Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

müdürlüğü cevabi yazısı ve dosyadaki belgelere göre ihyası istenen kooperatifin 16.10.2019 tarihli genel kurulunda alınan fesih kararıyla tasfiye sonucu sicilden terkin olunduğu, davacının ihyası istenen kooperatife karşı munzam zarar istemli açtığı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/76 E sayılı (bozma öncesi 2014/824-2016/90 K) davasının derdest olması nedeniyle taraf teşkilinin sağlanması amacıyla tasfiye sonucu sicilden terkin olunan kooperatifin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tasfiye memurları, derdest dava olmasına rağmen fesih işlemini gerçekleştirmekle usulünce tasfiye yapmadıkları için eldeki ihya davasında yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları doğrudur. Terkine dayanak son genel kurul toplantısında sadece fesih kararı alınmış, yapı kooperatifinin site işletme kooperatifine dönüştürülmesine dair bir karar alınmadığından fesih sonucu sicilden terkin olunan kooperatifin ihyasına karar verilmesi yerindedir....

    esas sayılı dosyasında tüzel kişilik perdesinin aralanması davasını açmıştır.Mahkememizce fesih ve haklı nedenle ortaklıktan çıkma davası ile tüzel kişilik perdesinin aralanması davaları usulen birlikte görülemeyeceğinden tefrik kararı verilmiş, tefrik edilen dosya 2022/... esasına kaydedilip, 2022/... sayılı yetkisizlik kararı verilmiştir. Mahkememiz dosyasında talep edilen Tasfiye ortaklar kurulu kararı ile gerçekleşmiştir. Kararın iptali davacı tarafından istenmemiştir.Yapılacak tasfiye sonucu davacıya ait olan paylara isabet eden bedel borç-alacak tasfiyesi sonucu ödenecektir. Mahkememiz dosyasında davacının tasfiye-fesih talepleri konusuz kalmıştır. Şirket ortaklar kurulunun kar dağıtmama kararlarına karşı açılmış ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davacının geçmiş yıllara ilişkin olarak istediği kar payı varsa tespiti ve ödenmeside yapılacak tasfiye sonucu tasfiye memurunca karara bağlanacaktır. Bu nedenle reddedilmiştir....

      in tasfiye memuru olarak atanmasını kabul ettiklerini, ... de ücret talep etmediğini bildirmiştir. Kooperatifler Kanununun 45.maddesinde,olağan genel kurul toplantısının en az yılda bir defa yapılmasını,yine aynı kanunun 81/1-6 maddesinde ise üç yıl olağan genel kurulunu yapmaması halinde bakanlığın mahkemeden kooperatifin feshini talep edebileceği düzenlenmiştir. Celp edilen kayıtlardan davalı kooperatifin en son 2018 yılında genel kurul toplantısı yaptığı ve bu tarihten sonra genel kurul toplantısı yapmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla Kooperatifler Kanununun 81/1-6 maddesi uyarınca davalı kooperatif 3 yıl üst üste genel kurul toplantısını yapmadığından fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre , davalı kooperatifin fesih ve tasfiyesine, kooperatife tasfiye memuru olarak ...'in atanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....

        Sözleşmenin bu madde kapsamında feshedilerek tasfiye edilmesi veya devredilmesi durumunda yüklenici, fesih veya devir tarihine kadar gerçekleştirdiği imalatlar dışında idareden herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Yüklenici tarafından, işin idarece uygun görülecek can ve mal güvenliği ile yapı güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması şarttır. Bu kapsamda düzenlenecek fesihnamelerden ve devredilecek sözleşmelerden damga vergisi alınmaz.” hükmü yer almıştır....

          nin fesih ve tasfiyesine, -Tasfiye memuru olarak şirket ortakları ... (TC: ...) ve ...'...

            yer alan 17, 18, 19, 20, 21, 23 ve 24. maddeleri dışında hiç kullanılmadığı, bu hükümlerin ise sözleşmenin "feshedildiği" durumlara ilişkin olduğu; başka bir değişle 4735 sayılı Kanun'da yer alan "tasfiye" ifadesi, sadece sözleşmenin feshedildiği hâller için kullanılmış olup, bu nedenle aynı Kanun'un 8. maddesinin 4. fıkrasında yer alan: "işin fesih veya tasfiye edilmeksizin geçici kabulünün yapılmış olması" cümlesindeki "tasfiye" ifadesi 4735 sayılı Kanun'un bütününde kullanıldığı şekilde anlaşılması gerektiğinden bu ifade ile kesin kabulü yapılan işler için bir sınırlamanın amaçlanmadığı görülmektedir....

              Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir. Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır....

                Fesih kararı ile birlikte şirket tasfiye durumuna girmiş olacağından ---- uyarınca tasfiye memuru tayini zorunludur. Tarafların üzerinde anlaştığı bir tasfiye memuru bulunmadığından, tasfiye memuru mahkememizce resen atanmıştır. Tüm dosya kapsamından ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığı, şirketin tek ortaklı olarak devamında yasal bir sakınca olmadığı, ortakların tekrar aynı faaliyet amacı ile bir araya gelme ihtimallerinin de olmadığı, davacıların çıkma taleplerinin haklı olduğu kanaatine varılmış; şirketin feshi koşullarının da söz konusu olmadığı görülmüştür....

                  Ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra açılan ihya davasında ... Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu olmayıp, davacı ihya davası açmakta haklı ise de, tasfiye tarihi itibariyle açılmış bir hizmet tespiti davası bulunmadığından, davalı son tasfiye memurunun da yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Davalı son tasfiye memuru ... vekilinin istinaf sebebi yerindedir. Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru ... vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 6....

                    Şti.’nin fesih ve tasfiyesini istediği, çıkma yahut fesih kararı verilmesi hallerinde davacının elde edeceği menfaatin aynı olduğu, her iki durumda da davacının ortaklığının sona erip varsa ayrılma yahut tasfiye payını alacağı, davacının ayrılma payının gerek değerinin fesih ve tasfiye halinde daha doğru hesaplanacağı, davanın kabulü dikkate alınarak ilk derece mahkemesince fesih ve tasfiyeye karar verilmesinde hukuka aykırılığın bulunmadığı, davacının fesih ve tasfiyenin kaldırılarak çıkma kararı verilmesini istemesinin 6100 sayılı HMK’nın 29. maddesi kapsamında uygun olmadığı, çıkma payının hesaplanmasında ilk derece mahkemesince çıkma payının hesaplanmasında karar tarihine göre yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, hesaplamaların denetlenebilir bulunduğu, fesih ve tasfiyesine karar verilen davalı şirketin mali durumu hakkındaki değerlendirmenin tasfiye aşamasında yapılacağı, yöneticinin sorumluluğunu gerektirir bir durumun bulunması halinde tasfiye aşamasında sorumluluk cihetine gidilebileceği...

                      UYAP Entegrasyonu