"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında taşınmaz satımına dair geçerli sözleşme ilişkisi bulunmakta olup, asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık; dava dışı belediye tarafından tahakkuk ettirilen kaçak su kulanımına ilişkin para cezasını (taşınmaz maliki olmaları nedeniyle) ödeyen davacılar tarafından, bu eylemin taşınmazların yapımı sırasında yüklenici ve satıcı olan davalı şirketler tarafından gerçekleştirildiği, satım sözleşmelerindeki ayıba karşı taahhüt hükmü uyarınca davalıların para cezalarından sorumlu olduğu iddiasıyla açılmış rücüan alacak istemlerine ilişkindir, Davanın açıklanan bu niteliği ve yerel mahkemece verilen ilk hükmün temyiz incelemesinin Yüksek Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18.05.2015 gün ve .sayılı ilamıyla gerçekleştirilmiş olmasına göre; temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir....
Yine,özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise,davacı eldeki davada,davalının dava dışı ......
Ayrıca; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan harici satışa dayalı tapu iptali tescil olmadığı takdirde temliken tescil davasında geçersiz satışa dayalı tapu iptali tescil kararı verilemeyeceği, davacı tarafından bedel ödendiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali tescil davasının reddine, temliken tescil davasının kabulüne karar verildiği, mahkemece verilen hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde; mahkemece; dava konusu harici satış sözleşmesine göre satış bedelinin davacı tarafından davalıların murisine ödendiğinin ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Eğer alacak likit(belirli) ise borçlu itirazında haksızdır; alacak likit(belirli) değilse borçlu itirazında haklıdır. Borçlunun inkâr tazminatına mahküm edilebilmesi için onun ödeme emrine kötü niyetle itiraz etmiş olması şart değildir. İtirazının haksızlığına karar verilen borçlu, iyi niyetle itiraz etmiş olsa bile, icra inkâr tazminatına mahküm edilecektir. Eldeki dosyada, davacı alacaklı şirket tarafından taraflar arasındaki yatırım sözleşmesine dayalı alacak isteminde bulunulmuş, aynı zamanda borcun ödenmesi için davalıya farklı zaman dilimlerinde bildirimlerde de bulunmuştur. Bu durumda davalı/borçlu alacağın miktarını bilmektedir, yani icra takibi başlatıldığı sırada ne kadar bir borç miktarını alacaklıya vermesi gerektiğini bilmektedir. Bu itibarla alacak likit(belirli) bulunmaktadır. Bu nedenle kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir....
Dava konusu taşınmaz bölümü 1965 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğinde tespit harici bırakılmış davacılar tarafından imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tescil davasının yargılaması sırasında talep edilen bölümüde içine alacak şekilde 11453 parsel numarası ile idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünde davacılar lehine zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, ancak kararın hüküm fıkrasında 11403 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline şeklinde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır....
Davalılardan .... ve .... davayı kabul etmiş, davalı .... cevap vermemiş, diğer davalı ..... ise; harici satışın geçersiz olduğunu, alacak isteğinin ise zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapulu taşınmazın muhtarlık senediyle yapılan satışının geçersiz olduğu, alacak isteğinin ise zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, harici satış senedine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel tazmini isteğine ilişkindir. 1-Tapulu taşınmazların satışının TMK'nın 706/1, 6098 sayılı TBK'nın 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26, Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddesi gereğince resmi şekilde yapılması zorunludur. Satış işlemi resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Dava konusu 3301 sayılı parsel taşınmaz tapulama sonucu 01.08.1967 tarihinde davalıların murisi İbrahim Çavaş adına tescil edilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacılar adına tesciline karar verilmiş ve hükmün, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23.10.2019 tarih 2019/4674-2019/6772 Esas-Karar sayılı ilamıyla; "Davanın, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebiyle tescili istemine ilişkin olduğu, Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de TMK'nın 713. ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddeleri uyarınca tespit harici bırakılan bir taşınmaz üzerinde davacılar ve murislerinin 20 yılı aşkın süredir zilyet oldukları belirlenmiş olmakla beraber dosya arasında, bulunan evraktan Hayri mirasçısı olan davacılardan ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında taşınmaz satımına ilişkin geçerli sözleşme ilişkisi bulunmakta olup; yerel mahkemece, uyulan bozma ilamı doğrultusunda sözleşmeye dayalı zararın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine karar verilmiştir. 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 8.maddesiyle Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının Yüksek 13.Hukuk Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır....
Yapılan açıklamalar kapsamında somut olayın tetkikinde; taraflar arasında yapılan harici satış sözleşmesinin resmi şekil şartına uyulmaksızın adi yazılı şekilde düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğu, bu durumda tarafların geçersiz sözleşmeye dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ancak verdiklerini geri isteyebilecekleri, ancak Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları uyarınca, sebepsiz zenginleşemeye dayalı alacak isteminde bulunulabilmesi için alacaklının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin sona erdirilmiş ve davacının taşınmazdan tahliye edilmiş olmasının gerektiği, taşınmazı kullanılmaya devam ettiği sürece davalının sebepsiz zenginleştiğinden, davacının da sebepsiz şekilde fakirleştiğinden söz edilemeyeceği, somut olayda da davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin sona erdirilmediği gibi özellikle davacının cevaba cevap dilekçesinin 2 numaralı bendindeki beyanından, taşınmazın zilyetliğinin halen davacıda olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeye...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Davacı tarafından, davalı aleyhine 25.02.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, üyeliğin tespiti, olmadığı takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; üyeliğin tespiti ve tapu iptali tescil isteminin reddine, alacak isteminin kabulüne dair verilen 03.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yapı ortaklığına kabul nedeniyle tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek tazminat taleplerine ilişkindir. Davalı, yapılan ödeme tutarının doğru olduğunu, ancak tescili istenen bağımsız bölüme nazaran eksik ödemede bulunulduğunu savunmuştur....