Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TCK'nun 57/1 maddesi gereğince koruma ve tedavi kararı gerektiği" bildirilmiş, ancak her iki raporda da TMK'nun 405. maddesi kapsamında bir değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, kısıtlı adayının Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı konusunda heyet raporu alınıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile talebin kabulü, 2-Kabule göre de, Türk Medeni Kanunu'nun 335 ve 419/son maddeleri uyarınca, kısıtlanan ergin çocuğun velayet altında bırakılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Hükümlü ...’un talimat mahkemesinde alınan ifadelerinde, 1997 yılında kaybettiği sürücü belgesindeki kimlik bilgilerinin kullanıldığını, yüklenen suçu kendisinin işlemediğini beyan ettiği anlaşılmış ise de; bu husustaki hukuka aykırılığın yargılamanın yenilenmesi yolu ile düzeltilebileceği gözetilerek yapılan incelemede; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; hükümlü ... müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma HÜKÜM : Beraat Dava konusu sürücü belgesindeki tahrifatın mahkemece yapılan gözlemde anlaşıldığı ve iğfal kabiliyetinin bulunmadığından dolayı beraatine dair kararında, heyetimizce suça konu belge üzerinde yapılan gözlem neticesinde bir isabetsizlik görülmediğinden CMK.nun 217. maddesi uyarınca dosyadaki delilleri bizzat değerlendirerek takdir eden mahkemenin kararında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 22.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....

        İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; Mahkememizde görülmekte olan 4721 sayılı TMK Gereğince Tedavi Amaçlı Kişisel Koruma Kararı davası nedeniyle kimlik bilgileri bulunan hakkında koruma kararı verilmesi istenilenin beyanı alınmak üzere ivedi ve günsüz olarak mahkememiz kaleminde hazır edilmesi istenilmiş olup, 01/06/2017 tarihli cevabi yazısında belirtilen adresin kapalı olması nedeniyle kayıt tetkiklerinde şahsa ait cep telefon numarasıyla iletişim sağlanmış ve şahsın adresinin "... Mah. 651 ... Sk. No:107 .../..." adresinde ikamet ettiğinin bildirildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise ... ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 24/09/2018 tarih ve 06445 sayılı cevabi yazılarından, ...'un halen "... Mah. 69006 Nolu Sk. No:39 İç Kapı No:1 .../..." adresinde yaşadığı bildirildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir....

          KARŞI OY YAZISI Yargıtay 11 Ceza Dairesi'nin sayısız kararlarında yakalandığı esnada üzerinde sahte veya gerçek herhangi bir belge taşımayan kişinin gerçek kimlik bilgilerine aykırı beyanları yalan beyanda bulunma suçunu veya (kimlik bilgileri gerçek kişiye ait ise) özel iftira suçunu oluşturacağı belirtilmiştir. Sorun: Acaba kişinin üzerinde kendisine ait olduğunu iddia ettiği ancak hayali bir kişiye ait kimlik bilgilerini taşıyan bir kimlik belgesi bulunması ve kişinin bu belgedeki kimlik bilgilerinin kendisine ait olduğunu söyleyerek memurun tuttuğu tutanağın bu kimlik bilgilerine göre düzenlenmesini sağlaması halinde eylemin sahte kimlik belgesi düzenlemek/düzenletmek ve kullanmak suçu yanında ayrıca memura yalan beyanda bulunma suçunuda oluşturup oluşturmayacağıdır....

            un ve vekilinin yargılanan kişinin ... ismini kullanan başka bir şahıs olduğuna dair dilekçeler ile başvuruda bulundukları, dosyaya ibraz ettikleri imza sirküsündeki imzanın, sürücü belgesindeki ve pasaporttaki fotoğrafın yargılanan şahısla farklılık gösterdiği, ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünce düzenlenen 01/07/2014 tarihli ve 2014/13897 işlem defter sayılı ekspertiz raporunda ... ve Musa Özdemir kimlik bilgileri ile sicile kaydedilmiş on parmak izinin aynı şahsa ait olduğunun belirtildiği, İST-2014/060 numaralı ekspertiz raporunda ise ... adına kayıtlı sürücü belgesindeki fotoğraf ile C-409746 parmak izi sicilinde Musa Özdemir ve ... adına kayıtlı fotoğrafların aynı şahıslara ait olduğunun belirlendiği, bu açıklamalar karşısında yüklenen suçun ...'...

              ın kendi beyanına göre İran uyruklu olup, 5 senedir Türkiye'de mülteci olarak bulunduğunu belirtmesi karşısında, sanığın resmi kimlik bilgilerinin diplomatik yazışmalarla belirlenmesi gerektiği; soruşturma makamınca sanığın beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri ile, sanığın tespit edilen parmak izleri ve fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve 22. maddeleri uyarınca sanığın Türkiye'ye kabul edilen yabancılardan olup olmadığının ve varsa yabancı kimlik numaraları ile adres kayıt sistemindeki kayıtları tespit edilmesi ile kimliğinin belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde hükümlülüğüne karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 209. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Bir suç soruşturmasının bulunmadığı veya beyanın resmi bir belgeye dayanak teşkil etmediği hallerde, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde eylemin Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesindeki kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak idari yaptırımını gerektireceği cihetle, sanığın kullandığı aracın şüphe üzerine durdurulduğu, kendisinden kimlik istenilmesi üzerine ... adına düzenlemiş sürücü belgesini ibraz ederek bu kişi olduğunu beyan ettiği, sürücü belgesindeki fotoğrafın kendisine ait olmadığının anlaşılması üzerine gerçek kimliğini ifade ettiği şeklinde gerçekleşen ve sübutu kabul edilen eylemin, Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasına uygun bulunduğu gözetilmeden...

                  Dava, yabancı uyruklu çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında tedbir isteminden ibarettir. 5395 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi çocuk mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır. 5395 sayılı Kanunun geçici 1/4. maddesi uyarınca çocuk mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde aile ya da asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1- a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeple, 1)Davacının istinaf talebinin KABULÜNE. Isparta 1....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 432/1. maddesi uyarınca koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne dair kararı kısıtlı adayı tarafından istinaf edilmiş, istinaf talebinin reddi üzerine; karar kısıtlı adayı tarafından istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 435. maddesi gereğince, kuruma yerleştirilen kişi veya yakınları, verilen karara karşı kendilerine bildirilmesinden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Bu hak, kurumdan çıkarılma isteminin reddi hâlinde de kullanılabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 422. maddesi gereğince de yapılan itirazları inceleme görevi; öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine aittir....

                  UYAP Entegrasyonu