Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava fesih ve tasfiye heyetinin atanması istemine ilişkindir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı belirtilmesine rağmen, bu davalar mutlak ticari dava değildir. Kanun gereği bu davalara kooperatifin muamele merkezinde bakılması gerekir. Bu sebeple mahkemece bu hususun re'sen dikkate alınması ve davaya bakılması gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ortağı olduğu davalı şirketin diğer ortağıyla aralarında resmi mercilere yansıyan ihtilaf ve geçimsizlik nedeniyle aralarındaki güven ilişkisinin sona erdiği, şirket ortaklarının bir araya gelip şirketin ticari faaliyetlerini sürdürme imkanının bulunmadığı, şirketin halende gayri faal olduğu hususu da dikkate alınarak davalı şirketin TTK 636/3 maddesi gereğince haklı nedene dayalı olarak fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak da Mali Müşavir .............'ın görevlendirilmesine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdülrüğü'nün ............ sicil numarasında kayıtlı ........... Çelik Eşya San. Ve Tic. Ltd. Şti.'nin FESİH VE TASFİYESİNE, 2-Tasfiye memuru olarak Mali Müşavir .............'...

      HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı tarafın şirket ortaklarının ortaklıktan çıkartılması yönündeki isteminin REDDİNE; terditli talep olan şirketin fesih ve tasfiyesi isteminin KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun ...... sicil numarasında kayıtlı ...'nin TTK 531.md gereğince FESİH VE TASFİYESİNE, 2-Tasfiye memuru olarak mali müşavir ......'...

        Bir ticaret şirketinin taraf bulunduğu bir dava devam ederken şirket tasfiye haline girerse, şirketin taraf ehliyeti son bulmaz. Zira, şirketin tüzel kişiliği tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere devam eder. Şirket davada taraf olarak kalmayı sürdürür; yalnız, şirket davada tasfiye memurları tarafından temsil edilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I, İstanbul 2001, s. 935, aynı yönde görüş için bkz. İlhan E. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, İstanbul 1975, s. 209 ). Ancak ortaklık, ticaret sicilinden kaydı silininceye kadar tüzel kişiliğini korur. Bu nedenle, gerek infisah gerekse fesih kararı, ortaklığın sonunu değil, tasfiye işlemlerinin başlangıcını ifade eder. (Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Temel Esaslar, 10. Baskı, 2011, s. 511; İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. II, 4....

          Bir ticaret şirketinin taraf bulunduğu bir dava devam ederken şirket tasfiye haline girerse, şirketin taraf ehliyeti son bulmaz. Zira, şirketin tüzel kişiliği tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere devam eder. Şirket davada taraf olarak kalmayı sürdürür; yalnız, şirket davada tasfiye memurları tarafından temsil edilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I, İstanbul 2001, s. 935, aynı yönde görüş için bkz. İlhan E. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, İstanbul 1975, s. 209 ). Ancak ortaklık, ticaret sicilinden kaydı silininceye kadar tüzel kişiliğini korur. Bu nedenle, gerek infisah gerekse fesih kararı, ortaklığın sonunu değil, tasfiye işlemlerinin başlangıcını ifade eder. (Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Temel Esaslar, 10. Baskı, 2011, s. 511; İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. II, 4....

            ın ortalıktan çıkarılması davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... hakkında açılan fesih ve tasfiye davasının kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı ... vekilleri istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuşlardır. Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf yoluna başvuran davacı vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava davalı şirket ortağının haklı sebeplerle limited şirket ortaklığından çıkarılması, kabul edilmediği takdirde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir....

              Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı şirket tarafından faaliyete başlanamaması nedeniyle ...ndan kaydının silinmesinin talep edildiği, TTK.nun 643.maddesinin yollamasıyla TTK.nun 529-530 ve 531. maddelerine uygun şekilde limited şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilebilir ayrıca TTK 636 maddesinde de uzun süreden beri şirketin gerekli kanun organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa ortaklardan veya şirket alacaklarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilebileceğinin düzenlendiği, davacı tarafından şirketin fesih ve tasfiyesinin istenmediği, şirketin tasfiyeye sokulmadığı, tasfiye olmaksızın ticaret sicil müdürlüğünden terkin edilmesinin mümkün olmadığı, şirketin feshinin istenilmesi durumunda da, husumetin ticaret sicil memurluğuna yöneltilemeyeceği anlaşıldığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                Davacının iş sözleşmesinin diğer çalışanlar ile birlikte, Bakanlar Kurulunun 18/09/2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2009/15434 sayılı kararının 04/12/2009 tarihinde uygulamaya konulması üzerine şirketin faaliyetlerinin bütünüyle sona erdirilmesine karar verilip tasfiye kararı alınması ve 02/04/2010 tarihinde tasfiye işlemlerine başlanması sebebi ile fesih edilmiştir. Davalı tarafın emsal dosyalara sunduğu delillerden iş yerinin faaliyette bulunduğu yerin kira sözleşmesinin sulh protokolü ile ortadan kaldırılması, bu iş yeri için alınan ruhsatın devredilmesi ve bilirkişi raporu karşısında faaliyete son vermenin sürekli ve gerçek olduğu anlaşılmıştır....

                  Davacının iş sözleşmesinin diğer çalışanlar ile birlikte, Bakanlar Kurulunun 18/09/2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2009/15434 sayılı kararının 04/12/2009 tarihinde uygulamaya konulması üzerine şirketin faaliyetlerinin bütünüyle sona erdirilmesine karar verilip tasfiye kararı alınması ve 02/04/2010 tarihinde tasfiye işlemlerine başlanması sebebi ile fesih edilmiştir. Davalı tarafın emsal dosyalara sunduğu delillerden iş yerinin faaliyette bulunduğu yerin kira sözleşmesinin sulh protokolü ile ortadan kaldırılması, bu iş yeri için alınan ruhsatın devredilmesi ve bilirkişi raporu karşısında faaliyete son vermenin sürekli ve gerçek olduğu anlaşılmıştır....

                    Mahkemece iki dönem çalışması üzerinde durulmamış, ilk dönemin tasfiye edilip edilmeyeceği konusunda gerekçe oluşturulmamıştır. 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. Kıdem tazminatına hak kazanmada önceki dönemin tasfiyesi ya da birleştirilmesi yönünde fesih şekli önemli ise de kıdemin veya yıllık izin süresinin hesabında fesih şeklinin önemi yoktur. Dosya içeriğine göre davacı davalı işyerinde 05.05.2004-01.04.2005 ve 01.03.2006-15.02.2013 tarihleri arası iki dönem çalışmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu