Tüketici Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.12.2017 tarih ve 2016/804-2017/818 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı banka tarafından kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı tahsis edilen kredi kartı borcuna dayalı takip yapıldığını, ancak takibe dayanak sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının davalı bankaya ait kredi kartını teslim almadığını, kullanmadığını, bu nedenle davalı bankaya borcunun bulunmadığını belirterek, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve haksız fiil nedeniyle meydana gelen manevi zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
A.Ş. vekili birleşen 2010/131 Esas sayılı davada, davalıların borçlusu ve kefili olduğu ticari işlek kredi sözleşmesine dayalı borcun ödenmediğini ileri sürerek, 212.888,09 TL'nin davalılardan temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddi ile % 40 tazminatın tahsilini istemiştir. Davacı ... vekili birleşen 2010/139 sayılı davada, davacının, davalı bankanın 2006 - 2007 yılından itibaren müşterisi olduğunu, kredi kullanmak için bankanın istemi üzerine çek ve senetleri ibraz ettiğini, bu çek ve senetler tahsil edildiği halde davacıya kredi kullandırılmadığını, banka müdürü tarafından "onay gelmedi" denilerek davacının oyalandığını, daha sonra davalı bankanın davacının izni ve bilgisi dışında kredi kullanıldığını, bu kredilere ilişkin davacının hiçbir dekont yada sözleşmede imzasının ve onayının olmadığını, davalı bankanın davacının ibraz ettiği çek ve senetlerden 70.500....
Davalı vekili, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu kredi sözleşmesine istinaden asıl borçluya nakit kredi kullandırıldığını ve çek karneleri verildiğini, davacının kefil olduğu kredi sözleşmesi kapsamında kredi borçlusunun kullandığı ve kullanacak olduğu nakit ve gayri nakit her türlü krediden ve asıl borçlunun bankaya olan borçlarından kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek borçlu ve kefillere ihtarname keşide edildiğini, ödenmeyen bakiye alacak için takip başlatıldığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Genel Kredi sözleşmesine müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı iddia olunan davalının ayrıca 22.11.2013 tanzim 17.11.2015 vade tarihli 750.000 TL bedelli bononun da kefili olduğunu Genel kredi sözleşmesine dayalı borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2015/... esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, ancak davalı söz konusu bono üzerinde imzaya itiraz ederek ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/... esas sayılı dosyası ile dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, iş bu dosyada ise davacı tarafça ......
- K A R A R - Davacı vekili, dava dışı borçlu Tevfik Şahin ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil sıfatı ile imzası bulunduğunu, bu kredi borcunun kredi borçlusu tarafından tamamen ödenmesinden sonra, dava dışı borçlu ile davalı banka arasında yeniden kredi ilişkisi kurulduğunu, bu yeni kredi sözleşmesinde müvekkilinin herhangi bir kefaleti olmamasına rağmen davalı banka tarafından müvekkili hakkında takibe geçildiğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, davacının dava konusu takibe itiraz etmediği gibi borcu kabul ederek mal beyanında bulunduğunu, davalının kefil sıfatı ile müvekkili bankaya borçlu olduğunu, davanın haksız açıldığını öne sürerek reddi ile %40 tazminata hükmedilmesini savunmuştur....
Mahkemece, toplanan delillere göre, kredi sözleşmesi düzenlenirken davacıya sadece kefil sıfatıyla imza attırıldığı, kefil olunan miktar ve diğer esaslı unsurlar ile ilgili olarak davacıya bilgi verilmediği, sözleşmenin bazı bölümlerinin sonradan doldurulduğu, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun kefilliğe ilişkin şartlarına uyulmadığı, Vakıfbank ile Truva Ltd.Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde davacının kefilliğinin geçersiz olduğu belirtilerek davanın kabulü ile sözleşmenin davacı yönünden iptaline, kredi sözleşmesine istinaden davacı aleyhine başlatılan takipler nedeniyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, usulüne uygun olmayan kefilliğe bağlı olarak kredi sözleşmesi gereğince davacıya ait taşınmaz üzerine ipotek konulduğundan kredi sözleşmesinin geçersiz oluşu nedeniyle davacıya ait taşınmazlar üzerinde davalı banka lehine tesis edilen ipoteklerin fekkine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki...
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde kefil olduğunu, müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı icra takibi yapıldığını, ancak müvekkilinin çek depo bedelinden sorumlu olmayacağını belirterek 11.990,00 TL tutarlı çek depo bedeli yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşme gereğince çek depo bedelini talep edebileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlara göre takip tarihi itibariyle iade edilmeyen 22 adet çek yaprağı bedeli toplam 11.990,00 TL'nin genel kredi sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca davalıdan talep edilebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacının genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzası bulunmaktadır....
- K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhinde kredi sözleşmesine dayalı olarak takibe geçtiğini, oysaki sözleşmenin imzalandığı tarihte temyiz kudretine sahip olmadığını, beyin işlev bozukluğuna bağlı davranış bozukluğu teşhisi konduğunu, buna ilişkin sağlık kurulu raporunun mevcut olduğunu belirterek müvekkilinin bu nedenle davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kredi sözleşmesine dayalı olarak müvekkiline borçlu olduğunu, sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının kendi iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını öne sürerek davanın reddi ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir....
KARAR Dava, bilirkişi raporuna ve mahkemenin kabulüne göre, genel tarımsal kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 19. Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 10/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 3.000 TL bedelli senetten dolayı boçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 133,20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.11.2011 günü oybirliğiyle karar verildi....