Mahkeme, faiz hesap sonunu 27.07.2010 dava tarihi almak suretiyle yapılan faiz hesabına itibarla davanın kabulüne karar vermiş; davalı Kurum temyizi üzerine anılan ilk hüküm, Dairemizin 07.03.2013 günlü bozma ilamı uyarınca, faiz hesap sonunun dolayısıyla faiz hesabının, anılan dönem birikmiş aylıkların toplu ödeme tarihi olan 25.06.2010 olması gerekirken, 27.07.2010 dava tarihi olarak alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Uyulan bozma ilamı uyarınca, hükme esas faiz hesap raporunda, faiz hesabının esasen 25.06.2010 tarihine kadar yapıldığı ve 27.07.2010 tarihi ibaresinin, raporun yazım hatasından kaynaklandığından bahisle, önceki gibi 5.939,00 TL’lik faiz alacağının tahsiline karar verilmiştir....
Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, takip konusu alacağın faiz alacağı olması nedeniyle bu alacağa faiz işletilemeyeceği iddiasıyla işlemiş ve işleyecek faiz talebine yönelik takibin iptalini istemiştir. Mahkemece, takipte faiz alacağına faiz eklenmediği, faize itiraz da edilmediği karar tarihi itibariyle faiz tahakkuk edeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Faize faiz yürütülmesi Borçlar Kanunu'nun 104/ son maddesi gereğince mümkün değildir. 3095 sayılı Kanunun 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyecği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu'nun hükümleri olduğu belirtilmiştir. TTK.nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen ticari işlerde faiz başlıklı 8. maddesinin 3. fıkrasında ise, ödünç para verme işlerinde bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkında hususi hükümlerin saklı bulunduğu belirtilmiştir....
Bu nedenle asıl alacak davasında faiz istenmemiş ve faiz isteme hakkı saklı tutulmamış olsa bile davacı faiz alacağından feragat etmiş sayılmaz. Daha sonra faiz için ayrı bir dava açılabileceği gibi, ıslah yolu ile aynı davada da faiz istenebilir. Dava konusu olayda da davacı, dava dilekçesinde unutmuş olduğu faiz talebini daha 2010/18495-2011/9078 sonra aynı davada ıslah yoluyla talep etme hakkına sahip olup, bu talep alacağın fer’i niteliğinde olduğundan bu durumda HUMK’nun 86. ve 88. maddelerinde düzenlenmiş olan harç ve giderlerin yatırılmasına da gerek yoktur....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı bankadan kullandığı 21.000 TL kredi için 80.000 TL bedelli teminat ipoteği verdiğini, dava dışı bankanın müvekkili aleyhine ipotekli icra takibi yaptığını, davalının bankaya 35.000 TL ödeyerek ipoteği devralıp alacağın temliki sözleşmesi imzaladığını ve müvekkili aleyhine 80.000 TL asıl alacak ve 6.465,75 TL işlemiş faiz için ipotekli icra takibi başlattığını, davalının sadece bankaya ödediği 35.000 TL ile takipten sonra için yasal faiz talep edebileceğini, temerrüdün gerçekleşmemesi nedeniyle işlemiş faiz talebinin de yerinde olmadığını belirterek müvekkilinin icra dosyası nedeniyle 45.000 asıl, 6.465,75 TL faiz olmak üzere toplam 51.465,75 TL borçlu olmadığının tespitine, takipteki %25 faiz oranının iptal edilerek yasal faiz uygulanmasına, BSMV talebinin iptaline ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tüketici Mahkemesinin 2011/22 esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde davacının faiz talebinde bulunmaması nedeniyle mahkemece bu yönde olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olup,davacının faiz talebine ilişkin mahkemece karara bağlanan bir husus bulunmadığından kesin hükümden bahsedilemeyeceği gibi,davacının faiz talebinden vazgeçtiğine ilişkin açık beyanı bulunmadığı sürece davacı faiz talebini her zaman yeni bir davaya konu yapılabilecektir. O halde mahkemece davacı tarafından davalıya sözleşmeden cayma hakkının kullanıldığına dair yapılan 30.12.2008 tarihli ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğü ve davacının geç ödeme nedeniyle faiz talep edebileceği gözetilerek,bu hususta yapılacak bilirkişi hesaplaması sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirir....
