Davalı banka tarafından davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabul edilmediği ve bu hususun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olduğu, bu nedenle mahkememizce kötüniyet tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmakla bu kapsamda yapılan incelemede; davalı banka ile dava dışı şirket arasında 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 09/11/2010 tarihli ticari kredi kartı sözleşmesi bulunduğu, genel kredi sözleşmesinde davacının 600.000,00 TL bedelle kefaleti olduğu, ticari kredi kartı sözleşmesinde ise herhangi bir kefaletinin olmadığı, davacı tarafından genel kredi sözleşmesindeki şahsına ait imzaya yönelik herhangi bir inkar bulunmadığı sadece kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin itirazlarının olduğu, 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde eski sözleşmelere atıf yapan ve kefilleri somut olayda olduğu gibi eski tarihli ticari kredi kartı sözleşmesine konu borçlardan sorumlu kılan herhangi bir düzenlemeye...
Davalı vekili, müvekkili banka ile davacı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince, davacıya cari hesap şeklinde işleyen kredi kullandırıldığını, davacı tarafın . tarihinde müvekkili bankaya yaptığı toplam 2.000.000-TL ödeme ile kredi hesabının kapatılmadığını ve kredi ilişkisinin devam ettiğini, kredi limitinin bu ödeme çerçevesinde arttığını, bunun üzerine davacı tarafın .tarihinde aynı kredi hesabından 2.000.000-TL kullandığını, davacının cari kredi hesaplarının.tarihli ihtarname ile kat edilerek, 2.044.508,38-TL'nin ödenmesinin davacıya ihtar edildiğini, bu nedenle davacının . tarihinde yaptığı ödemelerle kredi borcunun kapandığı yönündeki tespit talebinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur....
Davalı banka tarafından alacağın dayanağı olarak ibraz edilen genel kredi sözleşmeleri incelendiğinde ise, 04/05/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin davalı banka ile dava dışı İbrahim Gümüş arasında 500.000,00 TL limit ile akdedildiği, davacının 300.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 22/04/2012 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 18/06/2012 tarihli 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmelerinde ise davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı görülmüştür. Davacı vekili 07/03/2018 tarihli celsede dava dilekçesinde borçlu tarafından çekilen 300.000,00 TL tutarındaki krediden müvekkilinin kefil sıfatıyla borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini bildirerek 300.000,00 TL harca esas değer üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mah.sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile dava dışı ... İnş.Şirketi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefil olduğunu ve teminat senedi verdiğini, şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra davalı bankaya müracaatı üzerine kredi sözleşmesi uyarınca kefaletinin kalmadığına ilişkin belgenin imzalanarak verildiğini belirterek, müvekkilinin genel kredi sözleşmesi ve senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
ye Genel Kredi Sözleşmesine istinaden verildiğini, Genel Kredi Sözleşmesi'nin 29....
Davacı banka tarafından, davalı şirkete söz konusu 23.05.2019 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, davacı banka tarafından davalının hesabından, 28.08.2021 ve 31.08.2021 tarihlerinde toplam 9.287,21TL Kredi Tahsis Ücreti ve toplam 464,35-TL BSMV kesintisi yapıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 12.3 maddesinde, davacı bankanın, müşteri için kredi değerlendirmesi yaparak gerekli araştırma ve incelemelerin yapılması ve kredi limitinin tahsis edilerek hazır tutulması amacı ile kredi tahsis ücreti veya benzer bir isimle ücret talep hakkına sahip olduğunun belirtildiği ancak alınacak ücretin miktarı veya oranı hakkında herhangi bir hüküm bulunmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin TBK m.20 gereği genel işlem koşulları içerdiği ve genel işlem koşullarının uygulanması gerektiği anlaşılmıştır....
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.Temlik eden dava dışı ----tarafından davalılardan asıl borçlu ---- bedelli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, diğer davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla Genel Kredi Sözleşmesini imzaladıkları, dava dışı kredi veren ---- tarafından hak ve alacakların ---- alacağın davacı tarafa temlik edildiği, ---- Kat İhtarnamesi ile asıl borçlu ile davalı müteselsil kefiller hakkında Kat İhtarnamesi keşide edilerek tebliğ edildiği, toplam 1.349.388,58 TL alacağın ödenmesinin ihtar edildiği, verilen süre içerisinde borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında -----sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı görülmüştür....
Mahkemece, davacının Genel Kredi Taahhütnamesi gereğince, dava dışı firmanın kullandığı ve kullanacağı kredilere kefil olduğu, 09.10.2006 tarih ve 400.000,00 TL. bedelli Genel Kredi Taahhütnamesinin 40. maddesine göre de taahhütnamenin, daha önce imzalanmış ve bundan sonra imzalanacak kredi sözleşmelerini de kapsadığı, yeni kredi sözleşmesinin imzalanmasının davacı kefilin imzalamış olduğu önceki sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyeceği, davacı kefilin doğmuş ve doğacak borçlara kefil olduğu, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Genel Kredi Sözleşmesindeki şahsi kefaletin sona erdiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Taahhütnamesi hükmü gereği doğmuş ve doğacak borçlara kefil olduğundan davanın reddine karar verilmiştir....
Öte yandan, davacı alacaklı takip talebinde kredi sözleşmelerine dayanmış, herhangi bir sözleşme tarihi belirtmemiş, takip talebine 05.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesini eklemiştir. Dava dilekçesinde, genel kredi sözleşmesi tarihi belirtilmese de ekte denilerek dava dilekçesine eklenen 24.03.2010 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan bahsedilmiş, cevaba cevap dilekçesinde ise, her iki sözleşmenin birbirini tamamladığını belirtmiştir....
beyan ve taahhüt ederler” Genel Kredi Sözleşmesi 9/i maddesine göre; “Kefiller, banka ile müşteri arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinin maddelerinin tamamının kendileri hakkında da aynen uygulanmasını kabul ve taahhüt ederler” Genel Kredi Sözleşmesi 14/e maddesine göre; “Müşteri, taksitli krediler ile ilgili gecikme ve temerrüt faizinin tespitinde; geri ödeme planında öngörülen akdi faiz oranı ile gecikme/temerrüt tarihindeki cari faiz oranından yüksek olanının akdi faiz olarak esas alınmasını kabul eder” Genel Kredi Sözleşmesi 24/a maddesine göre; “Kredi geri ödemeleri için ödeme planının belirlendiği durumlarda, vade/ödeme tarihinde banka alacakları muaccel hale gelir....