Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Hakimi tarafından 3533 sayılı Yasa’nın 1. maddesi gereğince hakem sıfatıyla verilen 2005/308 Esas ve 2005/443 sayılı karara karşı 07.02.2006 tarihli dilekçesiyle davalı ... vekilince yapılan itiraz incelenmiş ve aynı hakem tarafından itirazın reddine yönelik olarak verilen 10.02.2006 tarihli ve aynı sayılı ek karar Hazine vekilince temyiz edilmiştir. 3533 sayılı Kanunu’nun 6/III. maddesi hükmü gereğince, mecburi hakemin itiraz üzerine verdiği karar kesin olup temyiz edilemez. Bu yasal nedenle, Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 04.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkilleri ile arsa sahibi davalı arasında 19.10.2006 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözüleceğinin kararlaştırıldığını, tarafların sözleşmeye uygun olarak seçtikleri hakemlerin, üçüncü hakemin seçimi konusunda uzlaşamadığını ileri sürerek, üçüncü hakemin mahkemece atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilince davalılara gönderilen 05.11.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönme (sözleşmeyi fesh) hakkının kullanıldığı, hukuki taleplerinin yükleniciye verilen 20 no'lu bağımsız bölümün tapusunun iptali talebini de içereceğinden uyuşmazlığın tahkime elverişli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

      Davalı vekili birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; hakemin ek kararının tavzih, düzeltme ya da tamamlama kararı olmayıp kararın yorumlanmasına ilişkin olduğunu, bu nedenle iptal davası açma süresinin kararın tebliğinden başlaması gerektiğini ve hakem kararının tebliğinden itibaren bir aylık yasal sürede iptal davası açılmadığını, hakem heyetinin davacının talebi hakkında karar verdiğini ve hüküm tesis edilmeyen kısım kalmadığını, davacının tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği iddiasına dair maddi vakıa ortaya koyamadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. III....

        in yargılama süresince Karatay Üniversitesinde görev aldığından haberi olduğunu, hakem yargılaması sırasında hakemin reddi müessesine başvurmayan davacının iptal davasında bunu ileri süremeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. III....

          un koşarak gelip hakemin formasına arkadan asıldığı, sanığın duruşmada alınan savunmasında da hakemin formasından eliyle asıldığını belirtmesine ve formada yakanın arkasında yırtık olduğunun tespit edilmiş olmasına göre sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, b- Sanık ... bakımından, Futbol maçında görev yapan yan hakemlerin, hazırlık ve kovuşturma sırasında alınan beyanlarında, katılanın anlattığı şekilde sanık ...'nın da hakemi darpettiğini açıkça belirtmiş olmalarına göre sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            reddi talebiyle İTO tahkim bürosuna başvuruda bulunulduğu, anılan büronun 21.08.2014 tarihli cevabi yazısıyla; hakem heyetinin 06.08.2014 tarihinde kararını verdiği ve kararın bu tarihte imzaya açıldığı, muhalefet şerhinin yazılmasının beklenildiğinin belirtildiği, bu hale göre, kararın gerekçeli kararda da yazıldığı üzere, 04.08.2014 tarihinde verildiğinin kabulü gerektiği, muhalefet şerhinin karar tarihine ilişkin olarak daha sonraki bir tarih olan 10.09.2014 tarihini taşımasının olağan bir durum olduğu, bu durumun karar tarihine ilişkin olarak bir sahtecilik yapıldığı anlamına gelmeyeceği, yine hüküm tarihinden sonra ileri sürülmüş hakemin reddi kararının hakemlikçe değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki reddedilen hakemin 14.01.2012 tarihli tarafsızlık beyanında davalı yana 2006 tarihinde birkaç ay süreyle hukuki danışmanlık yaptığını, bu durumun tarafsızlığına halel getirmeyeceğini bildirdiği, bu beyana rağmen yargılama sürecinde red talebinde bulunmayan davacının anılan gerekçeyle...