Borçlar Kanununun 113/2. maddesi uyarınca asıl borcun fer'isi olan faiz alacağı ile ilgili olarak davacı vekili tarafından icra takibi sonucu yapılan ödeme sırasında eksik ödenen faiz alacağını saklı tuttuğu anlaşıldığından, davacı yanın bağımsız dava ile faiz talep etme hakkı vardır. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Anayasanın 46/son maddesinde öngörülen kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı kesinleşmiş kamulaştırma bedellerinin tahsilinde uygulanabileceği dikkate alınarak asıl alacağa ilamın kesinleşme tarihine kadar yasal faiz oranları, kesinleşme tarihinden ödeme tarihine kadar ise Anayasanın 46/son maddesi uyarınca en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle ödenmesi gereken faiz alacağının tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Finans Market Şubesi'ndeki hesapları üzerine yapmış olduğu incelemeler sırasında 22.05.2006 tarihinde müvekkili adına açılmış bir hesaba rastladığını, müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın açılan hesaba müvekkilinin kira gelirlerinin yatırıldığını, hesapta biriken 22.460.687,90 TL'nin müvekkilinin cari hesabına aktarıldığını, davalı bankanın kusuru ile müvekkilinin bilgisi dışında açılan hesapta tutulan paraya faiz uygulanması gerekirken, banka tarafından hesaba hiç faiz uygulanmadığını, davalı bankanın hukuka aykırı işlemi sonucunda müvekkilinin zarara uğradığını, öte yandan müvekkilinin hesaptaki paradan habersiz olması nedeniyle dava dışı bankadan kredi ve teminat mektubu kullanıldığını, bu kredi ve teminat mektubu nedeniyle faiz ve komisyon ödemek zorunda kalındığını ileri sürerek, hesaba yatan paraya faiz uygulamaması nedeniyle yoksun kalınan 9.728.287,55 TL faiz kaybının ve kullanılan kredi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan faiz nedeniyle 1.803.318 TL ve teminat mektubu nedeniyle...
Davacı, davalıya verdiği borç paranın davalı tarafından zamanında ödenmediğini ve davalının yaptığı geç ödeme için yasal faiz ödediğini, kendisinin aynı dönemdeki takibe konu bir borcu için ise ticari faiz ödediğini, davalının yaptığı geç ödeme nedeniyle yasal faiz ile ödediği ticari faiz arasındaki miktar kadar zarara uğradığı iddiasıyla geç ödeme nedeniyle faiz ile karşılanamayan zararını istemiştir....
Daha sonra faiz için ayrı bir dava açılabileceği gibi, ıslah yolu ile aynı davada da faiz istenebilir. Dava konusu olayda da davacı, dava dilekçesinde unutmuş olduğu faiz talebini daha sonra aynı davada ıslah yoluyla talep etme hakkına sahip olup, bu talep alacağın fer’i niteliğinde olduğundan bu durumda HUMK’nun 86. ve 88. maddelerinde düzenlenmiş olan harç ve giderlerin yatırılmasına da gerek yoktur. Önceki hükümlerin görev ve hükmün çelişkili olması nedeniyle sair yönler incelenmeksizin başka nedenlerle bozulmasından sonra verilen son kararda bu kez faiz talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi nedeniyle kesin hükümden yada davalılar yararına usulü kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceğinden mahkemece kabulüne karar verilen alacağın yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; davalı idarece yersiz olarak tahsil edilen kurumlar vergisi nedeniyle yoksun kalınan tutarın, davalı idarece 03/03/2016 tarihinde iade edilen kurumlar vergisinin yasal faiz oranını aşmayacak şekilde hesaplanacak faizi ile davacı şirkete iadesi gerektiği, davacının dava konusu faiz alacağının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin ise faize faiz yürütülmesinin mümkün olmaması nedeniyle yerine getirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir....