Bir başka deyişle davacının, kefalet tarihinde değil ipoteğin tesis edildiği tarihte fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, mahkemece davacı ipotek verenin, ipotek tesis tarihi olan 21.05.2007 tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin, anılan tarihten önceki ve davacının kefaletinin dahi bulunmadığı genel kredi sözleşme tarihi olan 23.03.2007 tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğuna dair ......
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava ve takip konusu Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi sözleşmesinden doğan kredi borcundan dolayı borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği bu davada, davacı bankanın kredi sözleşmesini düzenleyen Borçka şubesi kayıtları üzerinde HUMK'nun 287. (HMK'nın 193.) maddesi anlamında kesin delil niteliğindeki Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi'nin 76. maddesi uyarınca inceleme yapılmamış olup davalı bankanın adı geçen şubesi tarafından gönderilen hesap özetleri ile dosya kapsamındaki kredi dökümleri ve dosya kapsamı üzerinde hukukçu ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır....
Kooperatifleri Merkez Birliğinin vesayeti altında olduğu, kredilerin tavan, kullandırma, faiz ve teminatı ile ilgili esasları tespit etmenin de Merkez Birliğinin görev ve yetkisi içinde kaldığı, davalı kooperatifin üst kuruluşun gönderdiği genelgelere uygun davranmakla yükümlü olduğu, davacının tarımsal işletmesi ile ilgili kredi ihtiyacının karşılanması için ortağı olduğu davalı kooperatife başvurduğu, “Genel Kredi Sözleşmesi”ni okuduğu, krediler hakkında bilgilendirildiği ve usulüne uygun olarak tekemmül eden sekiz adet kredi borç senedi karşılığında biri 18 ay ,diğerleri , bir yıl ve daha kısa vadeli toplam 229.896,94 TL tutarında tarımsal ve 560 TL tutarında ortak kaza sigortası prim kredisi aldığı, kredilerden 207.100,00 TL tutarlı 18 ay vadeli hayvan edindirme kredisinin %50 sübvansiyonlu kredi olduğu, davalının, her bir borç senedi karşılığında verdiği kredi alacağını, fon ve sigorta bedelini, Merkez Birliğince tespit edilen oranlar üzerinden hesaplanan kaynak kullanımı katılma payını...
ın dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesine olan kefaletinden davayı ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek ipotek kaynaklı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin kaldırılması istemiyle eldeki davayı açımştır. Mahkemece davacı ile davalı arasında tüketici-satıcı ilişkisinin olmadığı gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 günlü ve 2014/1 sayılı kararı uyarınca Banka ve finans kuruluşlarından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davaları sonunda verilen hüküm ve kararların,temyizen incelenme görevi 19.Hukuk Dairesinindir....
Uyuşmazlık 26/02/2010 tarihli ticari işletmeye ilişkin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Bu durumda ticari mahiyetteki genel kredi sözleşmesinden doğan ihtilafın çözümünde görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Tüketici mahkemesi sıfatıyla davanın görülmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asıl davada davalı vekili, davacının asıl borçlu ile imzalanan genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi bedeli geri ödenmediğinden hesap kat ihtarnamesi çekilerek icra takibine başlanıldığını, davacı hakkındaki takibin itiraz olmadan kesinleştiğini, borcu ödediğine dair iddiasını ispatlaması gerektiğini, davacı kefalet limitinin belirlenmediğini iddia etse de genel kredi sözleşmesindeki tüm borca kefil olduğunun belli olduğunu savunarak davanın reddini ve %10 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, davacı ile dava dışı Asilsan Güneş Ltd. Şti. ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, kredi kullandırıldığını, müşterek borçlu müteselsil kefillerin icra takibine haksız itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptalini, alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, icra takibine konu genel kredi sözleşmesi ve ödeme dekontundaki imzaların sahteliği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı vekili, genel kredi sözleşmesi ve ödeme dekontundaki imzanın davacıya ait olduğunu, kredinin teminatının olmamasının veya teminat işlemlerinin geçersiz olmasının davacıya hak sağlamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, her ne kadar genel kredi sözleşmesindeki imza davacıya ait ise de kredi konusu amaca ilişkin noter satış sözleşmesi ve ruhsatın sahte olduğu,... Otomotiv Ltd....
Bir başka anlatımla anılan davalara konu icra takipleri ile tahsili talep edilen alacak işbu dava konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaktır. İtirazın iptali davaları 21/10/2020 tarihinde, işbu menfi tespit davası ise itirazın iptali dava tarihinden sonra, 22/08/2021 tarihinde açılmıştır. Bu durumda menfi tespit davasından önce açılan itirazın iptali davalarında davacı borçlunun genel kredi sözleşmesine ilişkin menfi tespit davasındaki iddialarını itirazın iptali davasında savunma olarak ileri sürebilecektir. Bu nedenle itirazın iptali davaları açıldıktan sonra borçlunun aynı genel kredi sözleşmesi sebebiyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24/11/2016 tarih ve 2016/4359 Esas 2016/15093 Karar sayılı ilamı). HMK'nun 114/1-h maddesi uyarınca ise hukuki yarar dava şartı olup, davanın her aşamasında hukuki yarar dava şartının mevcut olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılır....
Davalı vekili, Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı...e taksitli ticari kredi, borçlu cari hesabı, esnek ticari hesap ve çek hesabı açılıp kullandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı bankanın borçlunun tüm kredi sözleşmesini birleştirip tek bir alacak olarak kefalet limiti ile kefillerden talepte bulunmasının yerinde olmadığı, kefillerin sadece borçlunun kullandığı 02.12.2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilliğinin bulunduğu, kefillerin bankanın sonradan asıl borçluya kullandırdığı kredilerden haberinin ve rızasının olmadığı, kefilin sadece imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olması gerektiği, davalı bankanın 10.01.2013 tarihli ihtarnamesinde de açıkça belirttiği üzere davacı kefilin icra talebi itibariyle asıl borç tutarının 9.774,48 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
nin kefil olarak imzasının bulunmadığı, davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile genel kredi ve teminat sözleşmelerinin bilgilendirme formundaki ''işbu sözleşme tahtında vermiş olduğum kefalet, kefalet tarihinden önceki borçları da kapsamaktadır.'' ibaresi sebebiyle kredi kartı dolayısıyla tespit edilen borçtan da kefilin sorumlu olduğunu ileri sürmekte ise de, bu ibarenin ancak genel kredi ve teminat sözleşmeleri kapsamında verilen kredilerle ilgili olduğu, kredi kartı sözleşmesini kapsamadığı, zira ayrı bir kredi kartı sözleşmesinin bulunduğu ve kefaletin geçerliliği için bu sözleşmede imzanın bulunmasının gerektiği gibi söz konusu ibarenin genel işlem koşulu niteliğinde değerlendirilebileceği, bu şekilde davalı kefilin imzasının bulunmadığı ayrı sözleşme niteliğindeki kredi kartı sözleşmesi sebebiyle sorumluluğunun olmayacağı anlaşılmıştır....