Davacı vekilinin temyiz istemine gelince; Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın el atma sonucu büyük kısmının kanaldan sızan su nedeniyle çamur haline geldiği anlaşılmış olup, çamurla kaplanmasının kalıcı nitelikte olup olmadığı tespit edilerek, zararın kalıcı olmadığının tespiti halinde zarar bedeline, kalıcı olması nedeniyle tarımsal faaliyetin mümkün olmadığının anlaşılması halinde ise kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği kabul edilerek bu tür davalara 16.05.1956 gün ve 1/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bakmanın adli yargının görevi dahilinde bulunduğu gözetilip işin esasına girilerek, sonucuna göre karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Mahkemece, mahallinde usulüne uygun oluşan bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılarak; set yapılması nedeniyle suyun yükselmesi neticesinde taşınmazın hangi aylarda su altında kalabileceği ve sular altında kalmasının kalıcı nitelikte olup olmadığının tespiti, kalıcı nitelikte olup taşınmazın maliki tarafından kullanımı engelleniyorsa, kapsadığı alan belirlenerek değerinin tespiti ile bedeline hükmedilmesi, söz konusu set, taşınmazın belli dönemlerde su altında kalmasına neden oluyorsa, yer bedeline değil, bu nedenle uğranılan zarara hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şöyle ki; Mahkemece, mahallinde usulüne uygun şekilde oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak; dava konusu taşınmazın hangi aylarda su altında kaldığı, sular altında kalmasının devamlı nitelikte olup olmadığının araştırılarak malikin kullanımı sürekli olarak engellendiğinin tespiti halinde kapsadığı alan belirlenerek değerinin tespiti ile bedeline hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 04/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı yada kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ecrimisil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. -KARAR- Davacılar vekili, müvekkillerinin maliki bulunduğu 25163 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara davalıların gecekondu yapmak suretiyle müdahale ettiklerini, davalılar aleyhine elatmasının önlenmesi ve gecekonduların yıkımına karar verilmesi için ... .Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/460 Esası üzerinden dava açıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden geriye doğru beş yıl için ecrimisil bedelinin tespiti ile 5.000,00 TL. ecrimisil bedelinin davalı ...'dan, 5.000,00 TL. ecrimisil bedelinin davalı ... , 5.000,00 TL. ecrimisil bedelinin davalı ...'dan, 5.000,00 TL. ecrimisil bedelinin davalı ...'...
Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı Belediyenin sorumluluğu aldığı kira bedelini geçmemek üzere kiracı davacının ödediği ecrimisil parası ile sınırlıdır. Öte yandan davacının talep edilen ecrimisile ilişkin ödeme belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davacının hazineye yaptığı ecrimisil ödemesine ilişkin ödeme belgesi de araştırılıp sonucuna göre davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
SONUÇ: Hüküm fıkrasının ...... bendinde yer alan "davacı şirketin yaptığı ödemelerde gözönüne alınarak prim borcu olmadığının tespiti" ifadesinin silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine "davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik talebinin reddi" cümlesinin yazılmasına, beşinci bendinde yer alan "1.200,00" rakamlarının silinerek yerine "288,75" rakamlarının yazılmasına hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 13.09.2013 günü oybirliği ile karar verildi....
Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, maddi zarar yoksa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır....
İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir....
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Tapu kayıtları incelendiğinde görülmektedir ki, ecrimisil hesabına konu edilen 28 parsel sayılı taşınmazda taraflar 06.05.2011 tarihine kadar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir....