Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü’ nün 2011/1156 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine 14.12.2007 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak takip yaptığını, müvekkilinin bahse konu sözleşme tarihinden önce ortaklıktan ayrılmış olduğunu ve sözleşmede imzasının bulunmadığını, hesap kat ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, kesinleşen icra takibi nedeniyle müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığını belirterek, müvekkilinin bahse konu takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takibi nedeniyle %40 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    ve davacının imzasının bulunmadığı 09.04.2007 kredi sözleşmesine dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

      - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine 23.12.2003 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yapıp, 2.179.71 TL.tahsil ettiğini, kredi sözleşmesindeki kefil imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın davalıdan 03.03.2011 ödeme tarihinden itibaren istirdadına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya ve takibe konu kendi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 2.179.71 TL.nin 03.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının % 40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Tüketici Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.12.2017 tarih ve 2016/804-2017/818 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı banka tarafından kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı tahsis edilen kredi kartı borcuna dayalı takip yapıldığını, ancak takibe dayanak sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının davalı bankaya ait kredi kartını teslim almadığını, kullanmadığını, bu nedenle davalı bankaya borcunun bulunmadığını belirterek, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve haksız fiil nedeniyle meydana gelen manevi zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, genel kredi sözleşmesine dayalı asıl borçlu ve müteselsil kefel hakkında yapılan icra takiplerine vaki itirazların iptali istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesince, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda; davacı banka şubesi ile davalı asıl borçlu şirket hakkında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı ...'in müteselsil kefil olduğu, dava dışı üçüncü kişilerin ise kredi sözleşmesinde ipotek veren olarak yer aldıkları anlaşılmaktadır....

            üzere kanaatlerini bildirmiştir.Dava genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine borçluların süresi içerisinde itiraz etmesi sebebiyle açılan İİK 67....

              Limited Şirketi ile imzalanan 22.03.2007 tarihli 1.600,000 TL limitli genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olduğunu, ayrıca bono verildiğini ve ipotek tesis edildiğini, senet ve ipotek için ayrı ayrı takibe geçildiğini takibe konu senet altındaki imzaların müvekkili şirketin borçlandırıcı işlem yapmaya yetkili kişilerin imzaları olmadıkları gibi, müvekkili şirketin ana sözleşmesine göre, üçüncü şahıslar lehine borçlanmasının mümkün olmadığını, kredi teminatı olarak dava dışı asıl borçlu şirkete ait iki adet taşınmazın ve teminat dışı taşınmazlarının hesap kat tarihinden önce davalı bankaca düşük bedellerle satın alınarak müvekkili kefilin durumunun ağırlaştırıldığını ileri sürerek şimdilik kambiyo senedine dayalı takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ipotekli takiplerde yapılan tahsilatlardan şimdilik 100.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında harcı 5.000,000 TL üzerinden tamamlamıştır....

                Davalı vekili, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu kredi sözleşmesine istinaden asıl borçluya nakit kredi kullandırıldığını ve çek karneleri verildiğini, davacının kefil olduğu kredi sözleşmesi kapsamında kredi borçlusunun kullandığı ve kullanacak olduğu nakit ve gayri nakit her türlü krediden ve asıl borçlunun bankaya olan borçlarından kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek borçlu ve kefillere ihtarname keşide edildiğini, ödenmeyen bakiye alacak için takip başlatıldığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                  Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Genel Kredi sözleşmesine müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı iddia olunan davalının ayrıca 22.11.2013 tanzim 17.11.2015 vade tarihli 750.000 TL bedelli bononun da kefili olduğunu Genel kredi sözleşmesine dayalı borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2015/... esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, ancak davalı söz konusu bono üzerinde imzaya itiraz ederek ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/... esas sayılı dosyası ile dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, iş bu dosyada ise davacı tarafça ......

                    A.Ş. vekili birleşen 2010/131 Esas sayılı davada, davalıların borçlusu ve kefili olduğu ticari işlek kredi sözleşmesine dayalı borcun ödenmediğini ileri sürerek, 212.888,09 TL'nin davalılardan temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddi ile % 40 tazminatın tahsilini istemiştir. Davacı ... vekili birleşen 2010/139 sayılı davada, davacının, davalı bankanın 2006 - 2007 yılından itibaren müşterisi olduğunu, kredi kullanmak için bankanın istemi üzerine çek ve senetleri ibraz ettiğini, bu çek ve senetler tahsil edildiği halde davacıya kredi kullandırılmadığını, banka müdürü tarafından "onay gelmedi" denilerek davacının oyalandığını, daha sonra davalı bankanın davacının izni ve bilgisi dışında kredi kullanıldığını, bu kredilere ilişkin davacının hiçbir dekont yada sözleşmede imzasının ve onayının olmadığını, davalı bankanın davacının ibraz ettiği çek ve senetlerden 70.500....

                      UYAP Entegrasyonu