"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaz görevini kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı İ.İ.K'nın 106. maddesi gereğince haczedilen menkul malların 1 yıl içerisinde satışının istenmemesi halinde haciz işleminin hukuki sonuçlarının ortadan kalkacağı ve müsnet suçun da oluşmayacağı, dosya kapsamına göre; haciz tarihinin 03.11.2010 olduğu ve bu tarihte mahcuzların yediemin olarak sanığa teslim edildiği, sanığın ve mahcuz malların daha sonra yapılan araştırmalara rağmen bulunamadığının belirtilmesi karşısında hükme esas alınan icra dosyası getirtilip incelenerek, 1 yıllık satış isteme süresini durduran veya kesen herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; Bozmaya uyma kararı verilmesine rağmen, suça konu mahcuz malların halen Kepezaltı...
İcra Müdürlüğü'nün 2008/6803 sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, 17.10.2008 tarihinde borçlunun açık kimlik bilgileri de verilerek trafiğe kayıtlı araçları üzerine haciz talep edildiğini, borçlunun ... plakalı aracına 20.10.2008 tarihinde haciz konulmasına rağmen, yine aynı tarihte borçlu adına kayıtlı...plakalı araç üzerine haciz konulmadığını, yazılan ikinci yazı üzerine araca haciz konulduğunu, sıra cetveli düzenlenirken kendileri tarafından konulan ilk haczin 20.10.2008 olarak kabul edilmesi gerekirken sonradan yazılan yazı üzerine konulan haciz tarihinin esas alındığını, hacizlerinin ilk sırada haczi bulunan SGK'nın haczinden önce olduğunu, müvekkilinin alacağının işçi alacağı olduğundan İİK'nun 206. maddesince 1. sırada yer alan imtiyazlı alacaklardan olduğunu, haciz tarihinin önce olması ve imtiyazlı alacak olması nedeniyle...plakalı aracın satış bedelinin müvekkiline verilmesi gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 27.07.2011 yerine, şikayet tarihi olan 22.09.2011 olarak gösterilmesi; 2) Borçlu hakkında ihtiyati haciz kararına istinaden başlatılan takipte 01.08.2008 tarihinde haczedilerek işyerinde haciz tarihinde finans müdürü olarak çalışan sanığa yediemin olarak bırakılan eşyalar hakkında istihkak iddiası nedeniyle 26.08.2008 tarihinde Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi’ne istihkak iddiasının kaldırılması talepli dava açıldığı, 14.12.2010 tarihinde sözkonusu davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakla, istihkak davasının derdest olduğu dönemde İİK.nun 97. maddesinin 8. fıkrası hükmü uyarınca satış isteme süresinin duracağı, İİK.nun 108. maddesine göre haczi muvakkat olan alacaklının satış talebinde bulunamayacağı ve İİK.nun 106. maddesindeki sürelerin cereyan etmeyeceği şeklinde düzenlemeler karşısında...
GEREKÇE: Uyuşmazlık, davacı üçüncü kişiye gönderilen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usule uygun olup olmadığı, bu nedenle birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi, haciz ihbarnamesine yapılan itirazın süresi içerisinde olduğunun tespiti, davacı hakkındaki haczin durdurulması ve davacı hakkındaki takibin iptali şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. (emsal karar, Yargıtay 12....
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulanmasına başlanabilecek tarihin ve mal beyanında bulunma tarihinin belirlenmesi veya varsa takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararı bulunmaktadır (HGK'nun 27/06/2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı). O halde, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesisi isabetsizdir....
Örnek 10 ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesinin, borca ve imzaya itiraz süresi, takip dayanağı senedin vasfına yönelik şikayet süresi, ödeme süresinin başlaması ve takibin kesinleşmesi gibi nedenlerle borçlular yararına sonuçları doğmaktadır. O halde mahkemece borçluların usulsüz tebligat şikayetinin esasının incelenmesi, ödeme emrinin borçlulara usulsüz tebliğ edildiğinin tespiti halinde ise, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Usule aykırı tebliğin hükmü ise, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş olup, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, somut olayda, beyan edilen tarih olmadığından, takip dosyasındaki işlem tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiğinden, mahkemece; 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin, 7201 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca, muhatabın öğrenme tarihi olarak icra müdürlüğüne başvuru tarihi olan 24.09.2014 olarak düzeltilmesine, buna göre, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılsa bile hükümsüz sayılacaklarından dolayı da sadece 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile 89/1 haciz ihbarnamesinin de iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
. - K A R A R - Şikayet eden vekili, müvekkilinin haciz tarihinin daha önce olmasına rağmen, şikayet edilenin haciz müzekkeresindeki tahrifat nedeniyle müvekkilinin önüne geçerek sıra cetvelinin 2.sırasına kaydedildiğini belirterek sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikayet edilen vekili, şikayet edenin haciz müzekkeresinde havale tarihi olmadığından haciz tarihinin belli olmadığı gibi geçerli bir haczinin de bulunmadığını, müvekkilinin haciz tarihinin havale tarihinden açıkça anlaşıldığını belirterek şikayetin reddini savunmuştur. Mahkemece, şikayet edilenin alacaklı olduğu ... 1.İcra Müdürlüğü’nün 2001/5481 Esas sayılı dosyasından gönderilen haciz müzekkeresinin son satırındaki (9) rakamının (3) olarak tahrif edildiğinin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın raporuyla anlaşıldığı, bu nedenle şikayet edenin 08.07.2008 tarihli haczinin şikayet edilenin haczinden önce olduğu belirtilerek şikayetin kabulüne karar verilmiş, hüküm şikayet edilen vekili tarafından temyiz edilmiştir....
-K A R A R- Şikayetçi vekili,... sayılı icra dosyası kapsamında düzenlenen sıra cetvelinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihalesi şikayetçi bankaya yapılan borçluya ait tabloda ... ihtiyati haciz tarihinin 06.01.2011 olduğunu, müvekkilinin kesin haczinin ise 11.01.2011 tarihli olduğunu, yani şikayet olunanın ihtiyati haczi kesinleşmeden evvel müvekkili tarafından kesin haciz işlemi yapıldığını, .... müvekkilinin kesin haczine iştiraki için İİK'nun 100. maddede sayılan belgelere dayanması gerektiği halde borçlu hakkında adi belgeye dayalı genel haciz yoluna başvurduğunu, müvekkilinin takibinin ise ilama dayalı olduğunu, müvekkilinin takip tarihinin de ... takibinden önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekiline tebligat yapılmamıştır....
Borcun gerçek doğum tarihinin iptali istenen tasarruftan önce olması halinde ise, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, alacağın gerçek bir alacak olması, borçlunun mal beyanında bildirdiği mallar üzerindeki mevcut haciz ve rehinler, davacının haciz sırası gözönüne alındığında mevcut malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmeyeceği, borçlunun eski ve yeni adreslerinde yapılan 14.12.2009,12.3.2009,28.7.2009,1.4.2011 tarihli haciz tutanaklarından borçlunun haciz adresinin kapalı olmasına rağmen içerisinin boş olduğu tesbit edildiği anlaşıldığından anılan haciz tutanaklarının İİK.nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğunun kabülü gerekecektir....