Başka bir anlatımla, primin (ana para alacağının) ödendiği tarihe kadarki (01/07/2003-27/10/2008 tarihleri arasındaki) faiz alacağının matrahı, prim tutarı olan 8.266,25 TL iken, ödemenin yapıldığı 27/10/2008 tarihinden sonra (artık zararın, faiz alacağının değer kaybından oluşur hale gelmesi nedeniyle) matrah bu tarih (27/10/2008) itibariyle tahakkuk etmiş 5 yıllık toplam faiz tutarı (bu dava bakımından ana paraya dönüşmüş olan birinci faiz alacağı) haline gelmiştir....
-TL'lik kısmının ise davacıya iadesinin gerektiği, ayrıca 124,00 TL noter masrafının da davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 9.044,44 TL alacak ile 124,00 TL noter gideri olmak üzere toplam 9.168,44 TL bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen alacağın 9.044,44 TL'lik kısmına 28/03/2014 tarihinden itibaren yıllık değişen oranlarda avans faizi, 124,00 TL'lik kısmına ise 28/03/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, kullanılan ticari krediye yüksek oranda faiz uygulanması, kredi nedeniyle komisyon alınması ve vadeli mevduat hesabına düşük oranda faiz uygulanması nedeniyle alacak istemine ilişkindir....
Somut olayda, davacının ödenmeyen yaşlılık aylıklarının 21.05.2010 tarihinde ödendiği, davacıya faiz ödemesi yapılmadığı, davacının 31.12.2009 tarihinde birikmiş aylıklarının faizi ile ödenmesi konusundaki hakkını saklı tuttuğu, ayrıca dava dilekçesi ile faiz alacağının dava tarihi itibariyle müddeabih haline dönüşmüş olması nedeniyle bu alacağının da dava tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesini istediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının faiz alacağının dava tarihi itibariyle müddeabihe dönüşmüş olması nedeniyle alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre,Türk Borçlar Kanunun faiz ve temerrüt faizine ilişkin, kanundaki emredici hüküm nedeniyle kamu düzenine dair görüldüğünden önceki uyuşmazlıklar için de uygulanması gerekli 88. ve 120. maddeleri uyarınca kanuni faiz hadlerini düzenleyen 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenen, mürekkep faiz işletilmeyen faiz oranlarına göre takip konusu asıl alacak ve kredi kartı ihtarnamesi tarihine göre işlemiş faiz miktarlarının hesaplandığı,icra takip tarihi itibariyle yasal faiz oranı olduğu belirtilen % 9’a göre işlemiş faiz miktarının kabul edildiği,kredi kartı sözleşmesinin matbu, haksız şart mahiyetindeki faize ilişkin hükümlerinin anlatılan kamu düzenine ilişkin, emredici kanun maddeleri nedeniyle uygulanmasının mümkün bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile icra takibinin 8.342,14 TL asıl alacak ve takip tarihi itibari ile 847,39 TL işlemiş faiz üzerinden takip sonrası işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/11/2014 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile faiz alacağı istenmesi üzerine adli yardım talebi kabul edilerek mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 30/04/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 3. maddesiyle, kanuni veya temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep, yani bileşik faiz yürütülemeyeceği kuralı getirilmiştir. Mürekkep (bileşik) faiz, belirli bir zaman içinde ana paraya işletilen faizin, ana paraya eklenerek bulunan meblağa tekrar ve belirli oranlarda işletilen faiz olarak tanımlanmaktadır. Bu bakımdan, düzeltme beyannamelerine istinaden fazladan ödenen vergilerin davacıya iade edildiği tarih itibarıyla doğmuş olan ve davacı tarafından hesaplanarak talep edilen toplam 7.244.714,45 TL tutarındaki zararın (yasal faiz) davacıya henüz ödenmediği göz önüne alındığında, belirtilen tutardan mahrum kalınması nedeniyle ödeme tarihine kadar işleyecek olan yasal faizin, yukarıda açıklandığı üzere mürekkep (bileşik) faiz olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün bulunmayıp, davacıya ödenmesi gerekmektedir....
KARŞI OY Davacı tarafından kredi kartı borcu nedeniyle yapılan takipte zamanaşımı nedeniyle borcu olmadığı bu itirazın kabul edilmemesi halinde ilgili faiz ve vekalet ücretinin 6502 sayılı Tüketici Korunması Hakkındaki Kanuna aykırı olması nedeniyle yasal faiz uygulanması ya da TBK 120. ve 88. maddeleri uyarınca faiz uygulanarak borcun tespiti gerektiğinden bahisle menfi tespit isteminde bulunulmuştur. Davalı TMSF zamanaşımı definin yerinde olmadığını, borcun ödenmediğinden davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Esas sayılı dosyasında 5464 Sayılı Kanuna ve sözleşmeye aykırı faiz işletildiği, değişen oranlarda faiz istenmesi gerekirken sabit faiz talep edildiği iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının icra takibinde talep edebileceği faiz oranı ve davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı miktar konularında toplanmaktadır. Akdi ilişkinin incelemesinde; Davacı ... Ltd. Şti. ile davalı ... Bankası A.Ş. ... Şubesi arasında 30.04.2012 tarihinde 50.000,-TL limitli bir Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, anılan sözleşmenin; “5....
Davacının çeşitli bankalardan kredi almasına karşın ortaklarına borç verdiği ve ortakların kullandığı paralar nedeniyle faiz almaması nedeniyle örtülü kazanç dağıttığı açıktır. Dolayısı ile faiz almamak suretiyle bir kısım gelirini kayıt dışı bırakmıştır. Ancak davacı kayıt dışı kalan geliri yanında, bankalardan aldığı kredileri ve faizlerini ödeyemediği için bankaların takibe geçtiği, ödenmemesi nedeniyle banka kredilerinin faizlerinin gider yazılmadığını ileri sürmüş ve bu durumun bilançodan anlaşılacağını belirterek bilançoyu ibraz etmiştir. Yükümlü şirketin 1998 döneminde kayıt dışı kalan geliri olduğu gibi kayıt dışı kalan gideride olduğu anlaşılmaktadır....
yasal faiz ile değerlendirilebileceğini gözeterek faiz gelirinden mahrum kalması nedeniyle 39.014.40-TL'lık maddi zararının ödenmesini talep ettiği, davalı Kurumca 6.1.2006 tarihli yazı ile talebinin reddedilmesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır....