WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin müvekkilinin isim ve imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmesine dayalı olarak yaptığı icra takibinin kesinleştiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip yaptığını belirterek, müvekkilinin, davalıya borcunun olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, dava dışı asıl borçlu ... ile ... arasındaki 16/05/2006 tarihli 30.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesini davacı ...'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edilip, ardından asıl borçlu ve kefil aleyhine ilamsız haciz yolu ile takip yapıldığını, ... 'den kullanılan bir kredi ve davacının kefalet imzası mevcut iken böyle bir borcunun olmadığına yönelik beyanın kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddine, davacı aleyhine %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

    Mahkemece, davalı banka tarafından yapılan takiplerin bizzat davacının imzasını taşıyan bono ve genel kredi sözleşmesine dayalı bulunduğu, davacının esasen bono ve sözleşmedeki imzasını kabul etmekle birlikte, kredilerin kullandırılmasından sonraki iş ve işlemlerdeki imzaların kendisine ait olmadığından bahisle davalı bankaya borçlu olmadığını iddia ettiği, davacının aynı zamanda diğer davalı şirketin %50 oranında hissedarı ve yetkilisi olduğu, bu nedenle bir tacir olarak altına imza attığı sözleşme ve bonolardan dolayı borçlu olmadığına dair iddialarının kabulüne imkan bulunmadığı, kredinin ne şekilde kullanıldığının ve hangi nedenle kimin tarafından çek karnesi alındığının taraflar arasındaki kredi ilişkisinin geçerliliği bakımından önemli olmadığı, davacının bizzat imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesi ve bonoların takibe konulmasından dolayı herhangi bir maddi ve manevi zarara uğranmasının da mümkün bulunmadığı, zira davalı bankanın kredi alacağı ödenmediğinden bu kredinin teminatı...

      Dava, kooperatif üyeliğine dayalı, borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; hüküm alınan bilirkişi raporlarına ve dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde, davacıdan iki kez 1.120,00-YTL istenildiği iddiası ile toplam 2.240,00-YTL borçlu bulunulmadığının tespiti istenilmiş ise de; mahkeme alınan ilk bilirkişi raporunda, davacının 08.01.2005 tarihli genel kurul kararı ile yalnızca bir kez 1.120,00-YTL borçlu olduğu belirtilmiş, ikinci bilirkişi raporunda ise davacıdan 1.120,00-YTL istenildiği, genel kurul kararına konu olan gelir gider tablosuna göre 38.800,00 YTL kredi borcunun bulunduğu, bu borcun kooperatif üyelerinin toplu ya da kişisel borcu olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği, buna göre davacının ya 475,00 YTL ya da 1120,00 YTL borçlu olmasının söz konusu olabileceği belirtilmiştir....

        Şti arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca kısıtlı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine davalı banka lehine 105.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, aynı zamanda kısıtlının kefil olarak yer aldığı bononun düzenlediğini, kısıtlıya torunu müvekkili ...'in vasi olarak atandığını, 2006 ve 2007 yıllarına ait reçetelerde de görüleceği üzere kısıtlı ...'in 6 yıldır Alzheimer hastası olduğunu, borçlandırıcı işlemlerin yapıldığı sırada kısıtlının fiil ehliyetine haiz olmadığını ileri sürerek ipotekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekkine, icra takibine konu 02.10.2007 tanzim, 21.07.2009 ödeme tarihli 55.000 TL bedelli bonodan dolayı kısıtlı ...'in borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kısıtlı ...'...

          İcra Müdürlüğü’ nün 2011/1156 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine 14.12.2007 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak takip yaptığını, müvekkilinin bahse konu sözleşme tarihinden önce ortaklıktan ayrılmış olduğunu ve sözleşmede imzasının bulunmadığını, hesap kat ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, kesinleşen icra takibi nedeniyle müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığını belirterek, müvekkilinin bahse konu takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takibi nedeniyle %40 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, genel kredi sözleşmesine dayalı asıl borçlu ve müteselsil kefel hakkında yapılan icra takiplerine vaki itirazların iptali istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesince, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda; davacı banka şubesi ile davalı asıl borçlu şirket hakkında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı ...'in müteselsil kefil olduğu, dava dışı üçüncü kişilerin ise kredi sözleşmesinde ipotek veren olarak yer aldıkları anlaşılmaktadır....

              üzere kanaatlerini bildirmiştir.Dava genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine borçluların süresi içerisinde itiraz etmesi sebebiyle açılan İİK 67....

                - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine 23.12.2003 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yapıp, 2.179.71 TL.tahsil ettiğini, kredi sözleşmesindeki kefil imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın davalıdan 03.03.2011 ödeme tarihinden itibaren istirdadına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya ve takibe konu kendi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 2.179.71 TL.nin 03.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının % 40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Limited Şirketi ile imzalanan 22.03.2007 tarihli 1.600,000 TL limitli genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olduğunu, ayrıca bono verildiğini ve ipotek tesis edildiğini, senet ve ipotek için ayrı ayrı takibe geçildiğini takibe konu senet altındaki imzaların müvekkili şirketin borçlandırıcı işlem yapmaya yetkili kişilerin imzaları olmadıkları gibi, müvekkili şirketin ana sözleşmesine göre, üçüncü şahıslar lehine borçlanmasının mümkün olmadığını, kredi teminatı olarak dava dışı asıl borçlu şirkete ait iki adet taşınmazın ve teminat dışı taşınmazlarının hesap kat tarihinden önce davalı bankaca düşük bedellerle satın alınarak müvekkili kefilin durumunun ağırlaştırıldığını ileri sürerek şimdilik kambiyo senedine dayalı takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ipotekli takiplerde yapılan tahsilatlardan şimdilik 100.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında harcı 5.000,000 TL üzerinden tamamlamıştır....

                    ve davacının imzasının bulunmadığı 09.04.2007 kredi sözleşmesine dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu