WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Birleşen davada davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, müvekkilinin kredi sözleşmesinin kefili olup, kefaleti hakkında icra takibi yapıldığını, bu nedenle davaya konu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığını iddia ederek 7.107.76.-TL.den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının, dava dışı ....in davalı banka ile akdettiği kredi sözleşmesine 17.000.00.-TL.için kefil sıfatı ile imza koyduğu, davalı bankanın aynı kredi sözleşmesine dayalı olarak iki ayrı icra takibi başlattığı, davacı kefilin sorumluluğu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olup, 2009/2628 sayılı icra dosyasında 24.734.41.-TL.lik kısımdan borçlu olmadığı, birleşen dava dosyasının dayanağı olan 2009/2605 sayılı icra dosyasından ise 7.107.76....

    İcra Müdürlüğünün 2013/3164 esas sayılı icra takibi yaptığını ,takip konusu borcun hangi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığının belli olmadığını ,kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu ,yeni tarihli Genel Kredi Sözleşmesi varken eski tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırılmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu ileri sürerek takip konusu borcun hangi Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak tahsis edildiğinin tespit edilmesini ,müvekkillerinin 23.05.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine kefaletinin geçersizliğinin tespit edilmesini ve sonraki tarihli Genel Kredi Sözleşmesi varken önceki tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayalı kredi tahsis edilmiş ise bu tahsisin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunun tespit edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ,müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu ......

      Zira taraflar arasındaki temel uyuşmazlık genel kredi sözleşmesinin teminatını teşkil etmek üzere tesis edilen ipotekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemine ilişkin olup uyuşmazlığı doğuran temel ilişki genel kredi sözleşmesi olup genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar TTK'nun 4/1-f maddesi kapsamında kalmaktadır. Genel kredi sözleşmesi yasa ve yerleşik içtihatlar dikkate alındığında bankacılık işlemi niteliğindedir. Dairemizin görev alanı HSK'nın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacak kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 01.09.2021 tarihli kararı gereğince;"Banka ve finans kuruluşlarından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davaları sonunda verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.13.14.Hukuk Dairesinin görev alanındadır....

        Davalı vekili, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu kredi borcunun kat edildiğini, kredi sözleşmesindeki hükümlere istinaden rehin takas mahsup hakkı kullanılarak alacağın tahsil edildiğini, icra dosyasının işlemden kaldırılmadığını, derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; genel kredi ve teminat sözleşmesine göre davalı tarfından dava dışı Yavuz Selim Taşımacılık İnşaat Yemekçilik Petrol Ürünleri Temizlik Hizmetleri San. Tic. Ltd....

          . - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 18.01.2005 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin kredi sözleşmesini kefil olarak değil asıl borçlu ve kefillerin imzalarının kendileri tarafından atıldığına dair tanık sıfatıyla imzaladığını ileri sürerek, müvekkilinin icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dışı ... ile müvekkili arasında yapılan genel kredi sözleşmesini davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının kredi sözleşmesini tanık olarak imzaladığını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; takip ve dava konusu senedin bono niteliğinde kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senetlerinin alacaktan mücerret olmaları nedeniyle davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini, bononun ödendiğine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, bonoda avalist olan davacının imzasının kendisini bağladığını, bononun teminat bonosu olduğu hususunu yazılı ve kesin delillerle ispatlaması gerektiğini, 27.03.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin kefalet miktarının 1.000.000,00 TL olduğunu, başka bir şubelerinden başka bir kredi çekilmesinin söz konusu olmadığını, Alaaddin Şubesinin zaman içinde Konya Ticari Şubesine devredildiğini, 12.07.2018 tarihli sözleşmenin dava dışı şirketlerle müvekkili banka arasında yeni bir kredi sözleşmesi olmayıp 27.03.2013 tarihli sözleşme ile ilgili limit artışı niteliğinde olduğunu, davalının kefaletinin hem 27.03.2013 tarihli sözleşmeyi hem de sonraki sözleşmeleri kapsadığını, davacının kefalet sözleşmesine eşinin...

              - KARAR - Davacı vekili, genel kredi sözleşmesine dayanarak davalı bankanın müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, müvekkilinin kredi kullanmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, banka çalışanı ...’in sahte belgelerle bankayı dolandırdığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, banka personeli hakkında kesinleşmemiş soruşturma ve kovuşturmaların bulunduğunu, bu iddia ile açılan menfi tespit davasının yerinde olmadığını, müvekkili bankanın kasasından yüklü miktarda para çıktığını belirterek davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....

                . - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkiline genel kredi sözleşmesine dayalı borç bulunduğu belirtilerek ihtarname gönderildiğini, ancak müvekkilinin davalı banka ile herhangi bir sözleşme imzalamadığını, genel kredi sözleşmesindeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, imzanın banka personeli huzurunda atıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan 25.08.2015 havale tarihli bilirkişi raporundan dava konusu genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının dava konusu 150.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinden dolayı davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                  Bilirkişi raporu, takip dosyası, kooperatif kayıtları ve kredi dosyası ile birlikte değerlendirildiğinde murisin kooperatife borcu olup olmadığı, var ise miktarı denetlenememektedir. Kredi dosyası içeriğinden, yapılandırma tarihi olan 18.07.2006 tarihinden sonra farklı tarihlerde kooperatife “avukatlık ücreti” ve “ortaklık peşinatı” gibi bir kısım ödemelerin yapıldığı anlaşılmakta olup, söz konusu ödemelerin mahiyeti, kredi borcuna mahsuben yapılıp yapılmadığı konusunda her hangi araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Öte yandan, BK'nın 84. maddesi uyarınca, ödemelerin öncelikle gecikme faizinden mahsup edilmesi gerekir. Ancak davalı kooperatifin aksi yönde bir genel kurul kararı ya da uygulamasının bulunması halinde ödemelerin asıl alacaktan mahsubu da mümkündür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda BK'nın 84. maddesi hükmüne aykırı olarak asıl alacak ve faiz istemi yönünden orantı kurulmak suretiyle hesaplama yapıldığı görülmektedir....

                    - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı banka ile hiçbir şekilde kredi ilişkisi olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı bankaya borcu olmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu