Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davalı şirketten bir alacağının söz konusu olmadığı, buna ilişkin savunmaların söz konusu 2016/942 Esas sayılı dosyada ileri sürüldüğünü, huzurdaki davada faizi talep edilen alacağın kendisinin taraflar arasında tartışmalı olması nedeniyle çekişmeli böyle bir alacağın faizinin olabilmesinin söz konusu olamayacağını, davacının önceki davada faiz alacağına dair hakkını saklı tutmamış olmasına rağmen huzurdaki davada faiz talebinde bulunmasının haksız olduğunu, daha önce faiz talebinde bulunulmamış olması nedeniyle faiz alacağından feragat edilmiş olacağını, davacı tarafın davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş olsa da ikame edilen davanın belirsiz alacak davası niteliklerine haiz olmadığını, belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığını, Yargıtay 9....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 1997 yılında davalı bankadan kredi kullandığını, kredinin vadesinde ödenmemesi halinde uygulanacak faiz oranının %140 olarak belirlendiğini, müvekkilinin işlerinin bozulması, ağır hastalık geçirmesi ve yüksek faiz nedeniyle krediyi süresinde ödeyemediğini, davalı bankanın .... İcra Müdürlüğü'nün 1998/5131 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhinde icra takibi başlattığını, yüksek faiz nedeniyle borcun tamamının ödenmesinin mümkün olmadığını, davalı bankaca .... İcra Müdürlüğü'nün 1998/5131 Esas sayılı dosyası ile yürütülen icra takibinde uygulanan %140 faiz oranının uyarlanarak makul ölçüye indirilmesine ve yeni faiz oranına göre müvekkilinin borç miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, alacak ve faiz istemlerinin toplamı üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Şu durumda mahkemece; davacının faiz işletilerek alacak ve faiz işletilmeksizin faiz talebi olmasına rağmen talebi aşılarak miktarların tamamı üzerinde faiz işletilerek hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İşlemiş faiz 24.000 TL bedelli çek borçlusuna karşı takip yapılmış olsaydı TBK 121/son hükmüne göre işlemiş temerrüd faizine tekrar faiz işletilmesi mümkün olmayacaktı. Ancak davada talep konusu, davalı avukatın görevini ihmal nedeniyle davacının toplam 33.145 TL toplam zararına neden olmasıdır. Yani davalı, davacıyı 33.145 TL zarar vermiştir. Bu zarar davacı ve davalı yönünden yeni bir borç ilişkisidir. Davalı, davacının faiz alacağını tahsilinden de mahrum bırakmıştır. Bu nedenle tahsil edilemeyen faiz alacağı davacı yönünden artık faiz alacağı değil temel alacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle somut olayda TBK 121/son hükmünün uygulanamayacağı, yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
İşlemiş faiz 24.000 TL bedelli çek borçlusuna karşı takip yapılmış olsaydı TBK 121/son hükmüne göre işlemiş temerrüd faizine tekrar faiz işletilmesi mümkün olmayacaktı. Ancak davada talep konusu, davalı avukatın görevini ihmal nedeniyle davacının toplam 33.145 TL toplam zararına neden olmasıdır. Yani davalı, davacıyı 33.145 TL zarar vermiştir. Bu zarar davacı ve davalı yönünden yeni bir borç ilişkisidir. Davalı, davacının faiz alacağını tahsilinden de mahrum bırakmıştır. Bu nedenle tahsil edilemeyen faiz alacağı davacı yönünden artık faiz alacağı değil temel alacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle somut olayda TBK 121/son hükmünün uygulanamayacağı, yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 27/12/2018 tarihli taahhütnamede toplam faiz olarak 4.846,57 Türk Lirası, ilk taksitten son taksite kadar işlemiş faiz 12.462,60 Türk lirası ve toplam son taksite kadar işlemiş faiz olarak 708.255,4 Türk Lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik...
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre; 2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, 16/01/2015 tarihli taahhütnamede takip tarihine kadar işlemiş faiz 9.813,76 Türk Lirası, taahhüt tarihine kadar işleyecek faiz 6.340,94 Türk Lirası ve toplam işlemiş faiz 7.435,27 Türk Lirası olarak gösterilmiş ise de; belirtilen faiz miktarlarının birbiri ile çelişki oluşturduğu, takip öncesi ile takip tarihinden taahhüt tarihine kadar ve taahhüt tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş ve işleyecek faiz miktarlarının ayrı ayrı birbiri ile çelişki oluşturmayacak şekilde hesaplanarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraati yerine yazılı şekilde...
Hukuk Dairesi'nin 10.12.2014 gün ve 2014/15922 Esas, 2014/29444 Karar sayılı ilamı ile "belirlenen kamulaştırma bedeline 12.09.2012 tarihinden, karar tarihi olan 20.02.2014 gününe kadar geçen süre için yasal faiz işletilmesine "sözcükleri eklenerek Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20.02.2014 gün ve 2012/180 Esas-168 Karar sayılı kararının onandığı görülmektedir. İcra takibinin ise ilama eklenen bu faiz alacağı asıl alacağa eklenerek 21.000,00 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı görülmektedir. Takip konusu ilamda belirtilen 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesini değiştiren 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince işletilen kanuni faiz ilamda belirtilen asıl alacağa eklenemez. Faiz alacağı olarak ayrıca istenebilir ise de faiz alacağına faiz istenilemeyeceğinden bu alacağa faiz hesaplanması mümkün değildir....
Tahvillerin nominal değerinin % 5 i kadar düşük bedelle ihracı mümkün olup, tahvilin nominal bedeli ile indirimli bedeli arasındaki fark elde edilen faiz gelirini gösterir ve faiz gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin esaslara tabi olur. Dava konusu olayda inceleme elemanınca ihraç edilen tahvillerle ilgili olarak faiz ödeme biçiminin ".flat faiz" olarak belirlendiği ve flat faizin, faiz tutarının anında tahakkuk ettirilerek tahvil nominal bedelinden mahsup edilmesi olduğu belirtilmiştir. Faiz geliri belirli bir vadenin dolması sonucu elde edileceğinden, inceleme raporundaki bilgilerden davacının ihraç ettiği tahvillerin iskontolu satıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda iskonto miktarı kadar bir gelirin tahvili alan dar mükellef kurum açısından tahvilin ihracı anında elde edildiğini kabul etmek mümkün olup, bu tutar nedeniyle davacı şirketin tevkifat zorunluluğu doğar....
DELİLLER VE GEREKÇE/ Dava, Rekabet Kanunu'na aykırılık nedeniyle m.57 ve 58 kapsamında davacı zararının tespiti ile davalıdan tahsili davasıdır. Davacı, davalı bankanın aralarında bulunduğu 12 bankanın kartel oluşturmak suretiyle serbest piyasada rekabet ortamında daha düşük oranda oluşması muhtemel olan faiz oranının yüksek belirlenmiş olması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş olduğundan öncelikli olarak davalı bankanın bu nevi bir işleminin olup olmadığı ve varsa bu işlemin davacının somut olarak taraf olduğu kredi işlemine sirayet edip etmediği ve etti ise serbest piyasa ortamında oluşacak faiz oranı ile kartel sonucu oluşan faiz oranı arasındaki farkın ve bu fark nedeniyle davacıdan tahsil edilen fazla faizin zarar olarak tespiti ile rekabet kanunu kapsamında davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir....