Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.11.2020 tarih ve 2018/59204 sayılı itiraznamesi ile Dairemizin 06.10.2020 gün ve 2018/10206 Esas, 2020/16614 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, Elazığ 2....

    Ancak; Sanık ...’nun Suriye vatandaşı olduğu ve beyan ettiği kimlik bilgileri ile soruşturma aşamasında parmak izi ve fotoğraf kayıt formunda belirtilen bilgiler arasında doğum tarihi ve anne adı yönünden farklılıklar olduğunun anlaşılması, bu aşamada Suriye'ye yönelik adli yardımlaşma taleplerine Dışişleri Bakanlığınca yapılacak bildirime kadar ara verilmesi nedeniyle, sanıkların resmi kimlik bilgilerinin diplomatik yazışmalarla belirlenemeyeceği sabit ise de; soruşturma makamınca sanıkların beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri ile sanıkların kolluk tarafından tespit edilen parmak izlerinin ve fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve 22. maddeleri uyarınca bu sanıkların Türkiye'ye kabul edilen yabancılardan olup olmadıklarının ve varsa yabancı kimlik numaraları ile adres kayıt sistemindeki kayıtlarının tespit edilmesi, kimliklerinin bu şekilde belirlenmesinin mümkün olmaması halindeyse bu kez sanıkların fotoğrafı karara yapıştırılıp...

      Ceza Dairesinin 2020/5241 esas ve 2021/307 karar sayılı ilamında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.04.2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 91'nci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. 6458 sayılı Kanunun 91'nci maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin (Bakanlar...

        SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2022 NUMARASI : 2022/550 ESAS 2022/732 KARAR DAVA KONUSU : Vesayet KARAR : Hatay 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22/03/2022 tarih ve 2022/550 Esas 2022/732 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacının kardeşi Dua Elalik hali hazırda Türkiye'de bulunmakta olup herhangi bir geçici koruma kimlik belgesi bulunduğunu, davacının okul kaydının yapılması için ilgili devlet kurumlarına müracaat ettiğinde kimliğinin bulunmaması sebebiyle kaydı yapılamadığını, bakımı ile davacının ilgilendiğini, anne babasının Türkiye'de olmaması, ilgilinin küçük olması ve geçici koruma kimlik belgesi de bulunmaması sebebiyle davacının, Dua Elalik'e vasi olarak tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Geçici hukuki koruma kararları ister bir davadan önce verilsin isterse bir dava içerisinde verilsin ara kararı olmayıp kendine özgü niteliği olan kararlar olup, hem ara kararlarından hem de nihai kararlardan farklı özellik gösterirler. Ara kararı bir yargılamayı sonuçlandırmak ve nihai karara ulaşmak için verilirler. Geçici hukuki koruma kararları ise nihai karara bağlı olmadan, ondan ayrı verildiği gibi, nihai karara ulaşmak için değil, nihai kararın etkisinin ayakta kalmasını sağlamak için verilirler. Tedbirin ve asıl davanın konusu birbiri ile bağlantılı olmakla birlikte aynı değildir. Tedbir kararı ile talebin güvenceye alınması ya da geçici ifasına yönelik uyuşmazlık ortadan kaldırılır, bu yönüyle dosyadan el çekilir ve geçici hukuki koruma bakımından nihai bir karar ortaya çıkar. Diğer bir deyişle tedbir yargılaması sonunda verilen kararlar, kendi konusunu oluşturan taleple sınırlı etki oluşturan, geçici nitelikteki nihai kararlardır....

        na müracaat ettiği, ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını ibraz ettiği, tanığın sistemden sanığın T.C. kimlik numarası ile yaptığı sorgulamada kredinin onaylandığını tespit ettiği, sanığın "Yararlanmak İstediğiniz Hizmetlerimiz, SMS Bilgi Formu, İhtiyaç Kredisi Bilgi Formu" başlıklı belgeleri ... ismiyle imzaladığı, tanık ....'nun, ... adına hesap olup olmadığını kontrol ettiğinde hesap olduğunu, ancak hesap açılırken ibraz edilen kimlik ile sanığın ibraz ettiği kimlikteki fotoğraflardaki şahısların farklı şahıslar olduğundan şüphelendiği, bunun üzerine başka kimlik belgesi istediği, sanığın bu defa ... adına düzenlenmiş sürücü belgesini verdiği, sürücü belgesindeki fotoğrafın da nüfus cüzdanındaki fotoğraf ile aynı olduğu, ancak sistemde kayıtlı kimlik belgesindeki fotoğrafla uyuşmadığını fark ederek sanığa sistemde sıkıntı olduğunu, daha sonra tekrar gelmesini söylediği, katılan ...'...

          Somut olayda, davacı adına mükerrer tescil yapıldığının sabit olması halinde ilk giriş bildirgesinin geçerli kabul edilerek ikinci tescilinin iptal edilmesi gerikir ise de 20.06.1994 tarihli işe giriş bildirgesindeki ve 1994 Nisan ayına ait kesinti belgesindeki soyadı ve doğum tarihinin davacının soyadı ve doğum tarihi ile uyumlu olmadığı gözetilmeden, 20.06.1994 tarihli giriş bildirgesindeki ve 1994 Nisan ayına ait kesinti belgesindeki kimlik bilgileri yazılı kişinin davacı olup olmadığı usulünce araştırılmadan her iki bildirgenin davacıya ait olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

            Koruma kararının kaldırılmasına ilişkin dava “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir dava olup davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan çocuğun “davalı tarafından temsil edilmesi” son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi davalı arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). O halde “koruma kararının kaldırılması” davasında; -dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, -temsil kayyımı davaya katılmalı, -temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....

              Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Dava, bir başkası tarafından sübjektif hakkı ihlal edilen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir talepte bulunulan kişinin, mahkemeden hukuki koruma istemesidir.(...-Usul Hukuku) Dava hakkı sadece hukuki yarar ile sınırlandırılabilir. Davacının, hukuki koruma isteyebilmesi için hukuki yararının bulunması, başka bir ifade ile korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını da, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi; “davanın kısmen kabulüne, TC kimlik numaralı T3, Yabancı kimlik numarası olan baba adı Abdulkarım, anne adı Rabıaa olan Hasaka doğumlu 07/03/1993 doğumlu Suriye uyruklu T1’nın biyolojik babası olduğunun tespitine, davacı T1'nın davalının çocuğu olduğunun nüfusa tescili talebinin nüfusa tescil işlemi idari bir işlem olması nedeniyle reddine” hükmetmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin adının Beyan Rawı, doğum yerinin de Kamışlı olduğunu, ancak geçici kimlik belgesinde adının T1 doğum yerinin de Hasaka olarak yazıldığını, kararda müvekkilinin adının T1 yazılmasının hatalı olduğunu ileri sürmek suretiyle istinaf talebinde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Maddi olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hâkime aittir (04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme). Yargıtay 8....

                UYAP Entegrasyonu