Şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nun 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup, mahkemece yapılacak iş; şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi yok hükmünde olduğundan ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar vermekten ibarettir. O halde mahkemece, karar yerinde belirtilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ileri sürüldüğü düşünülerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....
O halde, şikayetçinin, tebliğ yapılan kişinin çalışanı olmadığına yönelik beyanı karşısında, şikayetin niteliği gözetilerek bu husus araştırılıp, konu ile ilgili tarafların delilleri toplandıktan sonra, mahkemece, şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin tespiti halinde, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmiş ise, artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, bir başka anlatımla ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri yok hükmünde olacağından, ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetçinin 89/1 haciz ihbarnamesi tebligatını alan Serkan Balcı isimli şahsın, şirket çalışanı olmadığına yönelik iddiası değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Mahkemece, şikayet eden kurumun haciz yazısının 01.09.2006 tarihinde Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne ulaştığı, ancak işlerin yoğunluğu nedeniyle haciz şerhinin 18.10.2006 tarihinde sicile işlendiği, bu nedenle SSK.nun haciz tarihinin 01.09.2006 olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilerek şikayetin kabulüyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Şikayet edilen vekili, kararı temyiz etmiştir. Sicile kayıtlı motorlu taşıt kayden haczedilmişse, trafik siciline haciz şerhinin işlendiği tarih, haciz tarihidir. Bu nedenle mahkemece, şikâyet edenin haciz tarihinin, haciz müzekkeresinin trafik tescil şubesine ulaştığı tarih olarak kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, şikâyet edenin haciz tarihinin haciz şerhinin işlendiği 18.10.2006. olarak kabul edilmesi gerekir. Ancak şikâyet edilenin sıra cetvelinde haciz tarihi olarak görünen 18.10.2006 tarihli haczi, ihtiyati haciz olup, şikâyet edenin haczinden sonra kesin hacze dönüşmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı İ.İ.Kanunu'nun 106. maddesi gereğince haczedilen menkul malların 6 ay içerisinde satışının istenmemesi halinde haciz işleminin hukuki sonuçlarının ortadan kalkacağı ve müsnet suçun da oluşmayacağı, dosya kapsamına göre; haciz tarihinin 29.07.2013 olduğu ve bu tarihte mahcuzların yediemin olarak sanığa teslim edildiği, sanığın ve mahcuz malların daha sonra yapılan araştırmalara rağmen bulunamadığının belirtilmesi karşısında hükme esas alınan icra dosyası veya onaylı örnekleri getirtilip incelenerek, 6 aylık satış isteme süresinde satış talebinde bulunup bulunulmadığı, bu süreyi durduran veya kesen herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: İcra İflas Kanununun 6352 sayılı Kanunla değişik geçici 10.maddesi gereği sözkonusu değişikliklerin geçmişe uygulanamayacağı dikkate alındığında; Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı İ.İ.Kanununun 106. maddesi gereğince haczedilen menkul malların 1 yıl içerisinde satışının istenmemesi halinde haciz işleminin hukuki sonuçlarının ortadan kalkacağı ve müsnet suçun da oluşmayacağı, dosya kapsamına göre; haciz tarihinin 06.03.2010 olduğu ve bu tarihte mahcuzların yediemin olarak sanığa teslim edildiği, 14.04.2011 tarihinde yeniden hacze gidildiğinde mahcuzların olmadığının anlaşılması karşısında; hükme esas alınan icra dosyası getirtilip incelenerek, 1 yıllık satış isteme süresini durduran veya kesen herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik...
A.Ş. aleyhinde açılan tasarrufun iptali davaları sonucunda, takip borçlusuna ait taşınmazların satışı sonrası düzenlenen sıra cetvelinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin açtığı tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz tarihinin ........2009, davanın kabul tarihinin 04.05.2012 ve kesinleşme tarihinin ....05.2012 olduğunu, şikayet olunan tarafından açılan davada ise ihtiyati haciz tarihinin 01.03.2010, davanın kabul tarihinin ........2011 olduğunu ve kararın henüz kesinleşmediğini, ......
Müdürlüğünün 2021/10474 Esas sayılı icra takibinde Davacı T1 adına düzenlenen 89/1 Haciz İhbarnamesine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile ıttıla tarihinin 12/08/2022 olarak DÜZELTİLMESİNE, b-Konya 7. Müdürlüğünün 2021/10474 Esas sayılı icra takibinde Davacı T1 adına çıkartılan 89/2 ve 89/3 Haciz İhbarnamesinin İPTALİNE, c-Konya 7....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Bedelsiz senedi kullanma HÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suç tarihinin sanığın senedi icraya koyduğu tarih olan 07.11.2008 tarihi olduğu, gerekçeli karar başlığında 2010 olarak yanlış yazılan suç tarihinin, mahallinde 07.11.2008 olarak düzeltilmesi mümkün görülmüştür. Sanığın, katılanın amcası olduğu ve katılanın aralarındaki hukuki ilişki nedeniyle sanığa dosyada sureti bulunan 04.12.1991 tarihli protkolle suça konu 04.12.1991 düzenleme tarihli bonoyu teminat senedi olarak imzalayıp verdiği, sanığın katılan tarafından teminat amacıyla kendisine verilen bu senedi suç tarihinde Antalya 5....
Esasında açılan dava dosyasında sunulan belgelerden müvekkili şirketin borçlu değil, aksine alacaklı olduğunun ortaya konulduğunu beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, tarafların sermaye şirketi, tacir olması nedeniyle davanın kabulüne, müvekkili şirkete ve dolayısıyla dava dışı takip borçlusu şirkete usulsüz tebliğ edilen ve ayrıca iptalleri istenen haciz ihbarlarının usulsüz tebliği tarihleri itibariyle ve usulsüz tebligatların öğrenildiği tarih itibariyle doğmuş kesinleşmiş bir borçu bulunmadığının, alacak iddiasında bulunan davalı şirketin, takip borçlusu şirketten alacağı olmadığının, alacak iddiasının ve takibinin muvazaalı olduğu, müvekkilinden haksız alacak tahsili için muvazaalı işlemlere girişildiğinin de tespiti ile bu yönden de borç olmadığının tespiti ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarlarının müvekkil şirket yönünden iptaline, açılan davaya ilişkin Antalya ... İcra Dairesinin ......
Bununla birlikte; mahkemece, kararına esas alınan hacze ilişkin haciz tutanağı üzerinde haciz tarihi olarak 12/01/2016 tarihi yazsa da, 11/02/2016 tarihli sayman mutemedi alındısına göre söz konusu haciz nedeniyle haciz, teslim ve satış harcı yatırıldığı tarihin 11/02/2016 olduğu ve söz konusu hacze ilişkin istihkak iddiasına dair icra müdürlüğünce, icra hukuk mahkemesine yazılan 16/02/2016 tarihli yazıda da; haciz zaptının tarihinin 12/02/2016 tarihi olarak belirtildiği göz önüne alındığında haciz tarihi olarak icra memuru tarafından sehven 12/01/2016 tarihinin yazıldığı, haciz tarihinin 12/02/2016 tarihi olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, şikayetin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen (7) günlük yasal sürede olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....