DELİLLER VE GEREKÇE/ Dava, Rekabet Kanunu'na aykırılık nedeniyle m.57 ve 58 kapsamında davacı zararının tespiti ile davalıdan tahsili davasıdır. Davacı, davalı bankanın aralarında bulunduğu 12 bankanın kartel oluşturmak suretiyle serbest piyasada rekabet ortamında daha düşük oranda oluşması muhtemel olan faiz oranının yüksek belirlenmiş olması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş olduğundan öncelikli olarak davalı bankanın bu nevi bir işleminin olup olmadığı ve varsa bu işlemin davacının somut olarak taraf olduğu kredi işlemine sirayet edip etmediği ve etti ise serbest piyasa ortamında oluşacak faiz oranı ile kartel sonucu oluşan faiz oranı arasındaki farkın ve bu fark nedeniyle davacıdan tahsil edilen fazla faizin zarar olarak tespiti ile rekabet kanunu kapsamında davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir....
hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir. Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeline ilişkin olarak, daha önce görülüp kesinleşen dava kapsamında hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen ........ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/182 Esas-2009/72 Karar sayılı dosyası ile hüküm altına alınan tazminat davasında, davacının sehven faiz talep etmemiş olması nedeniyle tazminatın faiz işletilmeksizin davalılardan tahsiline karar verildiğini belirterek, faiz alacağı talebinde bulunmuştur....
-USD bedelli bonolar nedeniyle ihtilaf bulunmamakta olup, uyuşmazlık; davalı alacaklı tarafından bu 2 adet bono nedeniyle yabancı para cinsinden girişilen kambiyo takibi nedeniyle, davalı alacaklının yabancı para cinsinden kambiyo takibine girişmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, söz konusu takibin yasaya aykırı olarak kabul edilmesi durumunda davacının davalıya borçlu bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olup, terditli talep yönünden ise söz konusu usd cinsinden 2 adet bono nedeniyle vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar döviz yasal faizinin mi, yoksa yıllık %10,50 avans faiz oranlarının mı uygulanacağı, davalı alacaklı tarafça yıllık %10,50 avans faizi oranı üzerinden yapılan işlemiş faiz alacağı nedeniyle davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığı, ayrıca takip tarihinden sonrası için uygulanması gereken faiz oranının 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca döviz yasal faizi mi, yoksa avans faiz oranı mı olduğu hususlarına ilişkindir....
ye aktarılan 8.000,00USD meblağlı teminat mektupları nedeniyle blokeli tutulan mevduatına 08.10.2002 tarihinden itibaren, müvekkillerine ait Bayındırbank A....de iken davalı ...'na aktarılan ortak hesaptaki 31.037,27 USD meblağlı teminat mektupları nedeniyle blokeli tutulan mevduata da 03.06.2002 tarihinden itibaren faiz işletilmediğini ileri sürerek, müvekkilleri için toplam 5.200,00 USD faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle, müvekkili ...'a ait hesap için 3.029,00 USD, tüm müvekkillerine ait ortak hesap için 12.500,00 USD'nin tahsil tarihindeki ... efektif satış kuru üzerinden TL olarak tahsiline, müvekkili ...'a ait hesaptaki 8.000,00 USD, tüm müvekkilerine ait ortak hesaptaki 31.037,27 USD tutarındaki mevduata, davalı banka tarafından dava tarihinden itibaren blokelerin devam ettiği sürece kamu bankalarında USD mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, davacının ilama dayalı faiz alacağının temerrüt nedeniyle ticari faiz ile faizlendirilip ödenmesi gerekirken adi kanuni faiz oranları üzerinden hesap yapılarak eksik ödeme yapılması nedeniyle açılmış faiz alacağı farkına ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki, davalıların davacı bankadan aldığı teminat mektubunu nakde çevirip haksız yere faiz tahsil etmesiyle başlamış, davacı davalılar aleyhine ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davayı kazanmış ve mahkemece “faize yönelik davanın kabulü ile 171.827,40 TL'nin davalılardan tahsiline” karar verilmiş, işbu karar da 04.04.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, davalılara gönderdiği 02.07.2013 tarihli yazısında, 03.07.2013 tarihi itibariyle alacağının 257.271,41TL olduğunu, ödemenin bu tarihi aşması halinde hergün ticari faiz oranı üzerinden işleyecek faiz ve BSMV tutarının da ödenmesi gerektiğini ifade etmiştir....
Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan cezalandırıldığını, asıl zarar tutarını ödediğini belirterek, olay tarihi ile ödeme tarihi arasında işlemiş gecikme zammının olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davalı gecikme cezası ile sorumlu tutulmuş; ancak, faize faiz yürütülemeyeceği gerekçesiyle faiz yürütülmesi isteminin reddine karar verilmiştir. Dava konusu edilen gecikme zammı, bir tür faiz alacağı olsa da harcı ödenerek dava konusu (müddeabih) haline getirildiğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmelidir. Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeyerek, faiz isteminin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Dava, 5233 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince üç ay içinde ödenmeyen tazminat nedeniyle yapılan icra takibine konu faize vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ödemeden onaltı gün sonra yapılan icra takibinin makul sürede olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. BK.nun 113. maddesindeki düzenlemeye göre, faiz isteme hakkı saklı tutulmadıkça veya halin icabından anlaşılmadıkça asıl borcun ödenmesi ile feri haklar sona erer. Davalının üç aylık ödeme süresinin dolmasından sonra sulhnameye konu tazminatı 26.01.2010 tarihinde davacı vekilinin banka hesabına ödediği, ödemeden onaltı gün sonra davacının icra takibi yaparak faiz istediği anlaşılmaktadır. Davalının, davacı vekilinin banka hesabına ödeme yapması, ödeme sırasında davacının faiz isteme hakkını saklı tutma olanağını ortadan kaldırdığından, ödemenin öğrenilmesinden sonra makul süre içinde bu hakkın kullanılması hukuken olanaklıdır....
Dava, 5233 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince üç ay içinde ödenmeyen tazminat nedeniyle yapılan icra takibine konu faize vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ödemeden onaltı gün sonra yapılan icra takibinin makul sürede olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. BK.nun 113. maddesindeki düzenlemeye göre, faiz isteme hakkı saklı tutulmadıkça veya halin icabından anlaşılmadıkça asıl borcun ödenmesi ile feri haklar sona erer. Davalının üç aylık ödeme süresinin dolmasından sonra sulhnameye konu tazminatı 26.01.2010 tarihinde davacı vekilinin banka hesabına ödediği, ödemeden onaltı gün sonra davacının icra takibi yaparak faiz istediği anlaşılmaktadır. Davalının, davacı vekilinin banka hesabına ödeme yapması, ödeme sırasında davacının faiz isteme hakkını saklı tutma olanağını ortadan kaldırdığından, ödemenin öğrenilmesinden sonra makul süre içinde bu hakkın kullanılması hukuken olanaklıdır....
Dava, 5233 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince üç ay içinde ödenmeyen tazminat nedeniyle yapılan icra takibine konu faize vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ödemeden onaltı gün sonra yapılan icra takibinin makul sürede olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. BK.nun 113. maddesindeki düzenlemeye göre, faiz isteme hakkı saklı tutulmadıkça veya halin icabından anlaşılmadıkça asıl borcun ödenmesi ile feri haklar sona erer. Davalının üç aylık ödeme süresinin dolmasından sonra sulhnameye konu tazminatı 26.01.2010 tarihinde davacı vekilinin banka hesabına ödediği, ödemeden onaltı gün sonra davacının icra takibi yaparak faiz istediği anlaşılmaktadır. Davalının, davacı vekilinin banka hesabına ödeme yapması, ödeme sırasında davacının faiz isteme hakkını saklı tutma olanağını ortadan kaldırdığından, ödemenin öğrenilmesinden sonra makul süre içinde bu hakkın kullanılması hukuken olanaklıdır....