              Maddesi uyarınca üçüncü hakemin seçilmesi için mahkemeye başvurduğunu, sözleşme gereğince taşeron MEF Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından tamamlanması gereken usuli işlemler tamamlanmadan tahkim yoluna başvurulmasının hatalı olduğunu, bu sebeple MEF Müh. Müş. ve Tic. Ltd. Şti.'nin talebinin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise HMK 416. Maddesi gereğince alanında uzman, bağımsız ve tarafsız üçüncü bir hakemin seçilmesini ve yargılama giderleri MEF Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti. Üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, 3. hakemin seçimi isteğine ilişkindir. Taraflar arasında , davalının yüklenicisi olduğu Gıda ...ve Hayvancılık Bakanlığı ...Reformu Genel Müdürlüğünün,'' 25....

                Davalı vekili, hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu, zira tahkim yargılamasının sadece davacının kendi hakemini seçmesi sureti ile tek hakemle yürütülüp sonuçlandırıldığını, oysa ki tahkim davasının davacının kendi hakemini tayin edip, müvekkiline tebliğ etmesi, müvekkilinin de kendi hakemini seçip davacı tarafa bildirmesi ve her iki hakemin de üçüncü hakem tayininde veya davalının bu tek hakem üzerinde uzlaşması ile tahkim yargılamasının başlayabileceğini, müvekkilinin hakem tayininden haberi olmadığı için savunma hakkından mahrum bırakıldığını, bu nedenle tenfizi istenen hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu, ayrıca hakem kararına konu edilen borcun 21.08.2007 tarihli protokolde de belirtildiği gibi çekle ödendiğini, davacı şirketin çeklere dayalı olarak takip yaptığı ve borcun müvekkili tarafından ödenip çeklerin geri alındığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                  Taraflar arasında, yukarıda değinilen tahkim sözleşmelerinde hakem heyetinin üç üyeden teşekkül edeceği kararlaştırılmış, taraf hakemlerinin sayı olarak üç olması halinde dördüncü hakemin veya başhakemin nasıl tayin edileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Gelinen bu aşamada da taraflar dördüncü veya başka sayıda başhakem atanması konusunda yeni bir tahkim irade beyanında ittifak edememişlerdir (4686 Sayılı Kanun madde-7/concordat madde 11/4). Ayrıca tarafların belirlediği üç hakem biraraya gelerek, üçüncü hakemin-başhakemin seçilmesinin mümkün olmayacağını müzakere etmiş ve bu konuda 20.03.2008 tarihli tutanak düzenlemişlerdir. Hakem sayısının belirlenmesinde taraf iradeleri esastır (4686 Sayılı Kanun madde 7/A/ Untıcral model Kanun madde 10.)....

                    Noterliği'nin 21389 yevmiye ve 04.08.2015 tarihli fesih ihbarnamesi ile haklı olarak sona erdirildiğini, bu kapsamda; davanın açılmasında ve hakem tayini talebinde; talepte bulunan tarafın hukuki yararı bulunmadığını, davanın ve taleplerin hukuki yarar yönünden reddi gerektiğini, sözleşme ve fesih tarihinin 2015 yılında olması sebebiyle de zamanaşımı yönünden davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca talepte bulunanın, davalı açısından bu şekilde hakem tayini talebinin de mümkün olmadığından davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, talepte bulunanın dilekçesinde 2 hakem bildirdiğini, öncelikle bu iki hakem seçimine itiraz edildiğini, HMK ve ilgili mevzuat gereği, tarafların birer hakem seçmesi gerektiğini, karşı tarafın öncelikle ihtarnamede başka bir hakem belirttiğini, daha sonra dava dilekçesinde 2 farklı hakem daha belirttiğini, uyuşmazlık iddiası ile 3 kişinin hakem olarak mahkemeye karşı tarafça bildirildiğini, tarafların birer hakem bildirme hakkı olmasına rağmen karşı tarafça...

                      UYAP Entegrasyonu