İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince; Delil tespiti ve ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır....
Delil tespiti isteyenin haklarını korumak için zorunluluk varsa veya acele hallerde mahkemece karşı tarafa tebligat yapılmadan delil tespiti yapılabilir, ancak bu durumda mahkemece delil tespiti tutanağının ve bilirkişi raporunun bir sureti derhal karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Dava öncesinde yaptırılan tespit dosyasında delil tespit tutanağı ve bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmemiştir. Davalı tarafa tebliğ edilmeyen delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm verilemez. Hal böyle olunca, mahkemece; davacının uğradığı zararın kapsamı ve miktarının tespiti bakımından konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile davalının yokluğunda yapılan ve tebliğ edilmeyen tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir....
Nihai karar niteliğinde olmayıp, delil tespiti konusundaki kararlara karşı istinaf kanun yolu açılmamıştır. Nitekim bu husus, HMK'nın 341. maddesinin gerekçesinde de, "...Bu yapılırken, tüm geçici hukuki koruma kararlarına değil, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz bakımından istinaf denetimi kabul edilmiş, bunların dışında kalan delil tespiti, defter tutulması ve mühürleme işlemi yapılması gibi hukuki korumalar için bu imkan tanınmamıştır" denilmek suretiyle konu açıklığa kavuşturulmuştur. Davacı vekili, ihtiyati tedbir yoluyla, davalı şirkete ait kayıt ve belgelere el konulmasını da istemiştir....
Somut uyuşmazlıkta delil tespiti talep eden vekilinin isteminin; akde aykırılık iddiasına dayandığı, taraflar arasındaki sözleşme ve eki delilleri sunulduğu görülmekte ise de; sözleşme uyarınca tüm dijital gelirlerin tespitinin delil tespiti yoluyla değil ancak esas hakkındaki yargılamada karşı tarafın savunma ve delilleri incelendikten sonra değerlendirilebilecek bir husus olmakla mahkemece bu aşamada delil tespiti isteminin reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden, delil tespiti isteyen vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir....
Karşı taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde delil tespiti kararına itiraz edebilir." şeklinde düzenlemeler mevcuttur. Delil tespiti kararları, nihai karar olmadığından, bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine delil tespiti talep edilen taraf, delil tespiti kararına karşı tebliğden itibaren bir hafta içinde itiraz yoluna gidebilir. Bu itiraz, delil tespiti kararını vermiş olan mahkemece incelenip karara bağlanır. Mahkeme, delil tespiti isteminde hukuki yararın ve delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varırsa, delil tesbiti isteminin reddine karar verir. Bu red kararına karşı da istinaf kanun yoluna başvurulamaz....
Her ne kadar açılacak davayla ilgili delillerin tespiti ile birlikte, ihtiyati tedbir isteminin değerlendirilmesi için de delil tespiti istenmiş ise de, bu istem HMK'nın 400. vd. maddelerinde düzenlenen delil tespiti istemine ilişkin olup, bu konuda mahkemece verilen kararın HMK'nın 341. maddesi uyarınca istinafı kabil olmadığından, istinaf dilekçesinin reddi gerektiğinden, mahkemenin delil tespit isteminin reddine dair kararına yönelik istinaf itirazları incelenmemiştir....
Nihai karar niteliğinde olmayıp, delil tespiti konusundaki kararlara karşı istinaf kanun yolu açılmamıştır. Nitekim bu husus, HMK'nın 341. maddesinin gerekçesinde de, "...Bu yapılırken, tüm geçici hukuki koruma kararlarına değil, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz bakımından istinaf denetimi kabul edilmiş, bunların dışında kalan delil tespiti, defter tutulması ve mühürleme işlemi yapılması gibi hukuki korumalar için bu imkan tanınmamıştır" denilmek suretiyle konu açıklığa kavuşturulmuştur. Davacı vekili, ihtiyati tedbir yoluyla, davalı şirkete ait kayıt ve belgelere el konulmasını da istemiştir....
DAVA: Tüm dosya kapsamı nazara alındığında trafik kazasından kaynaklı değer kaybına yönelik zarar nedeniyle sürücünün ve zmms sigortacısının ve sürücünün sorumlu olduğu zararın tazmini ve delil tespiti dosyasında yapılan masrafa yönelik maddi tazminat isteminden ibarettir....
Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda, sigorta poliçesinin her iki tarafının da tacir olup 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k. maddesinde tanımı yapılan tüketici sıfatında olmadığı, kasko poliçesinin bir tüketici işlemi olmadığı, diğer tarafında tüketici sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, delil tespiti isteminin usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Asliye Ticaret mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, aleyhine tespit istenen Renault Maıs A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Talep, delil tespitine ilişkindir.HMUK'nun 373. maddesine göre delillerin tespiti hakkında sebkeden itirazlar delilleri tespit eden hakim tarafından hallonulur. Delil tespiti talepleri üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolu açık olmayıp yukarıdaki madde hükmü gereğince ilgili mahkemesine itiraz edilebilir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, .......
Delil tespiti uyuşmazlığın konusuna doğrudan yönelmeyip ispatına yönelmektedir ve ispatı sağlayacak delillerin önceden tespitine ilişkin geçici korumadır. HMK. 400/1 maddesinde keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yapılması, tanık ifadelerinin alınması gibi birçok işlemlerin delil tespitinin yapılacağı belirtilip bu yönde bir sınırlama da yapılmamıştır. HMK'nın görev ve yetki başlıklı 401. maddesi “(1) Henüz dava açılmamış olan hâllerde delil tespiti, esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu Sulh Hukuk Mahkemesinden istenebileceğine göre davacının seçimlik hakkının Sulh Hukuk Mahkemesinden yana kullandığı görülmüştür. Bu hükme göre delil tespiti taleplerinde görevli mahkeme esas davaya bakacak Mahkeme veya Sulh Mahkemesidir....