WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Komutanlığı emrinde bölük yazıcısı olarak askerlik görevini yaptığı sırada 2011 yılı Eylül ayı içerisinde izin bildirim çizelgesinde tahrifat yapmak suretiyle fazladan 14 gün izin kullandığı iddia edilen olayda; 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun "Hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita edenler" başlıklı 134. maddesi; "Hizmete veya tevdi edilen bir vazifeye müteallik olarak kasten hakikata muhalif rapor veya takrir veya layiha ve sair resmi evrak tanzim eden ve veren veyahut bunların hakikata muhalif olduğunu bilerek mafevklere takdime delalet eden altı aydan üç seneye kadar hapis ile cezalandırılır" hükmü uyarınca suç tarihinde asker kişi olan sanığın eylemi; askerlik hizmet ve göreviyle ilgili askeri bir suç olduğu ve firar suçu ile de bağlantılı bulunduğundan, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi...

    Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi hususunda tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir....

    Esas sayılı dosyasına sunulan cevap dilekçesinde özetle; Tarafların ve dava dışı takip borçlularının da tacir olduğunu dolayısıyla uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının kendisine gönderilen ihbarnamelere zamanında itiraz etmediğinden kanun gereği borç zimmetinde olduğunu, davacının borçlu olmadığı iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak, müvekkilinin haklı ve yasal alacağının tahsilini engelleyen davacı aleyhine İcra ve İflas Kanunu 338. maddesinde belirtilen hakikate muhalif beyanda bulunma suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile yargılanması amacı ile şikayet haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafından müvekkili aleyhine ikame olunan işbu menfi tespit davasında müvekkile atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığından tüm taleplerin reddi ile davanın kabulü yönünde karar kurulması halinde müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine...

      Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için ödeme/icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur....

      Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, asile tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Böyle bir durumun varlığı halinde ise, asile yapılan tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olabilir. Buna göre; icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece, borçlunun sair şikayetleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir....

      Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için ödeme/icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; borçlunun vekili varken icra emrinin asile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için ilama uygun icra emrinin borçlunun dayanak ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir....

      Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra-ödeme emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; icra dosyasına ilk tebliğ edilen ödeme emrinden sonra sunulan borca itiraz dilekçesinde ve ödeme emrinin iptaline ilişkin kararda davacı borçlunun vekil ile temsil edildiği, vekili varken iptal kararından sonra ödeme emrinin yine 21/01/2022 tarihinde davacı asile tebliğ edildiği görülmektedir....

      Ancak 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir . Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi takibe konu ilamın menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasına ilişkin olmaması nedeni ile infazı için kesinleşmesi gereken ilamlardan olmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir....

      Muhalif Üye Muhalif Üye ... ......

        Mağdur sanığın hapisten yeni çıktığını söylediğini ve sanıktan telefonunu geri istediğinde sanığın küfür ettiğini beyan etmiş, sanığın tehdide yönelik sözler sarf ettiğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Tanık ta mağdur gibi beyanda bulunmuştur. Sanığın tehdide yönelik sözler sarfetmediği, sözlerinden ve küfründen mağdurun çekindiği, ancak patenlerini çıkararak kaçarsa peşinden koşup yakalamayı dahi göze aldığı, olay yerinden uzaklaşan sanığı takip ettiği olayda yağma suçunda aranan tehdit şartının gerçekleşmemiş, dolayısıyla yağma suçunun unsurlarının oluşmamıştır. Sanığın eylemi hırsızlık suçuna teşebbüs aşamasında kalmıştır. Kararın bu yönden bozulması gerekmektedir. Yeni Türk Ceza Kanunu her suçta mutlaka netice vardır anlayışı terk edilmiştir. Bunun sonucu olarak “Neticesi harekete bitişik suç” ve “Neticesi hareketten ayrı suç” ayrımından söz edilemez....

          UYAP Entegrasyonu