teknik bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümlerinin “tepe” olarak tespit harici bırakıldığı belirtilmiş olmasına ve davacı vekilinin 17/04/2014 havale tarihli dilekçesinde, taşınmazların geçici taşkın alanında kaldığından dolayı tespit harici bırakıldığı beyan edilmiş olmasına rağmen Mahkemece, yörede kadastro tespitinin ne zaman yapıldığı, taşınmazların hangi sebeple tespit harici bırakıldığı sorulmamış, taşınmaz bölümlerine komşu başka taşınmazların olup olmadığı belirlenmemiş, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazların öncesinin ne olduğunu, taşınmazlarda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmamış, bu hususta hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır....

        Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşabilmek için, öncelikle çekişmeli taşınmazın tapusuz yerlerden olduğu tartışmasız olup; tapusuz taşınmazların, menkul mal niteliğinde olduğu ve zilyetliğin devredilmesiyle mülkiyetin karşı tarafa geçeceği düşünülmeli, davacının dayandığı 21.04.2002 tarihli ev satış senedi başlıklı harici satış senedinin aslı getirtilerek dosya ikmal edilmeli; bundan sonra davada yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, tüm tespit bilirkişileri, harici satış senedinde imzaları bulunan aza, muhtar ya da diğer kişiler ile fen bilirkişisi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; harici satış senedi tarihinden itibaren çekişmeli taşınmaz üzerinde kimin ve hangi sıfatla, ne şekilde zilyet olduğu, satış tarihinden itibaren taşınmazın zilyetliğinin davacı ...'...

          K A R A R Davacı,davalıların murisi tarafından 08.05.1991 tarihli noter zilyetlik devir sözleşmesi ile Dava dışı Adnan Ulukanoğlu’na devredilen davaya konu yeri bu kişiden noter zilyetlik devir sözleşmesi ile 06.01.1992 tarihinde 4.000.000 TL bedelle zilyetliğini devraldığını,ayrıca davalıların murisi ile yapılan harici sözleşme ile 07.02.1991 tarihinde 118.000.000 TL bedelle satın aldığını,yurt dışında bulunması nedeniyle vekili aracılığıyla kepez belediyesine tapu almak için başvurduğunu,belediyenin 13.08.1998 tarihli encümen kararı ile adına tahsis yapıldığını,yurt dışından döndükten sonra tapusunu almak için tekrar başvurduğunda 3. kişi adına tapu verildiğini öğrendiğini,bunun dayanağı olarak üçüncü kişiyle davalıların murisinin yaptığı 15.11.1990 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğunu,bu sözleşmeye dayalı olarak 19.08.1993 tarihli belediye encümen kararı ile bu kişi adına tahsisen satışının yapıldığını,böylece davalı murisinin daha önce üçüncü kişiye sattığı yeri ikinci...

            Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz yukarıda açıklandığı üzere kat mülkiyetine geçilmek üzere yapıma başlandığında satışa konu edilmemiş davalı tarafından malik olunduğu hali ile haricen satışa konu edilmiş olmakla taraflar arasındaki ilişkinin bu karar kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu nedenle resmi şekilde yapılmayan harici satış sözleşmesine dayanılarak mülkiyetin nakline ilişkin hüküm kurulması hatalı bulunmuştur. Davacı, taşınmazın babasından gelen malların satımı ile alınıp iadesi hususunda anlaşılan yerlerden olduğunu içeriği açıklanan 1947 tarihli içtihat doğrultusunda yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile ispatlayamamış, sonradan yapılan harici satış da resmi biçimde yapılmadığından geçerli bulunmamış olmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul kararı verilmiş olduğundan İDM kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıların murisi ...’... 9 nolu parseldeki dükkanı 5.1.2001 tarihinde harici sözleşme ile satın aldığını ancak tapu devrinin verilmediğini ileri sürerek, ödediği satış bedeli 18.500 DM karşılığı 15.030 YTL.nın 5.1.2001 tarihinden itibaren yasal faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....

              Davalı, davanın reddini dilemiştir Mahkemece, dava konusu çeklerin harici taşınmaz sözleşmesine dayalı olarak davalı şirkete verildiğinin davacı tarafça ispat edilemediği, davalı şirket yetkilisinin de çeklerin davacıdan olan alacakları nedeni ile verildiğine dair yemin ettiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 10.08.2006 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığı, davalının bu sözleşmeye müsteniden taşınmazın devrini gerçekleştirmediği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu husus taraflarında kabulündedir. Davacı bu sözleşmeye müsteniden davalıya 3 adet çek verdiğini bu çeklerin iade edilmediği gibi davalı şirket temsilcisi tarafından da 3. kişilere ciro edilmek suretiyle ödendiğini belirterek bu bedelin davalıdan istirdatına karar verilmesini istemiştir....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/01/2015 NUMARASI : 2014/295-2015/34 Taraflar arasındaki alacak(sebepsiz zenginleşme) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Uyuşmazlık ,harici taşınmaz satım sözleşmesine dayalı olarak açılmış, sebebsiz zenginleşmeden doğan alacak davası niteliğindedir. Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; sözkonusu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir....

                  UYAP Entegrasyonu