Kimlik no'lu T5 ile Murat ve Yasemin kızı 03.09.2014 doğumlu, T.C. Kimlik no'lu T6 hakkında 5395 S.K.nun 5/1- c maddesi gereğince bakım tedbirine karar vermiştir. Davalı Yasemin İnci; bakım tedbiri kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmek suretiyle istinaf talebinde bulunmuştur. Dava, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca, bakım ve sağlık tedbiri uygulanması talebine ilişkindir. Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; çocukların bakımından sorumlu olan annesi Yasemin İnci’nin sosyal inceleme raporunda psikiyatrik rahatsızlığının bulunduğu, ağır travmatik geçmişinin olduğu, anne ve babanın çocuklara rol model olabilecek kişilik yapısında olmadığı anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında küçüklerin bedensel ve ruhsal gelişiminin korunması amacıyla koruma altına alınması zorunludur....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 5271 sayılı CMK'nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınıp, sanık müdafiinin dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü'nün 10/06/2019 tarihli müzekkere cevabında, yazı ekinde sunulduğu belirtilen sanığın kimlik bilgilerinin dosyada bulunmadığı anlaşılmakla, söz konusu evrakın denetime olanak verecek şekilde aslı veya onaylı örneğinin dosya içerisine alınmasından sonra sanığın kimlik bilgilerinin tespit edilmesi, şayet kimliği bu şekilde de belirlenemiyorsa (aynı müzekkere cevabında sanığın ikamet ve geçici koruma belgesi almadığı anlaşıldığından) 6458 sayılı Kanun'un 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21. ve 22. maddeleri gereğince gerekli kayıtlarının yapılıp geçici koruma belgesi çıkarılıp gönderilmesinin istenilerek...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 432/1. maddesi uyarınca koruma amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması ve Türk Medeni Kanunu'nun 406.maddesi kapsamında vesayet altına alınması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 432. maddesinde; "akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişinin kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması halinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirileceği veya alıkonulabileceği" hükme bağlanmış, aynı hükmün devamında "Görevlerini yaparlarken, bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlilerinin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları" belirtilmiştir. Aynı Kanunun 436. maddesinde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında uygulanacak usul kuralları, 437. maddesinde de yargılama usulü gösterilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 432/1. maddesi uyarınca koruma amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması ve Türk Medeni Kanunu'nun 406.maddesi kapsamında vesayet altına alınması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 432. maddesinde; "akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişinin kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması halinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirileceği veya alıkonulabileceği" hükme bağlanmış, aynı hükmün devamında "Görevlerini yaparlarken, bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlilerinin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları" belirtilmiştir. Aynı Kanunun 436. maddesinde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında uygulanacak usul kuralları, 437. maddesinde de yargılama usulü gösterilmiştir....
Ancak yargılama sırasında davanın konusuz kalması halinde karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinden oluşan durum karşısında mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 28.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince; Davanın kabulüne, Yabancı kimlik numaralı, Hans ve Senta'dan olma, 26/01/1946 doğumlu Ralf-Jörg Schröder'in 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 405 gereğince kısıtlanmasına, kendisine TC kimlik no.lu Mehmet ve Mihriban'dan olma, 18/08/1969 doğumlu T2 vasi olarak tayinine, kısıtlama kararının 4721 sayılı M.K.nun 410. md.gereğince usulen ilanına, karar verildiği görülmüştür....
Meslek Lisesi Okul Koruma Derneği Başkanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı, 1.9.1999-11.4.2006 tarihleri arasında davalı nezdinde çalıştığını davalı Kuruma bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, davanın kabulü ile istem hüküm altına alınmıştır. Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 38’inci maddesinde davaya ehliyetin Medeni Kanun ile belirlendiği belirtilmiştir. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak, tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir....
Endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 1 no'lu tasarım ile davacı delili ek 3.33 belge fotokopisindeki çizim karşılaştırılmıştır....
Trafik ve Tescil Denetleme Şube Müdürlüğü'ne başvuruda bulunduğunu ve ... plaka nosu ile kendi adına tescil ettirildiğini, daha sonra araca el konulduğunu, davalının satış yaparken nüfus kimlik belgesindeki bilgilerin doğruluğunu Nüfus Müdürlüğünden ve kimlik paylaşım sisteminden (KPS) araştırmak suretiyle üzerine düşen gözetim ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, yapılan satış işleminde kimlik belgesinin incelenmesinde davalının gerekli tüm dikkat ve özeni göstermesi ve kimliğin sahte olduğunu belirlemesinin gerektiğini, davalı notere ibraz edilen kimlik belgesindeki bilgiler ile dava dışı...'...
Ortaklığın giderilmesinin istenemeyeceği haller, Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede “Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Mirasçılardan biri 4721 sayılı Türk Medeni kanuna ve 5403 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa göre el birliği halinde mülkiyete konu taşınmazlarda tarımsal işletme olarak adına özgülenmesi talebinde bulunabilecektir, Somut olayda: Davalı .....tarafından ....1....