İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı dede ile ortak çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun menfaatlerine aykırı düşebileceği, çocukların ruhsal gelişimlerinin örselenebileceği, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki günlerinin belirlendiği, davacının bu günlerde müşterek çocuklarla ayrıca görüşebilmesinin mümkün bulunduğu, bunun dışında ayrı bir görüşme günü tanzim edilmesinde hukuki yararın bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
ilişkinin yatılı olmaksızın gündüz saatleriyle sınırlı olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddine, çocuğun velayetinin annede kalmasına, çocuk için ödenen aylık 500,00 TL iştirak nafakasının aylık 800,00 TL'ye yükseltilmesine ve her yıl enflasyon oranında artırılmasına, çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenerek gündüz saati olarak sınırlandırılmasına, yatılı olmayacak şekilde belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2017/782 Esas sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verildiğini, annenin çocuklarına bakmadığını, davalının yeni eşi tarafından çocukların istenmediğini, çocukları ile kişisel ilişki kurmasına izin verilmediğini, davalının tehditlerde bulunduğunu belirterek müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, evlendiği eşinin çocuklarının velayetinin annelerinde olduğunu, davacıyı tehdit etmediğini,davacının kişisel ilişki günlerinde gelmediği için çocuklarla görüşemedediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece;Davanın kısmen kabulüne, müşterek çocuk Yağmur'un velayetinin babaya verilmesine, anne ile şahsi ilişki tesisine, Esma Nur'un velayet değiştirme isteminin reddine, karar verilmiştir....
Cumartesi günü saat 10:00'da davalı anne Arzu'dan alınıp aynı gün 12:30'da davalı anne Arzu'ya çocuğun teslimi suretiyle, davalı anne Arzu Yılmaz'ın bulunduğu ilçede olmak üzere kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Davacı vekili; mahkemece hükmedilen kişisel ilişki düzenlemesinin yetersiz olduğunu, yatılı ve daha uzun süreli kişisel ilişki kurulması gerektiğini ileri sürmek suretiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; velayeti annede bulunan küçük Ada ile dede arasında kişisel ilişki tesisine ilişkindir. Davacı vekilinin; çocukla kişisel ilişkinin süresine yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi ebeveynler için bir hak olduğu gibi, çocuk için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak ağır kusurlu davacı (kadın) lehine yoksulluk nafakası (TMK md. 175) takdiri doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece, velayetleri anneye bırakılan müşterek çocuklarla baba arasında “aynı şehirde oturmaları hali“ ve “farklı şehirde oturmaları hali“ için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrıma" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin babalık duygularım tatmine elverişli, çocukların da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
CEVAP Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müşterek çocuğun babaya karşı büyük bir korku beslediğini, müşterek çocuğun ...'te büyüdüğünü, oradaki şartlarda yaşamaya alıştığını, davacı-karşı davalı erkeğin kalabalık aile düzeninde yaşadığını, bu evde müşterek çocuğa ait bir oda hatta ayrı bir yatak dahi olmadığını, davacı-karşı davalı erkeğin müşterek çocuğun şahit olacağı şekilde davalı-karşı davacıyı korkuttuğunu, müşterek çocuğun annesine bir zarar gelmemesi için babasının olumsuz hareketlerine boyun eğdiğini, kişisel ilişkiye dair mahkeme kararına riayet etmediğini, müşterek çocuğun babasından korkması nedeniyle çocuğun babasının yanında yatılı olarak kalmak istemediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile müşterek çocuk ile babası arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılmasına aksi halde kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI A....
İstinaf Sebepleri 1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; torunları ile aralarında yalnızca ayın bir günü altı saat olacak şekilde kişisel ilişki tesisinin yeterli oladığını, davacıların kızları vefat etmeden önce davacıların torunların yatılı olacak şeklide bakmaktayken ölümü sonrasında sınırlı kişisel ilişki tesisinin hatalı olduğunu, kızlarının ölümü öncesinde müşterek çocukların zaman zaman anneanne ve dedesine emanet edildiğini ileri sürerek davacıların torunlarıyla daha uzun süreli kişisel ilişkide bulunmasına karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; müşterek çocuklardan ...'...
Davalının da, müşterek çocukların velayeti hususunda kendisi ile görüşülmeden rapor hazırlandığı, müşterek çocukların, velayet konusundaki beyanları alınmadan, çocuklarla ilişkisi gözlemlenmeden, sadece davacı ve müşterek çocuklarla görüşülerek SİR düzenlendiği, velayetin, eksik inceleme ile davacı kadına verildiği, belirtilmek sureti ile,istinaf dilekçesi ile itirazda bulunduğu görülmektedir. Dolayısı ile müşterek yaşı küçük çocuklar, Ali Deniz ve Barış’ın velayeti ile, ilgili taraflarla ve çocuklarla görüşülmek sureti ile, SİR düzenlettirilip, tüm delillerin birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Davalı ile SİR düzenlenirken görüşülmeden ve hakkında SİR düzenlettirilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava müşterek çocuk ile davacı baba arasında kişisel ilişki kurulması davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf belirlenen şahsi ilişki tesisi kararı ,aleyhine hükmedilen yargılama gideri, vekalet ücreti sebebiyle süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). İlişkide anne/babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine yönelik yararı da gözetilir....
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden talep eden anne ile aleyhine talepte bulunulan babanın ...Aile Mahkemesi'nin 2013/94 esas - 2014/898 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, çocukların velayetlerinin babaya bırakıldığı, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulduğu, boşanma kararının 27.11.2014 tarihinde kesinleştiği, müşterek çocuklar hakkında verilen bakım tedbiri kararının ise taraflarca temyiz edilmeyerek 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği ve çocukların halen kurum bakımında oldukları anlaşılmaktadır. Dava çocuklarla kişisel ilişki düzenlenmesi isteğine ilişkin olup, çocuklar hakkında bakım tedbiri verilmesine ilişkin dosya üzerinden ek kararla uyuşmazlıkla ilgili karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harca tabi olan taleple ilgili de başvurma ile maktu karar ve ilam harcı ödenmedikçe mütaakip işlemler yapılmaz (Harçlar Kanunu m. 32)....