Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; intifadan men edilmediğini müvekkillerinin, ihtarın 2012 yılında çekilmesine karşın ecrimisil hesabının 2008 yılından itibaren yapıldığını, kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin mağdur edildiğini, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, paydaşlar arası ecrimisil alacağına dayalı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere ecrimisil; malikin, kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir nevi haksız işgal tazminatıdır. 2. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir....

    KARAR Davacı vekili, davalının vekil edeni aleyhine vekil edeninin de payı olduğu taşınmazlar nedeniyle başlattığı ecrimisil alacağından kaynaklanan takip alacağının bulunmadığının tespiti ile icra takibinin iptali ve %40 tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, %40 tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, davacının İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2010/16031 Esas sayılı dosyasındaki takip miktarı yönünden 1.485,25 TL'lik bölüm için borçlu olmadığının tespiti ile; takibin bu miktarda sınırlı kalarak iptaline; takibe konu alacağın 20.979,75 TL lik bölümüne ilişkin istek yönünden davanın reddi ile takip teminat ile durdurulmuş olduğundan bu tutar üzerinden %20 tazminatın (4.195,95 TL) kararın kesinleşmesinden sonra davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, davacının tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      AŞ. ile imzaladığı kredi kartı üyelik sözleşmesi gereği kendisine, verilen kredi kartı nedeniyle davalı tarafından 1.891,00 TL borç çıkarıldığını, yurt dışında olması nedeniyle borçla ilgilenemediğini davalı tarafından hakkında aynı borçtan ötürü iki kez icra takibi yapıldığını, böyle bir borcunun olmadığını, takip ile ilgili tebligatların kendisine ulaşmadığını, yapılan takibin haksız olduğunu, borcunun olmadığının tespiti ile %40’ dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, 14.06.2006 havale tarihli ıslah dilekçesi ilede davalıya 3.005,00 TL fazla ödeme yaptığını ileri sürerek bu ödemenin kendisine iadesine karar verilmesini istemiştir....

        Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; ecrimisil talep edilen her bir dava konusu parselde davacıların kullanabileceği yer olup olmadığının tespiti, yine söz konusu her bir parsel için kiraya verilip kullanma durumunun olup olmadığının gösterilen deliller ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, parselin tamamının kiraya verilip verilmediği, kiraya verildiyse davacı paydaşların kullanabileceği yerin olup olmadığı, tamamının kiraya verilerek kullanım olduğunun belirlenmesi durumunda ise ecrimisile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

          Davacının, elektrik borcu nedeniyle 19.676,50-TL’yi bila tarihli tutanak ile ... sorumlusu davalı ...’ya teslim ettiği hususu ihtilafsızdır. Davacı, 16575 nolu abonenin elektrik taksit borcu için 30.09.2003 tarihinde yapılan ödemenin, davalı kurum kayıtlarına intikal ettirilmediği gerekçesiyle borçlu olmadığının tespiti için eldeki davayı açmıştır. Davalı kurum, 30.09.2003 tarihinde kurum kayıtlarına geçen bir ödemenin bulunmadığını, davalı ... ise, davacının bu ödemeyi 9686 nolu abonelik borcu nedeniyle yaptığını, bilgisayar sistemindeki arıza nedeniyle makbuz verilemediğini, ancak arıza giderildiğinde kurum kayıtlarına işlendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı ödemesinin dava dışı ödeme kaydından borç düşülmek suretiyle kayda geçirildiği ve ödeme dönemi itibariyle o abonelik için gecikme tahakkuk ettirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            YARGILAMA SÜRECİ : Dava Konusu İstem : Dava; ecrimisil alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 344.025,00-TL tutarlı, … günlü, … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır....

              ne borçlu olmadığının ve vergi mükellefi olmadığının tespiti ile sicil kaydının ve borçlu sıfatının silinmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının davalı ... Müdürlüğünde mükellef olmadığı imza incelemesi ile sabit olduğundan davanın kabulü ile davacının ... Vergi Dairesi Müdürlüğünde vergi mükellefi olmadığının tespitine, sicil kaydının ve borçlu sıfatının silinmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Kural olarak adli yargı yerinde idareyi belirli yönde işlem yapmaya zorlayıcı karar verilemez. Davacı, davalı idarenin tahakkuk ettirdiği vergi borcundan sorumlu olmadığının belirlenmesine, vergi mükellefi olmadığının tespiti ile sicil kaydının ve borçlu sıfatının silinmesine dair, idareyi belli doğrultuda işlem yapmaya zorlayıcı yönde bir karar verilmesini istediğine göre, bu haliyle davacının isteği idari bir işleme dayanmaktadır....

                Ayrı ayrı açılan davaların zorunluluk olmadığı halde birleştirilerek ve yargılamayı güçleştirecek şekilde karar verilmesi doğru değilse de yargılamanın geldiği aşama sebebiyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. 2) Davacı ..., dava dilekçesinde, 12.912,21 TL borcu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece, 350,10 TL'den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davacı, ..., dava dilekçesinde, 10.340,50 TL'den, borcu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece, 447,50 TL'den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısımlar, HUMK'nun 427. maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir....

                  Mal Müdürlüğüne yapmış olduğum ecrimisil ödemeleri, davalıya göndermiş olduğum ihtarname ve davalının karşı ihtarnamesini ve eski tarihli satış vaadi sözleşmesini sunuyorum, dava konusu taşınmaz mülkiyet yönünden Hazineye aittir. Ancak, davalılar ile aramızda şifahi kira sözleşmesi yaptık, buna binaen onlardan senet aldım. Ancak hiç ödeme yapmadılar…” şeklinde açıklamalı kapsamlı beyanda bulunmuştur. Davalılar davacı ile aralarında sözlü yada yazılı kira sözleşmesi bulunmadığını, esasen bu yerin mülkiyetinin davacıya ait olmadığını, bir başka anlatımla Hazineye ait olduğunu davacının davasının reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, ecrimisil isteğinin haksız işgal tazminatı olduğu, işgalciye de füzuli şagil dendiği, davacı ile davalı arasında geçerli bir kira sözleşmesinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir....

                    Böylece; davacıların murisi aleyhine davalı tarafından açılan ecrimisil davasında ecrimisil bedelinin kesinleşmiş mahkeme kararı ile 55.582,00 TL olarak tespit edildiği, ecrimisil bedelinin hesaplanmadığına ilişkin davalı istinafının yerinde olmadığı , dava açılmadan önce davacılar murisi tarafından Mahkemeden tevdii mahalli talep edilerek Mahkemece belirlenen hesaba toplam 67.480,00 TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin sözkonusu borca ilişkin olması, başka ecrimisil borcu olup olmadığının bu davanın konusu olmaması sebebiyle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığı , böylece mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu